While you can traduction Turc
3,967 traduction parallèle
Enjoy it while you can.
Yapabiliyorken tadını çıkar.
Spend some time with your family while you can.
Hazır fırsatın varken ailenle vakit geçir.
Enjoy your advantage while you can.
- Yapabiliyorken bu avantajınızın tadını çıkartın.
By telling me life is short... and if you ever come across a beautiful, exciting, crazy moment in it... you got to seize it while you can before that moment's gone?
"Hayat kısa" dersin. Hayatta karşına güzel, heyecanlı ve deli dolu bir şey çıktığında iş işten geçmeden önce o ana tutunman gerektiğini söylersin.
Well, get your normal conversation in with me while you can.
Hala yapabiliyorken benimle normal sohbet et.
You should probably get out while you can.
Fırsatınız varken gidin bence.
I want you to get out, while you can.
Fırsatın varken buradan gitmeni istiyorum.
Well, you know, you got to get your jollies while you can.
Hâlâ yapabiliyorken tatilinin tadını çıkar.
While you can still talk.
Hâlâ konuşabiliyorken.
Enjoy it while you can.
Elimizde varken tadını çıkar.
Do it while you can.
Yapabiliyorken yap.
You can't text while you're sleepin'!
Uyurken mesaj çekemezsin!
I DVR'd the fight so you can watch it three or four times while I make your malted.
Bu arada dövüşü de kaydettim Ben milkshake'ini hazırlarken sen de üç dört kez dövüşü izleyebilirsin.
Get rid of him while you still can.
Yapabiliyorken ondan kurtul.
Look, you can't be the name defendant on a gender discrimination case while we're suing Folsom Foods for the same thing.
Biz Folsom Gıda'ya aynı şey için dava açarken senin adın bir cinsiyet ayrımcılığı davasında geçemez.
Can you help me look for my shoes while you do it?
Bunu yaparken ayakkabılarımı bulmama yardımcı olur musun?
She's kind, she's devoted, she's not someone whose feelings you can ignore, so stop being a dope, and put her feelings first every once in a while.
Nazik, sadık birisi o. Duygularını öylece elinin tersiyle itebileceğin biri değil yani duyarsız olmaya bir son verip arada bir onun duygularına da kulak ver.
You can't be the named defendant on a gender-discrimination case while we're suing Folsom Foods for the same thing.
Biz Folsom Gıda'yı aynı şey ile suçlarken cinsiyet ayrımı davasında suçlanan taraf olamazsın.
I mean, if you want, you can crash for a while.
İstiyorsan bir süre bende kalabilirsin.
We'll do what we can from here. While you get better.
Biz buradan yapabileceklerimizi yapacağız.
Johnny, can you cover the front while I pursue?
Johnny, ben ona bakarken sen de bu arada ön tarafı kapatır mısın?
I can't talk to you while the campaign is in progress,
Kampanya sırasında seninle görüşemem, mümkün değil.
Right now, while you still can.
Hemen. Henüz şansın varken.
Actually, can we not talk while you do that?
Sen işini yaparken konuşmasak olur mu?
Can you keep your mouth shut while you're here?
Buradayken çeneni kapalı tutacak mısın?
When you start to show and we can't hide it anymore, we tell everyone that you got your pussy fucked while you were on furlough.
Karnın belirginleştiğinde ve artık saklayamayacak noktaya geldiğimizde amını izindeyken siktirdiğini söyleyeceğiz.
Can I get you anything while you wait? Water? Coffee?
Beklerken bir şey alır mısınız?
I can't sit on the bench all day while you play out this little power trip.
Sen küçük güç gösterisi oyununu oynarken tüm gün bir köşede oturamam ben.
Now, make sure you take Balthazar outside and hold him up while he does his business, then you can put him back to bed.
Balthazar'ı dışarı çıkardığından ve işini yaptığından emin ol. Sonra da yatağına geri getirirsin.
You can tell me your sob story while walking.
Acıklı hikâyeni yürürken de anlatabilirsin.
You will measure'the temperature this morning, and if all goes well I can push the cap while you're in bed, you can stay here to rest
Bu sabah ateşini ölçerim ve eğer uygunsa, kendi yatak odanda sana kap işlemi yaparım...
It can keep you warm while snowing next time
Kar yağmaya başlayınca seni sıcak tutar.
You can't have people bugging board members while they're trying to work.
