Along the way traduction Turc
1,779 traduction parallèle
Somewhere along the way... I just forgot what I wanted to do with my life.
Yolun bir yerinde hayatımda ne yapmak istediğimi unuttum.
Besides, look at all the lovely buddies I've made along the way.
Ayrıca, bu süreç boyunca yaptığım şu sevimli dostlara baksana.
I'm betting he's got more of these battles and Viet Congs rigged for us along the way.
Eminim yolda bu çatışmalardan ve Viet Kong gerillalarından bolca hazırlamıştır.
Sure, there's torture, murder and rampant political corruption, but somewhere along the way we decided that, in order to protect our own freedom, it was all right to sacrifice the freedom of others.
Eminim ki, orada işkence, cinayet ve önlenemez politik bozulma vardır, ama bu yolda bir yerlerde İnanıyoruz ki, kendi özgürlüğümüzü korumak için, başkalarının özgürlüklerini feda etmeliyiz.
And somewhere along the way he meets up with someone who's connected with Nathir and bingo!
Ve biryerlerde Nathir'le bağlantısı olan bir adamla tanışmış ve bingo.
The nebula is only a road sign along the way to Earth.
Gaz bulutu Dünya'ya giden yolda sadece bir işaret.
Maybe we even learn something along the way.
Hatta bu arada bir şeyler bile öğrendik.
If she dies along the way, you can bury me with her.
Eğer o yolda kalırsa onu oraya gömerim.
You know, I don't know where along the way you became so joyless, son, but that's probably why you can't hit the ball anymore.
Böyle keyifsiz olduğun sürece nereye varırız bilemiyorum, evlat. Ki muhtemelen artık toplara vuramamanın sebebi de bu.
First, I... want you all to know that... all along the way, Chance was treated with dignity and respect and honor.
Öncelikle, ben hepinizin bilmesini istiyorum ki bütün yol boyunca Chance'e, şerefli ve saygılı ve onurlu davranıldı.
And pick up dance steps along the way. You'll break your back.
Yolda dans etmeye çalışırsan düşüp bir tarafını kırabilirsin.
There are things you'll come to know along the way in this journey.
Bu yolculuktaki yürüyüşün sırasında öğrenmeye vasıl olacağın şeyler var.
Weather in New York is cloudy with a chance of thundershowers... so we may run into some turbulence along the way.
New York'ta hava bulutlu. Sağanak yağış ihtimali görünüyor. Yolculuğumuz sırasında türbülans yaşayabiliriz.
You're going to pick up some hobbies along the way.
Yolda bir kaç hobi kazanacaksın.
Tragedy strikes, and there are crashes along the way.
Talihsizlik baş gösterir ve yol boyunca kazalar olur.
Every dime I stole when I ran away. So we're to believe that somehow along the way you suddenly grew a conscience?
Yani durup dururken vicdan sahibi olduğuna inanmamızı mı istiyorsun?
We could spend a night at my mom's house in Rhinebeck, along the way, if you want.
İsterseniz bir geceyi annemin Rhineback'teki evinde geçirebiliriz. Yolumuzun üzerindedir.
You'll have many companions along the way, some of them you can't live without.
Yol boyunca pek çok arkadaşınız olacak, Bazıları olmadan yaşayamayacaksınız.
But I gotta show you something along the way.
Fakat yolda göstermek istediğim bir şey var.
Midori committed suicide to upset her father and you along the way too.
Midori babasını ve bu süreçte seni üzmek için intihar etti.
You had to have made some enemies along the way.
Bu zamana kadar birkaç düşman edinmiş olmalısın.
She giving'out a few freebies along the way?
Arkadaşın yol boyunca bedava bilet de veriyor mu?
I just hope I find it along the way.
Bir şekilde devam ettiririm.
Look, that hive may be super powerful and all, but I'll bet it has to drop out of hyperspace at some point along the way for hull regeneration.
Bakın, o Kovan süper güçlü olabilir, ama eminim yol boyunca bir yerde gövdesini yenilemek için hiperuzay dışına çıkmak zorunda kalacaktır.
And along the way he uses her eye cream, shaving cream, deodorant, Shampoo, toilet water, peeling, Anti-wrinkle cream...
Ve bu yolda sizin ürettiğiniz göz kremini, tıraş köpüğünü, şampuanı cilt temizleyicisini ve kırışık kremini kullanır.
None of this would have been necessary if he'd shaken a few hands along the way.
Birkaç kişinin elini sıksa böyle olmayacaktı.
I followed him from his office, but I got lost along the way.
Muayenehanesinden çıkınca onu takip ettim. Ama yolda kayboldum.
All along the way, being guided to people who would help me.
Tüm hayatım boyunca bana yardım eden insanlarla karşılaştım.
Along the way, maybe she lost her rational mind
Bu süre boyunca, belki akıl mantığını kaybetti.
You can't run it down? - It's bounced me to China with stop-offs along the way.
Buradan Çin'e kadar değişik yerler çıkıyor.
Looting cities and towns along the way, which is how he met Alessi.
