English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / All of what

All of what traduction Turc

9,341 traduction parallèle
All of what my country owes to Societel will be written off.
Ülkemin Societel'e borcunun tümü yazılı olacak.
What if all of this was just Elena's way of getting you the help you need?
Ya tüm bunlar ihtiyacın olan yardımın Elena'ya giden yol olsaydı?
What was not reported was that, apparently, all four coma patients recorded a surge of electrical activity - in their brains before they died. - So?
Raporlanmayan bir şey var ki, komadaki bu dört hasta da ölmeden önce beyinlerinde elektriksel aktivite görüldü.
What if all four people saw memories of their lives at the same time?
Ya dört hasta da aynı anda hayatlarıyla ilgili kesitler gördülerse?
No, they took time running all kinds of tests on Matthew, but they didn't find out what was really wrong until it was too late.
Hayır, yapmayın.Matthew için de aynısı oldu. Testler o kadar uzun sürdü ki, teşhis konduğunda çok geç kalmıştık.
I think we can all agree what a terrible thing it is that people are dying of plague while we feast off this fine China.
Biz bu güzel porselen tabaklardan yemek yerken insanların salgından ölmesinin kötü bir şey olduğunu kabul edebiliriz sanırım.
All of this, what you're doing here trying to protect him, he doesn't deserve that.
Bütün bunlar, onu korumak için yaptıklarınız, o, bunları hak etmiyor.
Yep, and I wish I could say I was looking forward to the next all-night down-and-dirty scrap, but I... what've I got, five years left of my career?
Evet, bir sonraki hengameyi dört gözle beklediğimi keşke söylebilsem lakin... Ne kaldı ki şurada? Beş sene çalışacağım.
I don't know what it is yet, but you, me, Michael, we're all part of it.
Ne olduğunu henüz bilmiyorum, fakat sen, ben, Michael, hepimiz bunun parçasıyız.
All right, what were some of them?
Ne vardı mesela?
It's like, what's the point of it all?
Ne maksadı var her şeyin diyorsun, değil mi?
Just catching a glimpse of his face is what started all this.
Onu bir anlığına gördüğüm an bütün bunlar başladı.
And it's all because of what's on this.
Ve bunların tümü bu şeyler yüzünden.
What Duke said about Croatoan knowing all of Haven's secrets because he was part of Dave.
Duke, Croatoan eskiden Dave'in bir parçası olduğu için onun Haven'ın tüm sırlarını bildiğini söyledi.
But what made you think of becoming a producer all of a sudden?
İyi ama durduk yerde yapımcı olmak istemenin sebebi neydi?
What, are you just going to take me away from all of this?
Beni buradan uzağa mı götüreceksin yani?
No one finds out what you know, which is the man you just killed is the one who started all of this.
Bildiğin şeyi, az önce öldürdüğün herifin tüm bunların başladığını kimse öğrenemez.
But hey, what's this all of a sudden?
O değil de nereden çıktı birden?
All right, what kind of smile?
Peki, nasıl gülümsüyordun?
So what do you do with all the extra bread and pastries at the end of the day?
Günün sonunda artan... pasta ve ekmeklerle ne yapıyorsunuz?
What she hasn't grasped is the detrimental effect of all these rotten toothed little imps.
Kavrayamadığı şey, çürük dişli bu küçük canavarların zarar verici etkileri.
What's in all of these boxes anyway?
Bütün bu kutularda ne var ki?
All right, man, the Caza cartel owns, what, 20 % of the Mexican corridor?
Peki. Caza karteli ne, Meksika koridorunun % 20'sine mi sahip?
All I can do is try to talk him out of it. What?
Tek yapabileceğim onu konuşarak ikna etmek olacaktır.
Is that what all of this was for?
Bütün bunlar onun için miydi?
'All the preparation's done so, literally, a couple of weeks, that's what we're looking at to start.
Bütün hazırlıklar tamam. Bir kaç hafta içinde inşaata başlayacağız.
If that money keeps coming in, then what you've heard from your friend is right, he might get to the end of the project, sell the flats, make it all back, and a lot more.
Simon'a sorsam bana söylemez. Bu para gelmeye devam ederse o zaman arkadaşın söylediklerinde haklı çıkar. Kocan projeyi sonlandırıp, daireleri satar paranın tümünü hatta çok daha fazlasını geri kazanır.