İnsanların kurul üyelerini çalışırken rahatsız etmesine izin veremeyiz.
I assume this is a call you can make while driving.
Yoldan da arayabilirsin.
You can decide whether or not you want to help me while I go check out your alibi, okay?
Ben gidip senin tanığını doğrulamaya çalışırken bana yardım etmek isteyip istemediğine karar ver, tamam mı?
Hey, while you're here, uh, can I ask you a little personal advice?
Hazır buradayken senden ufak bir tavsiye alabilir miyim?
You can't be judge and jury while Vincent goes out and plays executioner.
Vincent ortalıkta cellatlık ederken hem yargıç hem de jüri olamazsın.
And while I'm helping you, maybe you can help me.
Ben sizin için çalışırken, belki siz de bana yardım edebilirsiniz.
You can't cry like earlier while staying at your auntie's.
Teyzelerinin yanında dururken böyle erkenden ağlayamazsın.
Damon and I can look outside while you and Caroline look inside.
Siz Caroline ile içerisini ararken Damon ile ben dışarıya bakabiliriz.
Caroline, do you realize how pathetic you're gonna look in that cap and gown pretending to be human while your mom fake-smiles and just counts down the minutes until you leave town so that you can stop being a reminder that her daughter is a repulsive, blood-sucking, control freak monster?
Caroline, annen senin ona sürekli kızının antipatik... kan emici, kontrol manyağı bir canavar olduğunu hatırlatmayı keseceğin kasabadan ayrılacağın günü hesaplayıp yalancıktan gülümserken sen orada kepin ve cüppenle insan rolü yapınca ne kadar acınası görüneceğinin farkında mısın?
While we do, see what you can do about reconstructing the drives.
Biz bunu yaparken, sende sürücülerimizi onarmak için uğraş.
He told me... "can't live under my roof while you figure it out."
Bana dedi ki "Bunu anlamaya çalışırken benim çatım altında yaşayamazsın."
Ryan, while Castle and I look into that, can you talk to anyone that knew Tanner?
Ryan, biz Castle ile onunla ilgilenirken sen Tanner'ı tanıyan birileriyle konuşur musun?
What, so you can keep jawing while more people die?
Nasil, boylece daha fazla insan olurken cene calmaya vaktin mi olacak?
Well, you better ask your questions while you still can.
Yani sorularınızı şimdiden sorsanız iyi edersiniz.
While you're catching your breath, can I talk to you about something?
Hazır biraz soluklanıyorken sizinle bir konuda konuşabilir miyim?
And you can only keep them while making mature decisions.
Olgun davranmadığın sürece onları kullanamazsın.
Now you can look your best while stacking those empty cubes.
Şimdi o boş küplere bakarak en iyi yaptığın şeyi görebilirsin.
Oh hey, while you're up there, would you mind asking somebody how many times you can sit on the X-ray machine before you have to start worrying about butt-cancer?
Hazır çıkmışken, birine şunu sorar mısın... Kıç kanseri olmamak için röntgen cihazında en uzun ne kadar oturulabilir?
That was a move I learned while you were slacking off. can you seriously dare to call yourself a soldier?
Bu sizler aylaklık ederken canımı dişime takıp öğrendiğin göğüs göğüse muharebe tekniğiydi. Ayağını uzatıp canının istediğini yapmanın gerçeklik olduğunu düşünüyorsan kendine hâlâ asker diyebilir misin?
while you were sleeping 17
while you were gone 44
while you were away 22
while you're at it 123
while you 41
while you're here 68
while you still can 38
while you were out 22
while you're doing that 16
while you're there 26
while you were gone 44
while you were away 22
while you're at it 123
while you 41
while you're here 68
while you still can 38
while you were out 22
while you're doing that 16
while you're there 26
you can do it 1412
you can 2818
you can't beat me 46
you can't 4106
you can't be serious 595
you can't miss it 64
you can't kill me 112
you can talk to me 162
you can't fool me 70
you can't go wrong 20
you can 2818
you can't beat me 46
you can't 4106
you can't be serious 595
you can't miss it 64
you can't kill me 112
you can talk to me 162
you can't fool me 70
you can't go wrong 20
you can't beat that 16
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't do it 187
you can trust me 449
you can't stop me 130
you can't have it 85
you can't leave me here 50
you can't be here 274
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't do it 187
you can trust me 449
you can't stop me 130
you can't have it 85
you can't leave me here 50
you can't be here 274