All done traduction Turc
10,180 traduction parallèle
You're all done!
Bu kadar.
- All done.
- Bitti.
She dumped her entire schedule on me and expects me to get it all done today.
Bütün programını benim üzerime yıktı ve hepsini bir günde yapmamı bekliyor.
It's all done.
Tamamdır.
Excuse me, are you all done with the sports section?
Affedersiniz, spor sayfalarıyla işiniz bitti mi?
But then when that's all done, come back and take a shower and then you sit in a room and listen to the bars.
Ama günün sonunda,... duş alıp koğuşuna dönünce kendini oturmuş demir parmaklıkların sesini dinlerken buluyorsun.
All done.
Hepsi bitti.
I hit Louis, and I apologized to him in private, but what I haven't done is apologize to all of you.
Louis'e vurdum ve ondan özel olarak özür diledim. Fakat sizden özür dilemedim.
Uhtred... for all that you have done... all that you've shown me, thank you.
Uhtred yaptığın ve bana gösterdiğin her şey için teşekkürler.
We're done here, so if you could all be so kind as to gather up your belongings and step into the kitchen.
Bu yüzden, esyalarinizi alip mutfaga yürürseniz çok iyi olur.
Amazing how much you can get done in the middle of the night without all the distractions.
Gecenin ortasında dikkatim dağılmadan onca şeyi yapabilmeme şaşırdım doğrusu.
Okay, we're not done, all right?
Tamam. İşimiz daha bitmedi, tamam mı?
He did everything all the great riders before him had done, only more.
Kendinden önceki tüm büyük yarışçıların yaptıklarını yapıyordu. Hatta fazlasını.
And perhaps... before all is said and done... we'll collaborate again.
Ve belki... Önce tüm söylendi ve yapıldı... edilir Tekrar işbirliği gerekir.
Okay, first of all, you don't tell me what I should've done.
Öncelikle, sen bana ne yapmam gerektiğini söyleyemezsin.
We know, all of us, that we've done bad things and neglected to do... .. good things that we could have done.
Hepimiz kötü şeyler yaptık ve biliyoruz ki iyi şeyler yapabilecekken ihmal ettik.
And when you say, "Fuck them all to death," what are you actually suggesting be done?
"Hepsini öldüresiye sikelim" derken gerçekten ne yapılmasını öneriyorsunuz?
You know we've all been making changes to be more socially conscious, but have we really done enough?
Biliyorsunuz ki, sosyal olarak daha bilinçli olmak için değişiklikler yaptık durduk. Ama gerçekten, yeteri kadar yapabildik mi?
Yeah, well, we're about done chatting with our friend, all right?
Tamam... Dostumuzla konuşmamız bitti sayılır.
Done! All vehicles, gather at Sampyung Intersection!
Tüm araçlar Sampyung Kavşağı'nda toplansın!
I'm all for it. But I am taking my day to service your patients and mine, and it's getting done.
Kesinlikle destekliyorum ama ikimizin hastalarıyla uğraşmak bütün günümü alıyor.
I think they might have done something to Epperly and, who knows, maybe all of those research patients.
Bence Epperly'e bir şey yapmış olabilirler ve kim bilir, belki diğer tüm araştırma deneklerine de bir şeyler yaptılar.
Sooner or later, we all face what we've done.
Er ya da geç, yaptıklarımızla yüzleşiriz.
Thank you, brother, for all you've done. Thank you, brother, for all you've done.
Tüm yaptıkların için sağ ol kardeşim.
Thank you, brother, for all you've done.
EKİM 2014 : EL CLÁSlCO, REAL MADRlD - BARCELONA
All you've ever done is betray her. Says the guy who's hunting her down.
Tek yaptığın ihanet etmek.
So, if I just... Told the truth, done whatever time I deserved, we could've all moved on by now.
Eğer gerçeği söylemiş olsaydım, cezamı çekerdim şimdi hepimiz yolumuza gidiyor olurduk.
I said you were perfect because you're really good at getting all your schoolwork done on time, s-s-so you'd probably do a really good job.
Senin bu iş için cuk oturduğunu söyledim çünkü ödevlerini zamanında yapıyorsun. Bu yüzden de bu konuda iyi iş çıkartabilirsin.
I appreciate all you have done for me.
Benim için yaptıklarını takdir ediyorum.
Danny, I appreciate everything that you've done for me, but I'm gonna be all right.
