Accountants traduction Turc
309 traduction parallèle
Graduate accountants.
Diplomalı muhasebeciler.
I'd be unfaithful to my wife every night with vice presidents, boards of directors, slide-rule accountants...
Karımı her gece başkan yardımcıları, yönetim..... kurulları ve muhasebecilerle aldatırım.
Oh, that's one of my accountants.
Oh, benim muhasebecilerimden biri.
I didn't think accountants got emotional about anything.
Muhasebecilerin herhangi bir şeye duygusal baktıklarını düşünmedim.
Now is the time that accountants can do well for themselves.
Şimdi muhasebecilerin kendileri için iyi şeyler yapabileceği bir zaman.
I've been working with the lawyers and accountants.
Bütün sabah avukatlar ve muhasebecilerle çalıştım.
- You accountants know anything!
- Muhasebecilerin her şeyi bilir!
Around 1.00, the proprietor, Mr. Grimp, will pull up... with his two accountants, as he does every Friday.
Her cuma olduğu gibi mekânın sahibi Bay Grimp, saat 1 civarında iki muhasebecisiyle birlikte gelecek.
I'll find the best firm of accountants I can to look into the affairs of the Trust.
En iyi muhasebecileri tutup emanetteki paranın hareketlerini incelettireceğim.
You, er... You didn't mean that about the accountants, did you?
Muhasebeci tutmak konusunda ciddi değildin, değil mi?
We got lawyers, we hired accountants.
Avukatlarımız, muhasebecilerimiz var.
They've seen their children grow up and become accountants stockbrokers and even sociologists and they begin to wonder, is it all really...
Çocuklarının büyüyüp muhasebeci, borsacı hatta sosyolog olduğunu görmüşler. Merak ediyorlar, gerçekten hepsi...
Hire a firm of business accountants.
İş ilişkileri sayman firması tutun.
Oh, mostly accountants, as far as I can make out.
Oh, çoğu para sahibi, gelince ben idare edemedim.
Accountants?
para sahibi?
They belong to them accountants.
onlar otlak müdürüne ait.
You goddamn accountants, we did it.
kahrolası sermaye zenginleri, işi hallettik.
They see their sons and daughters growing up... to become accountants, uh, solicitors, sociologists even.
Kızlarının ve oğullarının, büyüyüp muhasebeci, hukuk danışmanı, hatta sosyolog olduklarını görüyorlar.
They were all workers, peasants... manual labourers, builders, policemen... land inspectors, gravediggers, accountants, ushers, drivers... workers of 1st, 2nd or 3rd category, even of 6th, 8th and 16th
Onların hepsi işçi, köylü. Ağır işçiler, inşaatçılar, polisler avukatlar, şöförler, tamirciler. 1., 2. ve 3. kategoriler hatta 6., 8. ve 16.
Y'know, I was only thinking the other day, we've got two architects living in the row ; two accountants — three, of course, counting yourself, Neville —
Düşünüyorum da iki tane mimarımız var biliyorsun. Bitişik evlerde yaşamak ; iki muhasebeci, seni de sayarsak üç tabii ki Neville ve iki tane aktör var.
No progress on the Fairfax Insurance investigation - we're working with their accountants.
Fairfax Sigorta soruşturmasında bir ilerleme yok - muhasebecileri ile beraber çalışıyoruz.
To avoid total emasculation, his accountants advised him... To put a considerable part of his money, some 250,000 pounds, into jewelry.
Bu güç durumdan sağ çıkabilmek adına muhasebecisi ona elindeki paranın büyük bir kısmını, 250 bin Pound kadarını mücevherata yatırmasını söylemiş.
I've seen some accountants in my life.
Birkaç muhasebeci tanımışımdır.
The accountants are all over me... and so I would like a little, you know.
Muhasebeciler sıkıştırıyor... bu yüzden az bir şey ödeme isteyeceğim.
It makes the job of three accountants in half-time.
O yarı-zamana üç mühasebecinin işini yapıyor
We're talking about 1 00 accountants.
Yüz muhasebeciden bahsediyoruz.
Wingtips are for accountants, Cliffie. I'm a beachcomber now.
Kalın taban ayakkabılar muhasebeciler içindir Cliffie. Ben, enkazları topluyorum artık.
Maybe your accountants didn't know about it.
Belki o alçak muhasebecin bu hesabı bilmiyordu.
It's a small day tomorrow... when the accountants take over the carnival.
Yarın sıradan bir gün... tabi muhasebeciler karnavalı ele geçirince.
Our accountants are looking into it.
Muhasebecilerimiz bununla ilgileniyor.
We're accountants...
Biz muhasebeciyiz...
Why are you and your brother accountants?
İki kardeş niye muhasebecisiniz?
You dearly love being accountants?
Muhasebeci olmayı mı çok seviyorsunuz?
Our accountants took it all
Çünkü hepsini aldı bizim muhasebeciler
We were accountants together.
İkimiz birlikte muhasebeciydik.
Probably two accountants in the safe area itself.
İkinci olasılık, kendilerini koruyabilirler.
My accountants are all over me.
Muhasebecilerim üzerime geliyor.
Stockbrokers, accountants.
Borsacılar, muhasebeciler.
Patents stolen, accountants ripping him off.
Patentleri çalınmış, muhasebecileri onu parçalıyor.
Arthur, you're making the other accountants nervous.
Arthur, diğer çalışanların sinirini hoplatıyorsun.
Where would the government be without accountants?
Müşavirler olmasa hükümet ne yapardı?
Uh, where are the accountants, please?
Muhasebeciler nerede lütfen?
- Um - - The accountants. I need to see the accountants.
Muhasebecileri görmem gerekiyor.
It's gonna take a dozen accountants to figure out who's the screwer and who's the screwee.
Kimin kazıklandığını çözmek için bir düzine muhasebeci tutmak gerekir.
Accountants only slow things down
Muhasebeciler işleri yavaşlatıyordu
It's all just accountants'offices, so I don't know why there would be.
Sıradan bir muhasebe ofisi bu yüzden burada öyle bir şey olduğunu sanmıyorum.
Well, I disagree. There are colored doctors, lawyers, accountants...
Evet ama buna katılmıyorum siyah doktorlar, mühendisler, muhasebeciler var...
No accountants.
Muhasebeci olmaz ama.
- "Accountants Do lt With interest"?
- Benim o.
There was this line of accountants.
Muhasebecilerden oluşan sonsuz bir sıra vardı.
Doctors, lawyers, accountants.
Doktorlar, hukukçular, muhasebeciler.