All i need traduction Turc
9,792 traduction parallèle
All I need is Wednesday.
Tek istediğim Çarşamba.
That's all I need to know.
Bilmem gereken bu.
All I need is the stuff you used to make the dreamcatchers.
Tek ihtiyacımız olan düş kapanlarını yapmakta kullandığın malzemeler.
Now all I need is a ride.
İhtiyacım olan tek şey ufak bir yolculuğa çıkmak.
All I need is one thing.
İhtiyacım olan tek şey var.
She's all I need.
O bana yeter.
Well, all I need is, uh... a client.
Şey, ihtiyacım olan, bir müşteri.
All I need is a good story.
Tüm ihtiyacım olan, iyi bir hikaye.
All I need is one day.
Sözüm söz.
Oh, I'm going to need you to empty your pockets, so nothing jabs you with all the turbulence.
Oh, ı'm ceplerini boşaltmak için sana ihtiyacımız olacak, Bu yüzden hiçbir şey tüm türbülans ile iğneledi.
I need a list of all children between the ages of eight and 12 reported missing to the parish authorities within the last month across the greater metropolitan area.
Büyük şehir sınırları içerisinde son bir ay içerisinde yerel otoritelere kayıp ihbarında bulunulmuş 8 ile 12 yaş arası çocukların bir listesine ihtiyacım var.
I'm gonna need to image them. All of them?
- Dövmelerinin şablonunu çıkarmalıyım.
All right. If I need longer, I'll pay you more.
Daha uzun sürerse daha fazla veririm.
First, I need your promise that he will not be arrested and that his lawyer can be present during all questioning.
Önce, adamın tutuklanmayacağına dair ve sorgulama sırasında yanında avukatının bulunacağına dair sözünüzü istiyorum.
I need to go take care of Zoom once and for all before anyone else gets killed.
Başka biri daha ölmeden Zoom'un icabına bakmam gerekiyor.
All I'd need is a newspaper and this twisted mind.
Tüm ihtiyacım bir gazete ve bu kıvrak zekâ.
All right, now I need you guys to keep my dress here.
Gelinliğime göz kulak olmanız lazım.
All right, I need help picking the cake, and I thought you guys... - Aah!
Düğün pastası için yardımınıza...
All right. We need to fan out or we won't find Murphy by nightfall.
Pekâlâ, dağılmamız gerek yoksa hava kararana kadar Murphy'i bulamayacağız.
All you need to do is answer the questions that I or Mr Liley put to you, calmly and sensibly.
Tek yapman gereken Bay Liley ve benim soracağımız sorulara sakin ve makûl bir şekilde cevap vermek.
We need him. And if Curtis can re-size Ray on the inside, then we have another hand getting us all outside.
Ve eğer Curtis, Ray'i içeride boyutlandırırsa içeride bir tane adamımız olmuş olur.
I want to convince you of all the reasons that you need to help us get rid of Julian.
Seni neden Julian'dan kurtulmamıza yardım etmen gerektiğine dair bütün sebeplere ikna etmeye çağırdım.
Our city is collapsing, and I'm gonna need all the guidance I can get.
Şehrimiz çöküyor ve benim, alabileceğim tüm rehberliğe ihtiyacım var.
Let's just say seeing Emma rip Violet's heart from her chest gave me all the motivation I need.
Diyelim ki, Emma'nın Violet'ın göğsünden kalbini söküp çıkarmasını görmek bana gereken bütün motivasyonu verdi.
If all goes according to plan, I'll need your help.
Her şey plana uygun giderse yardımına ihtiyacım olacak.
I have said all that I need to say.
Söylemem gereken her şeyi söyledim.
I need any liquid, and I need it now, all right?
Bütün sıvılara ihtiyacım var, tamam mı?
I need that in my life. Anyway, I talked to all the vendors and none of them remember a large, strong non-threatening woman who was recently dumped by her fiance so she had to cancel all of her plans.
Neyse, tüm tedarikçilerle konuştum ve hiçbiri iri yarı, güçlü, tehdit edici görünmeyen ve yakın zamanda terk edilip planlarını iptal eden bir kadın hatırlamıyor.
It drives me nuts. I don't think you need to worry about all that stuff. Just let it go.
Bu konuda endişelenmene gerek olduğunu sanmıyorum.