Danny yaptığın her şey benim için çok değerli ama ben iyi olacağım.
You've been done all this time.
Tüm bu zaman boyunca, bitirmiştiniz.
All I know is I'm done shooting people.
Tek bildiğim ; insanları vurma işini bitirdiğim.
We've done all we can here.
Burada yapabileceğimizi yaptık.
Do you ever have one of those days where you've done something so horrible, it feels like you did it in a dream, and you... you just want to wake up, and... you want it to be all okay, but there's no waking up
O kadar kötü bir şey yapmışsın ki rüyanda yapmış gibi hissettiğin günlerden yaşadın mı hiç? Uyanmayı ve her şeyin düzelmesini istersin ama uyanmak diye bir şey yoktur çünkü gerçekten yapmışsındır.
But, um, one piece of advice that I can give you that I think we would all agree with is that if you feel uncomfortable having done it, check your white privilege, and don't do it again.
Fakat sana bir tavsiye verebilirim. Bir konuda hemfikir olacağımızı düşünüyorum. Yaptığın bir şey yüzünden rahatsızsan beyaz olduğun için kullandığın avantajları gözden geçir ve bir daha yapma.
All right, the deal's done.
Pekala, alışveriş tamamlandı. Geç kaldık.
You know, since we got all of our errands done early and we do have a little extra time on our hands
İşlerimizi erkenden hallettiğimize ve fazladan vaktimiz kaldığına göre...
And it was Record Store Day this weekend, but by the time I was done working, they were all sold out of Artificial Brain.
Bu haftasonu da Plak Dükkanı Günü vardı ama işim bittiği vakit ellerindeki tüm "Yapay Beyin" bitmişti.
All of this was done using the input of the world's top designers, architects and the Scorpion team, led by Mr. Walter O'Brien.
Tüm bunlar, dünyanın en iyi tasarımcılarının mimarlarının ve Bay Walter O'Brien liderliğindeki Scorpion ekibinin katılımıyla oldu.
I know I shouldn't have done it, but I thought, when you left, I thought maybe this was what was supposed to happen all along.
Biliyorum, yapmamalıydım. Ama sen gittiğinde düşündüm ki, düşündüm ki belki de bu ta başından olması gerekendi.
So, listen, after we're done here, before we go to church, I want us all to take a picture in mom and dad's bed, wearing Santa hats.
Dinleyin, yemekten sonra kiliseye gitmeden annemlerin yatağında Noel şapkalarıyla ailecek resim çekilmek istiyorum.
I mean, all right, it's done- - finished.
Neyse, bitti artık.
I'm just worried if we start talking about all the things that I've done wrong, Mimi's gonna realize I'm not worth being friends with.
Yanlış yaptığım şeyler hakkında konuşursak, artık benimle arkadaş olmaya değmez diye düşüneceğinden korkuyorum.
Go ahead and tell me all the things I've done.
Hadi bana yaptığım bütün yanlışları söyle.
Cases that are put away, locked up, done with, lo and behold, all of a sudden, bingo... they get someone else's profile.
Rafa kaldırılmış, kilit altına alınmış, işi bitmiş vakalar... Sonra nasıl oluyorsa, birden bire, pat! Başka birisine ait profil çıkıyor.
and then all of a sudden, they got it done in a couple of days?
Sonra aniden birkaç gün içinde hallediverdiler.
I'm just saying, all you would- - That's all you would've had to done because I would've put you in the truck and we would've left.
Demek istediğim, senin sadece... Senin tek yapman gereken bana anlatmaktı çünkü seninle arabaya atlayıp oradan uzaklaşabilirdik.
Was all of this done pursuant to instructions from Mr. Kachinsky?
Bunların hepsini Bay Kachinsky'den aldığınız talimat çerçevesinde mi yaptınız?
- All right, Frank, we're done here.
- Tamam Frank, burda işimiz bitti.
You gave me your word saying you were working on those history assignments, and all of a sudden, I get a call from your teacher saying you haven't done a single one!
Tarih ödevine çalışacağını söyleyerek bana söz vermiştin ve ansızın arayan öğretmeninden tek bir şeyi bile yapmadığını öğrendiğim bir görüşme yaptım!
I've done many things all by myself.
Pek çok şeyi tek başıma yaptım.
done 2605
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44
all day 380
all due respect 374
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44
all day 380
all due respect 374