Along traduction Turc
44,890 traduction parallèle
Somewhere along here there will be a place, and that place will have a bar in it that will contain beer.
Bir yerde burada bir yer olacak, Ve o yerde bir bar olacak Bu bira içerecektir.
To solve my overheating problems, I've fitted a ram-air scoop, which shovels refreshing, cooling air into the radiator as I go along.
Aşırı ısınma problemlerimi çözmek için bir koç havası kepçesi taktım, Ben serinletici, soğutucu havayı radyatörün içine çekerken kürek çekerim.
Well, this is all a bit too beautiful for words along here.
Buradaki kelimeler için biraz fazla güzel.
You're driving along, you know he's gonna blow up, you just don't know when.
Sen sürüyorsun, uçuracağını biliyorsun. Sadece ne zaman olduğunu bilmiyorsun.
All right if we tag along?
Peşinize takılmamızın bir mahsuru var mı?
You know, maybe I've had an artistic side in me all along and nobody knew to empower it.
Belki de, benim de böyle bir yanım vardı, ama kimse beni bu konuda cesaretlendirmedi.
But it seems you knew all along and didn't tell us.
Ama anlaşılan sen baştan beri biliyormuşsun ve bize söylememişsin.
You will have to travel down here, along the coast of frankia.
Buradan geçmek zorunda kalacaksın Frenk kıyısından.
Comes along, and it flows.
... böyle geliyor ve süzülüyor.
I'll be along shortly. Thanks.
Hemen geliyorum, sağ olun.
Anything to move this along.
Artık bitmesi için her şeyi yaparım.
How far along?
Ne kadarlık?
It'd be too far along by then for us to treat it.
Tedavi için çok geç olacak.
Come along.
Gelin.
One afternoon, I was in the O.R., and we lost a patient on the table, and I went along to inform the family, you know, tell them the horrible news,
Bir öğleden sonra ameliyathanede hastayı masada kaybettik. Ailesini bilgilendirmeye gittim.
And... maybe it's'cause I'm still singing at Froggy's and I'm not as far along as I thought I would be.
Yani... belki de benim hala Froggy's de şarkı söylemem, ya da belki de anne olabilecek bir yapıda olmamamdır.
And we each get to come along and we add our own color to the painting.
Ve her birimiz gelip, resme kendi rengimizi ekliyoruz.
Please come along and follow me.
Lütfen gelin ve beni takip edin.
All along it was you.
Başından beri sendin.
Carol, I'm a month further along than you, and I don't have to pee as much.
Carol, ben senden bir ay önce hamile kaldım yine de senin kadar çişe çıkmıyorum.
Yeah, you wanted us to get along, we're getting along.
Evet, iyi anlaşmamızı istedin biz de iyi anlaşıyoruz.
Anyway, if you all follow along on your, uh, what-you-call-it, your tablets.
Neyse, tabletlerinizden beni takip edin.
I am going to send you what I find as I find it so you can follow along at home.
Bulduklarımı hemen yollayacağım ki takip edebilin.
- Hey, can we come along?
- Sizinle gelebilir miyiz?
- No, I am coming along.
- Hayır, sadece ben gideceğim.
Hey, if he ever wants to ride along with us, he's more than welcome on Squad 3.
Bize katılmak isterse başımızın üstünde yeri var.
One of you guys want to ride along with us?
İkinizden biri bizimle gelmek ister mi?
What, get along?
Ne, devam etsek mi?
I'm sorry I've been stringing you along all day.
Tüm gün seni oyalayıp kandırdım.
Somewhere along the way, I... it became what was best for me.
Yolda bir yerlerde... benim için iyi olana dönüştü.
New York's got a similar serial killer operating along the beach on Long Island.
New York'ta da Long Island sahilinde cinayet işleyen benzer bir seri katil vardı.
Am I sacrificing some along the way?
Yol boyunca bazılarını feda mı ediyorum?
Such a collision wiped out the dinosaurs, along with most other life at the time.
Böyle bir çarpışma o dönemde bir çok hayatla birlikte dinozorları yok etmişti.
Even an event that would be locally devastating- - the loss of a city, for example- - that only comes along every 5,000 years.
Hatta bölgesel yıkıma sebep olabilecek bir olaya şehrin yok olmasına, mesela, her 5000 yılda bir rastlanıyor.
People get along or they don't.
İnsanlar alışıyorlar veya alışmıyorlar.
I remember being an honest businessman in a happy marriage until you came along.
Sen hayatıma girmeden önce, mutlu evliliği olan dürüst bir iş adamı olduğumu hatırlıyorum.
Maybe they passed it along to the family.
- Belki aileye anlatmışlardır.
"What could have bee" " can just linger forever, along with a resentment against you, if she believes you could've prevented the heartbreak.
Eğer ayrılığı mani olabileceğine inansa sana karşı duyduğu bir dargınlıkla bir ömür boyu devam edebilir ki?
I mean, I-I thought he and Tim were getting along after we got back from Ireland.
Yani, İrlanda'dan döndükten sonra Tim'le arasının düzeldiğini sanmıştım.
Hard people to get along with.
Alışması zor olan insanlarız.
- While Casey and-and Kat prepare to pass along their rancid MacNeil genes.
Casey ve Kat de kokuşmuş MacNeil genlerini aktarmaya hazırlanır.
It would take days to consider each one of them in turn, and by the time we've identified a suspect, assuming we do at all, our paintings will have disappeared into the murky depths of the black market, along with our thief.
Hepsini sırayla değerlendirmek günler alır şüpheliyi tespit ettiğimizde de, ettiğimizi farz edelim tablolar, hırsızla birlikte kara borsanın bulanık derinliklerinde sırra kadem basmış olacak.
She's coming along nicely.
Kız gayet güzel ilerliyor.
He wasn't much to look at, but we got along.
Çok bakacağımızı düşünmemiştik ama birbirimize çok alıştık.
I'm busting out of here and, uh, for two million, I'll let you tag along.
İki milyon için buradan sıvışıyorum, sen benimle gelebilirsin.
Just tag along, ok?
- Peşini bırakma yeter.
How far along are you?
Ne kadarlık?
Yeah, well, it must be pretty bad blood if you two can't get along right at the end of the world.
Dünyanın sonunun olduğu yerde iyi geçinemezseniz çok büyük bir husumet oluşur.
But I can't go along
Ama seninle gelemem
When Teacher Resentment Day comes along, I'm your man.
Öğretmenlere Kızma Günü gelince, işte senin adamın benim.
Her doctor in Haiti must have missed it because she's only four weeks along.
Daha dört haftalık hamile. Haiti'deki doktoru gözden kaçırmış olmalı.