A whiskey traduction Turc
1,137 traduction parallèle
I have a whiskey sour.
Viskim var.
A whiskey for the gentleman, quick!
Beyefendiye bir viski, hemen!
Hey, Luke, hand me down a whiskey.
Luke, bana viski doldur.
Would you like a whiskey, Scott Mary?
Bir viski ister misin, Scott Mary?
He's my guest. He wants a whiskey.
Benim misafirim, bir viski istiyor.
- A whiskey!
- Bir viski!
- Yes, come in with me and have a whiskey.
Hadi canım, hadi gel.
Hey, Marshal, if you catch a whiskey peddler let him go and bring the whiskey back this time!
Hey, Marshal, eğer içki kaçakçılarını yakalarsan gitmelerine izin ver de bu defa viskileri buraya getir.
Put me a whiskey.
Bana bir viski ver.
Buy you a whiskey?
Viski içer misin?
- Oh, then I'll have a whiskey, please.
O halde bir viski alayım, lütfen.
I see a wagon train, a whole wagon train loaded up with whiskey a-comin'down on us from Julesburg.
Ben, uh... Bir araba konvoyu görüyorum, ağzına kadar viski dolu arabalar, Julesburg'dan bize doğru geliyor.
She may be a female hellcat about whiskey, sir, but a fine figure of a woman, with eyes... - Smythe.
Viski konusunda şirret bir kadın olabilir, efendim, ancak çok hoş görünüşlü bir hanım, gözleri...
It's a matter of speculation therefore just how they did hear of the whiskey cargo.
Viski kargosunu nasıl haber aldıkları tam bir spekülasyon meselesiydi.
Regardless of what method was used by the Indians, it's a matter of record that news of the whiskey train became common knowledge within 48 hours to every tribe of every North American Plains Indian.
Kızılderililer tarafından hangi metod kullanılmış olursa olsun viski konvoyu hakkındaki haberlerin 48 saat içerisinde, Kuzey Amerika yerleşik her kızılderili kabilesi tarafından öğrenilmesi, tam mahkemelik bir konudur.
"The Governor of Colorado is against liquor and its vicissitudes, but his position makes it impossible to take a position in the matter of whiskey cargo to Denver."
Oku. "Colorado Valisi, alkole ve taşınmasına karşı olmakla birlikte makamı, Denver'a viski kargosu gönderilmesi hadisesinde tavır takınmasını mümkün kılmamaktadır."
A-marchin'out there to intercept that wagon train and see that whiskey gets home.
- Denver'lı halk milisleri.
travel hours and harnessing', unharnessin', caring'for horses, loading', unloading', bedding', guard duty, poor drinking'water, order of wagons in march, and, might I add, in addition to no whiskey ration whatsoever in a whole cargo of whiskey. Now, suppose these grievances of yours aren't answered?
... yolculuk süreleri, atları eyerleme, koşumları çıkarma, atların bakımı, yükleme, boşaltma, yatacak yer, nöbet, kötü içme suyu, intikal esnasında arabaları düzene sokma ve ilaveten diyebilirim ki bütün yükü sadece viski olan bir konvoyda hiç viski verilmemesi.
It's not to be denied that there were occasional re-emergences of whiskey kegs, which kept Mr Jones and Mr Wallingham, uh... uh... quite content for a number of years.
Bay Jones ve Bay Wallingham tarafından....... beklemeye değer bulunan viski fıçılarının,... geçen hatırı sayılı yıllar içerisinde, nadiren de olsa yüzeye çıktığı inkar edilemez.
Or the whiskey soda will remind you of a woman, a dream, a memory.
Ya da viski soda sana bir kadını, bir rüyayı, bir anıyı hatırlatacak.
A stiff whiskey and soda before dinner might do the trick, eh?
Sert bir viskive soda işe yarayabilir, ha?
I got a jug of corn-whiskey inside.
İsterseniz bir şişe de mısır viskim var.