Yoldaki şehirleri, kasabaları yağmalıyormuş. Alessi'yle de böyle tanışmış.
I bet I wrecked a few marriages along the way.
O sırada birkaç evliliği mahvetmişimdir herhalde.
Okay, granted, we started out a little fake, but we turned the corner somewhere along the way.
Tamam, başlarda ilişkimiz sahteydi ama gerçeği dönüşeli uzun zaman oldu.
You know you never did ask for no directions along the way.
Yol boyunca hiç başka bir yöne sapmadın, biliyorsun.
But you must be prepared to face many demons along the way.
Ama yolculuk boyunca karşılaşacağın birçok şeytana hazırlıklı olmalısın.
Maintain no contact with other people along the way.
Yol boyunca baska insanlarla temastan kaçinin.
You go fight, Diego, just make sure you don't lose yourself along the way.
Sen git dövüş, Diego, kontrolünü kaybetmedikçe bundan emin olamazsın.
And along the way, I..... noticed your generosity, your kindness, your great sense of humour and just your basic sense of decency.
Ve zamanla, senin cömertliğini fark ettim Kibarlığını, harika espiri anlayışını. ve senin temel nezaket duygunu.
No bump, no jolt along the way.
vuruş olmadan, şok olmadan gitti.
Totta.... lf ever... we meet along the way ln a moment... it will erupt that laughter of old then say... what would you say to me then how will you veil those moist eyes of yours
Totta.... Eğer şimdi.. buluşursak yol boyunca Bir an... patlayacak eski bir kahkaha o zaman söyle... neler söylemek istiyorsan bana söyle örtün nasıl ıslak olacak gözlerinden
If ever... we meet along the way ln a moment... it will erupt that laughter of old then say... what would you say to me then
Eğer şimdi.. buluşursak yol boyunca Bir an... patlayacak eski bir kahkaha o zaman söyle... neler söylemek istiyorsan bana söyle
They picked up a few people along the way.
Yol üzerinde bir kaç otostopçu aldılar.
♪ We made our way along the river ♪ ♪ And we sat down in the grass ♪ ♪ By the Eiffel Tower ♪
Durmadan yürümüştük nehir boyunca Ve çimenlerde yatmıştık Eiffel Kulesinin altında.
We need some firewood, if you work your way along the trail, you'll find plenty.
Biraz oduna ihtiyacımız var. Çevrede bolca bulabilirsiniz.
Perimeters have been set up all along the East Coast from Maryland all the way to Massachusetts.
Tüm Doğu Kıyısı boyunca, Maryland'den Massachusetts'e kadar birçok bölge çember içine alındı.
Did you have it all set in your head, and now you're happy, because it turned out the way you thought and you get to punish yourself like you wanted to do all along?
Hepsini aklında kurmuş muydun? Şimdi de düşündüğün gibi çıktı ve kendini cezalandırabiliyorsun diye mutlu musun? En başından beri istediğin buymuş gibi?
The dermal nerve networks and concentrations of tissue around the ducts along with minute hair follicles in the areola itself all contribute to the area's hypersensitivity which is a fancy way of saying your nipples...
Dermal sinir ağları ve salgı kanallarının etrafındaki dokunun yoğunluğuyla birlikte meme başı çevresindeki minik tüy folikülleri olsun hepsi aşırı duyarlıIığa sebep olur. Ki bu da meme başlarınızın - Yani meme başlarımızın zevk için yaratıImış olduğunu süslü bir biçimde söyleme şekli.
Look at the way the blood sprayed along the wall.
Kanın duvarda sıçrama şekline bak.
The stakes are enormous. The drama intense. And you're along for every step of the way.
Risk oldukça büyük, durum hayli dramatik, ve yolun her adımında onlarla berabersiniz.
- I am. A substance... along the edges of the wood... all the way to the top.
Tahtanın kenarlarında bir madde var.
And the flood water finally work their way along the great tubes, other parts of Bedfordshire didn't escape, either.
Sel suları sonunda yoluna devam edip dev tünellerden geçiyor, Bedfordshire'ın kalan kısımları da kurtulamıyor.
the way i see it 340
the way you talk 19
the way of the future 27
the way i look at it 29
the way i figure it 33
the way things are going 26
the way things are 19
the way 34
the way i heard it 23
wayne 745
the way you talk 19
the way of the future 27
the way i look at it 29
the way i figure it 33
the way things are going 26
the way things are 19
the way 34
the way i heard it 23
wayne 745
ways 66
wayland 30
waylon 24
way to go 1028
way off 17
way ahead of you 120
way too much 31
way ticket 45
way up 26
way better 36
wayland 30
waylon 24
way to go 1028
way off 17
way ahead of you 120
way too much 31
way ticket 45
way up 26
way better 36
way down 31
way too long 22
way trip 38
way mirror 27
way back 82
wayward pines 19
way tie 16
way out 21
way i see it 33
way street 165
way too long 22
way trip 38
way mirror 27
way back 82
wayward pines 19
way tie 16
way out 21
way i see it 33
way street 165