English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / Accord

Accord traduction Turc

660 traduction parallèle
She came back on her own accord, and she even tried to seduce me.
Kendi ayaklarıyla buraya gelip beni baştan çıkarmaya bile çalıştı.
! One does not become a god of one's own accord.
Hiç kimse kendi arzusuyla tanrı haline gelemez.
But you told me you became that monster tonight... not of your own accord.
Afma bu gece kendi istediğin dışında... o canavara dönüştüğünü söyledin.
The count intervened on your behalf to accord you an unlimited leave.
Kont süresiz izinde olduğunuzun kabul edileceğini bildirdi.
But if the juice dries up of its own accord that's an act of providence. As laid down in the Act of William the Fourth, where an act is defined as any activity actuated by actual actions.
Ama bir meyve suyu kendi kendine kurursa, bu tamamen takdir-i ilahidir eylemin, herhangi bir faaliyetin gerçek bir devinim tarafından harekete geçmesi olarak tanımlandığı IV.
Fill the heavens with sweet accord
Gökleri tatlı nağmelerle doldurarak.
"In granting a full pardon to Frank James... " he has shown himself to be a man... " who acts in full accord...
" Frank James'in genel afla bağışlanması onun, halkın istekleriyle tam bir uyum içinde hareket eden bir adam olduğunu ortaya çıkardı.
" I wish to state that Mr. Alfred Kralik leaves my employ of his own accord.
" Bay Alfred Kralik'in kendi rızasıyla işyerinden ayrıldığını belirtmek isterim.
Sorry, but I'm not in accord.
Üzgünüm ama katılmıyorum.
Your request is hardly in accord with regulations.
İsteğiniz kurallara uygun değil.
I was in complete accord with her on that point.
Bu konuda onunla tamamen aynı fikirleri paylaşıyordum.
I came of my own accord.
Kendi adıma geldim.
My client feels, and I am in complete accord with her, that she has been irrep.... lrreparably?
Müşterim onarıla... Onarılamayacak şekilde mi?
This gentle and unforced accord of Hamlet sits smiling to my heart.
Buyurun, kraliçem. Su serpti yüreğime Hamlet'in bu tatlı, candan davranışı.
No need to send me away. I'll go of my own accord.
Beni kovmanıza gerek yok, kendim giderim.
That's why I want him to come back and confess of his own accord.
Bu yüzden gelmesini ve itiraf etmesini istiyorum.
A gentleman she'd gone to of her own accord... who asked her to give up her pals, which she did?
Kendi anlaşmak için bir adamla buluştu arkadaşlarını satmak için.
By the mutual accord presented before me...
Ortak arzunuzla burada bulunuyorsunuz.
A gun fires of its own accord, and a man is shot.
Bir silah kendi kendine patladı ve bir adam vuruldu.
Counsel for the defense, are you in accord?
Savunma makamının itirazı var mı?
Then we're all in accord.
Güzel.
Fix him and then I come here on my own accord.
Lütfen buraya kendi isteğimle geldiğimi unutma.
My dear, accord me this waltz.
Sevgilim bu valsı bana ayır...
If you won't leave of your own accord, then I'm gonna have to -
Eğer kendiliğinden gitmessen, seni ben gönderece...
Was Yoshida's action in accord with military discipline?
Yoshida'nın hareketi ordu disiplinine uygun muydu?
Hon. Head Nurse, I came of my own accord.
Saygıdeğer Baş Hemşire, buraya kendi isteğimle geldim.
Take off this male dress and we will accord you the grace.
Bu erkek kıyafetlerini çıkart, biz de sana merhamet gösterelim.
She went to him of her own accord
Kendi rızasıyla ona gitti.
- D'accord.
- [Over Phone] D ´ accord.
But of his own accord.
Buradan kendi isteğiyle ayrılmalı.
I don't think he will leave of his own accord.
Kendi isteğiyle ayrılacağını da sanmam.
The instinct for survival made it happen of its own accord.
Hayatta kalma iç güdüsüydü bunu kendi tavına getiren
D'accord.
- D'accord.
" The vision raised its head, and, with a look made of all sweet accord, answered,'The names of those who love the Lord.'"
"Melek kaldırdı başını ve tatlı bir gülümsemeyle cevap verdi : 'Tanrı'yı sevenlerin isimlerini."'
She complains that her notions of life don't accord with her actions.
"... seks alemi için ağlıyor. " " Hayat görüşü ile yaptıklarının tutarsız olduğunu düşünüyor. "
In just a few seconds, these silver shears will cut this red silken ribbon and, thus, open to all the newlyweds of our region the road to the radiant future, the road to happiness, to love, to accord, through our Wedding Palace.
Bir kaç saniye sonra bu gümüş makasla buradaki ipek kurdele kesilecek ve tüm bölgenin gençlerine, ileri, aydınlık geleceğe, anlıyor musunuz mutluluğa, aşka, birliğe, anlıyor musunuz, götürecek olan yeni Nikah Sarayımızı açacağız.
Beyond that, the satellite would slow down, reenter of its own accord and burn up in the atmosphere.
Bu süreden sonra, uydu hız kesip, kendi kafasına göre atmosfere dönecek ve atmosferde yanacaktı.
It must be a decision of your own free will and accord.
Buna özgürce kendin karar vermelisin.
I left on my own accord.
Kendi isteğimle ayrıldım.
So at last I think we have found an area in which we are in accord.
Sonunda uyum içinde olduğumuz bir aktör bulduk.
I come here of my own accord
Kendi isteğimle geldim
And though we be divided on many issues, we are of one accord.
Birçok konuda ayrılsak da bir konuda hemfikiriz.
And you say one should live in accord with one's pleasure.
Karşımıza çıkan herneyse, ayak uydurup tadını çıkartmalıyız diyen sendin.
By our own accord, we consciously throw away our nationality, and to break through to enforce the border.
Atılım yapmak ve sınırı kurmak için, kendi rızamızla, ulusumuzu bile bile heba ettik.
And they talked and bethought themselves, and considered carefully, took counsel among themselves and brought their words and considerations into accord.
Kendi aralarında konuştular, düşünüp taşındılar. Birbirlerine nasihatler vererek fikirleri arasındaki uyuşmazlıkları giderdiler.
In their most mundane tasks, I accord them that mystery I once denied almost all of them.
Eskiden ne kadar karşı çıksam da gün içinde yaptıkları birçok şeyi artık kabulleniyorum.
So when we perceive the ways of nature we remove conflict within ourselves and discover a harmony of body and mind in accord with the flow of the universe.
Doğayı iyi anlarsak iç çatışmalarımızdan kurtuluruz ve beden ile zihin arasındaki uyumu keşfeder evrenin akışına katılırız.
- That doesn't quite accord with our information.
Tam olarak hatırlamıyorum. - Hatırlamak için bir neden de yok.
As simply and with more beauty your seed will find its own accord with nature.
Senin tohumun da böyle kolayca ve çok daha güzel açılıp, doğayla uyum içinde olacak.
I really didn't come here of my own accord
Kendi çıkarım için gelmedim
If you need three or four days for pick-up shots we'll use a skeleton crew.
Accord çekimleri küçük bir ekiple yaparsan, dünyanın sonu gelmez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]