We also don't know what kind of surveillance Theo might have set up, so he could be monitoring the whole property for all we know.
Ayrıca Theo'nun ne tür bir gözetleme sistemi kurduğunu bilmiyoruz tüm mülkü görüntülüyor olabilir.
I guess I kind of wonder what she'd say about all this.
O bu konuda ne derdi merak ediyorum.
When you asked me what your mom would've thought of all this...
Annem olsa ne derdi, diye sorduğunda...
- What's in the box? - All part of the plan.
- Kutunun içindeki ne?
What I'm about to tell you is top secret, a conspiracy bigger than all of us.
Size anlatacağım şey çok gizli. Hepimizi aşan bir komplo.
What did you hope to accomplish by doing all of this?
Bunları yaparak neyi başarmayı umdun?
What kind of a son doesn't check on his own mother? Not all families get along.
- Nasıl bir erkek çocuğu annesini kontrol etmez ki?
Okay, last night I did some personality assessments based on yesterday's session, and what I found was none of you couples are compatible with each other at all.
Pekâlâ, dün geceki seansımıza dayanarak bazı kişilik değerlendirmeleri yaptım. Ve anladığım, siz çiftlerden hiçbiri birbiriyle uyumlu değil.
Yes, sorry to deceive you all, but we find that when couples don't respond to traditional counseling, the stress of extreme danger reminds them of what matters most in their lives- - their love for each other.
Evet, sizleri kandırdığımız için özür dileriz ama çiftlerin psikolojik danışmanlığa cevap vermediğini görünce onlara aşırı tehlike yaşatıp hayatlarındaki en önemli şeyin birbirlerine karşı duydukları sevgi olduğunu hatırlatıyoruz.
Not all of them... and I don't trust what they can make me do.
Hepsine değil..... ve bana yaptırabilecekleri şeylere de güvenmiyorum.
All right, look, you know what? I gotta go take of my brother.
Artık arkadaşımla ilgileneceğim.
What's all this in aid of?
Bütün bunlar kime?
It all matches up with what you found : the age and the gender, the body type, all of it.
Bulduğunuz her şeyle eşleşiyor. Yaş, cinsiyet, vücut yapısı, hepsi.
I mean, what, now we're one of these couples that just FaceTimes each other all the time?
Sürekli görüntülü konuşan çiftlerden mi olacağız?
What if we took a video of him and posted that shit all over Facebook?
Adamın videosunu çekip Facebook'ta paylaşsak nasıl olur?
And what I'm saying is that there are a lot of subtle little things that happen to me and all women, even in our little progressive world.
Ben de diyorum ki ilerici dünyamızda bile benim ve diğer kadınların başına gelen birçok ince detay bulunuyor.
You see, I charged him with the greatest of tasks... the greatest of privileges... to father and protect what's most precious to me in all the world... my daughter.
Görüyorsun değil mi? Onu vazifelerin en güzelliyle görevlendirdim. İmtiyazların en güzeli ile.
He's ignored all of our requests to report in. What would you do?
Tüm irtibat taleplerimizi reddetti.
Get it all out of your system, and then maybe we can talk about what I need in order to actually make this thing work.
Sisteminizin hepsini dışarı alın, ve belki sonra geröekten bu işi yaparken neye ihtiyacım olduğunu konuşuruz.
Besides, what if they move in together and it doesn't work out and he gave away all of his stuff?
Ayrıca. hem taşındıktan sonra işler yolunda gitmezse ve tüm eşyalarını dağıtmış olursa ne olacak?
You walk into a diner, all you want is a pile of hot cakes. What do you get?
Bir restorana girersin, tek istediğin bir parça kektir ama ne alırsın?
What's gotten into all of you?
Ne oldu hepinize böyle?
With the video of her entering Grand Central with what they believe to be parts of the bomb, and on top of the physical evidence, that's all they needed.
Grand Central'a girerken görüldüğü video ile ilgili bombanın parçaları olduklarına inandıkları şeylerle ilgili ve fiziksel kanıtla ilgili deliller var.
All of you at one place... what luck!
Hepsi bir arada... ne şans ama!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]