English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / Almost there

Almost there traduction Turc

5,141 traduction parallèle
You're almost there, pal.
Neredeyse, dostum.
We are almost there.
Neredeyse bitti.
Almost there...
Neredeyse geldin.
Almost there.
Neredeyse orada.
Are you almost there?
Gelmek üzere misin?
No, Marta, I'm almost there.
- Hayır, Martha.
Almost there.
Neredeyse bitti.
I'm almost there.
Ben neredeyse oradayım.
We're almost there.
Neredeyse bitti
Hey. Wake up, we're almost there.
Uyan, gelmek üzereyiz.
Almost there.
Az kaldı.
We're almost there. It will be night soon.
Neredeyse geldik, yakında karanlık çökecek.
We're almost there, Piero.
Nerdeyse ordayız, Piero.
Almost there, Sergeant.
Neredeyse orada, Çavuş.
Why aren't we fighting when we're almost there?
Neden diplerine kadar gelmişken savaşmıyoruz?
Almost there.
Neredeyse açtım.
- I'm gonna keep Sarah... ( knocking ) Almost there!
- Ben Sarah ile... Geldim!
I'm almost there, dad.
Neredeyse geldim, baba.
I'm almost there!
Neredeyse geldim!
Almost there!
Başı göründü!
- Hold on, we're almost there.
Bekle biraz neredeyse geldik.
We're almost there.
Birazdan oradayız.
I'm almost there I'll be there in 10 minutes
Neredeyse geldim 10 dakika içinde orada olurum.
We're almost there.
Neredeyse başardık.
We're almost there.
Neredeyse geldik.
We were almost there..!
Neredeyse tamamlamıştık!
We're almost there.
Anladım.
Almost there.
Hemen hemen geldik desene.
Almost there.
Neredeyse geldim.
- ALL RIGHT, WE'RE ALMOST THERE.
Pekâlâ, az kaldı.
- ALMOST THERE, DOWN THE STEPS TO YOUR DEEP, DARK BASEMENT WHERE YOU'LL CHOP MY BODY UP INTO A MILLION PIECES, REVEAL THAT YOU'RE A SERIAL KILLER,
Aslında bir seri katil olup vücudumu milyonlarca parçaya ayıracağın derin, karanlık bodrumunun merdivenlerinden aşağı inmemize ve ölene kadar derimi yüzmene mi az kaldı?
We're almost there.
İyileştin sayılır.
We're almost there!
Neredeyse geldik!
We're almost there.
Sonuç almak üzereyiz.
Now hustle ; we're almost there.
Şimdi fırla, geldik sayılır.
Almost there.
- Az kaldı.
Almost there, almost there.
Az kaldı, az kaldı.
I mean, there's almost always a key to unlocking a trauma.
Yani, hemen hemen her zaman var Bir travma kilidini için bir anahtardır.
You shot Krogh, you left Molbeck, there was a-a restraining order that was almost filed against you.
Krogh'u vurdun, Molbeck'i yalnız bıraktın. Neredeyse hakkında bir ihtiyati tedbir kararı çıkartılıyordu.
There are three other partners involved in this enterprise. If we pay you 20 %, then you're making almost as much as us, and that hardly seems fair.
Bu işte 3 ortak daha var ve sana % 20 verirsek o zaman neredeyse bizim kadar kazanırsın ki, pek de adil olmaz.
When we started managing this sector in May 2010, there was almost nothing because there were soldiers everywhere.
2010'un Mayıs ayında bu bölgeyi yönetmeye başladığımızda her yer askerle dolu olduğu için neredeyse hiçbir şey yoktu.
There was something almost ritualistic about it.
Törensel bir şey gibiydi.
We're almost there.
Az kaldı.
I almost wish you could be there.
Neredeyse keşke sende yanımda olsan diyeceğim.
There is a child who almost ate his own feces out there.
Dışarıda çocuğun biri az kalsın kendi dışkısını yiyecekti.
There almost always was a big whirlpool.
Neredeyse her zaman büyük bir girdap vardır.
- I'm almost there.
- Gelmek üzereyim.
Well, you know, you're almost here, so just look for the... there's no number on the building so it's a little tough. Alright.
Geldin sayılır...
Well, they may have turned on him. But he came out of there a hero who almost died saving the president's son.
Ona sırtlarını dönmüş olabilirler ama adam başkanın oğlunu kurtarmak isterken neredeyse canından olan bir kahraman olarak dışarı çıktı.
They've been there when any of us have almost lost our lives.
O adam değillerdir. Onlar herhangi birimiz hayatını kaybettiğinde oradalardı.
We're almost there.
Neredeyse vardık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]