Nothing like a bath, a bite to eat and a bottle of whiskey before battle.
Muharebeden önce bir banyo, yemek ve bir şişe viski gibisi yok.
I'd like a double whiskey.
Bir duble viski.
A light whiskey and soda.
Hafif bir viski soda.
That's a waste of good whiskey.
Güzelim viski israf oldu.
Gimme a UB of whiskey.
Bana bir viski ver.
There, yes. You see! Won't you have a last whiskey before you leave?
Çabucak son bir viski daha yuvarlayalım mı?
And fellas, packing a hip flask full of rotgut whiskey, driving around half-drunk.
Ve delikanlılar etraftan kalitesiz içkileri topluyorlar, yarı sarhoş etrafta dolaşıyorlar.
- A little whiskey?
- Biraz viski? -
He had a bottle of whiskey.
Elinde viski şişesi vardı.
A happy hunting ground filled with bushwhackers horse thieves, whiskey peddlers, counterfeiters hide peelers, marauders that'll kill you for a hatband.
Şenlik dolu bir av sahası... Eşkiyalar at hırsızları, içki kaçakçıkarı, kalpazanlar kaçak işçiler, bi'şapka için seni öldürecek yağmacılarla dolu...
A little whiskey might do you good.
Biraz viski sana iyi gelebilir.
Uh, this is the strangest thing. You know, I can't seem to find it, because I was going to give you a drink out of my whiskey jug.
Çok tuhaf bir şey Sana viskimden bir bardak ikram etmek istiyordum...
That could include a pint of medicinal whiskey.
Buna bir miktar tıbbi amaçlı viski de dahil edilebilir.
I'll--I'll just get out of my tweeds, put on something loose, and you pour me out a wee half of whiskey.
Şimdi gidip üstümü değiştireceğim. Rahat bir şey giyeceğim. Ve seninle bir kadeh viski içeceğim.
It could be a whiskey.
Viski kokusu alıyorum.
A glass of whiskey, a glass of water.
Bir bardak viski ve bir bardak su.
What a fucking whiskey!
İğrenç bir viski.
If Cod ever made better inventions than a pretty woman or a bottle of whiskey, I ain't heard of it.
Eğer Tanrı, güzel bir kadın ve bir şişe viskiden daha iyi iki şey yarattıysa bile, ben bunu duymadım.
If I was to give you a drink of this whiskey, it'd be like pouring it out on the sand.
Sana bundan bir yudum verirsem, onu toprağa dökmüş gibi olurum.
Whiskey's a man's drink.
Viski bir erkek içkisidir.
A big, giant hand is gonna reach in here, pick us up... take us away and put us down someplace... right in the middle of a whole bunch of women and whiskey.
Büyük, kudretli bir el buraya gelecek, bizi alıp uzaklara götürecek ve bizi ağzına kadar viskiyle kadınlarla dolu bir yerin tam ortasına bırakacak.
And I'd say, "Give me a double whiskey, please."
- Geliyor.
You always told me if I was ever clean, you'd have a drink of whiskey with me.
Hep bana yeteri kadar temiz olsam benimle viski içmek isteyeceğini söylerdin.
- Listen. Pour yourself a big glass of whiskey.
Kendine büyük bir kadeh viski koy.
Say, you wouldn't happen to have a little jug of whiskey on you?
- Söyle bana üstüne küçük bir maşrapa viski içseydin mutlu olmaz mıydın?
Well, you look like you could use a shot of whiskey.
Pekâlâ, bir yudum viskiye ihtiyacın var gibi görünüyor.
- That's a hell of a lot of whiskey.
Kahvaltı öncesi için çok fazla viski içtiniz.
Well, I suppose whiskey can make a man hear anything.
Galiba viski bir adama herşeyi farklı duydurtabiliyor.
I might even put a little whiskey in your lemonade.
Belki de limonatanıza biraz viski katarız.