I will invade countries populated by Caucasians with names I can mostly pronounce, take the things we need from them, and bring it all back home to the United States of America.
Nüfusunu beyazların oluşturduğu ekseriyetle isimlerini telaffuz edebildiğim ülkeleri işgal edecek ihtiyacımız olanları onlardan alıp Amerika Birleşik Devletleri'ne getirecektim.
Listen, I need to tell y'all something about her, though.
Ve geliyor. Dinleyin, size onunla ilgili bir şey anlatmak lazım.
That's why I'm saying we all need to lawyer up.
Hapse girmeyeceğim. Nokta.
- If she sees me, she's gonna know I'm not a lawyer, all right? I need you to handle this meeting.
- Eğer beni görürse, avukat olmadığımı anlayacaktır, tamam mı?
First of all, I need to inform you that we are prepared to move forward with a TRO, unless, of course, your client has had a change of heart.
Öncelikle, geçici yasaklama emrini. biraz daha uzatmak için hazırlandığımız hakkında sizi bilgilendirmeliyim. Tabii, müvekkilinizin fikri değişmediyse.
I need you to sweep all the leaves off the trampoline before dinner.
I need you to sweep all the leaves off the trampoline before dinner.
It means that I need a detailed account of all the cases he's worked on since he started here.
Açıklayayım, buraya başladığından beri çalıştığı bütün dosyaların dökümünü istiyorum.
I understand you all need to inspect our facility...
Sanıyorum ki tesisi teftiş etmeye geldiniz.
I will need 20 horsemen... to take word to all men able to carry sword, hook, or spear.
Bütün askerlere haber ulaştırmak kılıç, kanca ya da mızrak taşıyabilmek için 20 atlıya ihtiyacım olacak.
With all due respect, this is my face and I need to see it.
Saygısızlık etmek istemiyorum ama yüzümü görmek istiyorum.
I'm here to let you know what your options are so that, uh, you have all the information you need to make the best decision for Bryn.
Seçeneklerinizi söylemek için geldim. Gereken bütün bilgileri aldığınızdan emin olmak istiyorum. Böylece Bryn için en iyi kararı verebilirsiniz.
If we can trick Reed the same way, then we've got all the leverage we need to expose the slush fund and go after him for Dave's murder.
Reed'i aynı şekilde kanırabilirsek, rüşvet fonunu ortaya çıkartmakla kalmayız, Dave'in katilini de buluruz.
I need you and Mr. Lord to get all of these passengers to the very back of the train.
Bay Lord'un ve senin tüm yolcuları trenin arka tarafına götürmenizi istiyorum.
I need all the information off of it... everything.
- Icindeki tum bilgiyi istiyorum.
- Okay. - And I need it all.
- Ve her seyi istiyorum.
Do I need to point out, this is all supposition?
Bunların hepsinin bir varsayım olduğunu belirtmeme gerek var mı?
Well, I'll need access to all of his files, as well as a discreet room to interview his teachers and friends.
Eee, dosyalarını görmeliyim, yurt odasını görmeliyim, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla görüşmeliyim.
I need road closures, I want air support, all the backup I can get.
Yol haritasına ihtiyacım var, hava desteği istiyorum daha fazla desteğe ihtiyacım var.
Boyle and Harris are running point on this, but I want you all to help them in any way they need.
Katil de onu öldürmesi için para karşılığı tutuldu. Bu işi Boyle ile Harris yönetecek ancak onlara gereken her şekilde yardımcı olmanızı istiyorum.
I need all the help I can get.
Olabildiğince yardıma ihtiyacım var.
I need you all to back off!
Geri çekilin!
I cleared all the beds you need.
Yoğun bakım yatağı lâzım, Mark.
all i need is 30
all in good time 135
all is bright 16
all i know is 350
all in all 173
all is lost 36
all in order 16
all is well 128
all in a day's work 35
all in due time 19
all in good time 135
all is bright 16
all i know is 350
all in all 173
all is lost 36
all in order 16
all is well 128
all in a day's work 35
all in due time 19
all i ever wanted 16
all i'm saying is 353
all in favor 76
all is calm 29
all i'm saying 76
all i want 30
all is good 22
all i ask 19
all i can say 16
all i know 78
all i'm saying is 353
all in favor 76
all is calm 29
all i'm saying 76
all i want 30
all is good 22
all i ask 19
all i can say 16
all i know 78