Ambitious traduction Turc
1,560 traduction parallèle
Well, that sounds ambitious.
Şey, kulağa hırslı geliyor.
Now, I wanted you as a partner because you're ambitious, because you can stand up for yourself, because you're smart!
Seninle çok hırslı olduğun, kendi ayaklarının üstünde durabildiğin... ve akıllı olduğun için ortak olmak istedim.
ambitious and dedicated to his work.
hırslı ve kendini işine adamıştır. Doğru.
And I assume you don't either, because this could be a real career killer and you seem to be an ambitious guy.
Bunun duyulmasını istemiyor, sanırım sen de istemezsin. Çünkü bu tip bir skandal, kariyerinin sonu olabilir ve sen hırslı birisine benziyorsun.
You are great and very ambitious, and I feel like you want more than this little office has to offer.
Sen gerçekten de harikasın ve azimlisin, ve hep sanki bu ofis sana dar geliyormuş gibi geliyor bana.
Oh. Good. Ambitious.
Oh, bu iyi işte, hırsı severim.
Yes, he might rule Rome for a week, a month, a year even, but then some other ambitious man will kill him and take his place and you will be the mistress of a dead tyrant.
Evet, Roma'yı bir hafta, bir ay, hatta bir yıl yönetebilir ama daha sonra hırslı başka bir adam onu öldürüp yerini alacak ve sen de ölü bir tiranın metresi olacaksın.
That's pretty ambitious for a cripple.
Bir sakata göre hayli hırslı.
It's ambitious, I know, even for the Trust, but from what I hear, after you put a crimp in their little plan to use symbiote poison to wipe out the Goa'uld, there's been a change of attitude.
Hırslı bir fikir, biliyorum, Güven için bile, fakat benim duyduğum, siz onların Goa'uld'u yok edececek ortakyaşam zehirini kullanma konusundaki küçük planlarına engel olduktan sonra, tutumlarında değişiklik oldu.
- That's a little ambitious.
- Bu biraz fazla hırslıca.
Well, not, that is, until about a hundred years after the birth of Christ when the Romans constructed the world's most ambitious storytelling monument.
Evet, hiçbiri, ta ki, M.S. 100 yıllarına değin Romalılar dünyanın en etkileyici hikaye anıtını yapana kadar.
It's something more ambitious than Just self-promotion, something far darker, much more sinister.
kendi reklamını yapmaktan daha öte bir durum bu, daha karanlık, daha günahkar bir yol.
Now an ambitious new idea began to take hold in Lewis William's mind,
Lewis William'ın aklında, yeni bir fikir uyandı
I am not ambitious.
- Hırslı değilim.
If he were so ambitious he would've led them from the start.
Eğer o kadar hırslı olsaydı onlara en başından liderlik ederdi.
Nothing stops this ambitious male from completing the task in hand
Hiçbir şey bu hırslı erkeği görevi başarması için durdurmaya yetmiyor.
The Human Hibernation Project... was one of the army's most ambitious experiments... and one of its most secretive.
İnsan Dondurma Projesi... ordunun en istekli olduğu ve... en gizli tuttuğu projelerinden biriydi.
If he wasn't an ambitious and mercenary bastard, I never would've given him the job.
Hırslı ve çıkarcı piçin teki olmasa işi zaten ona vermezdim.
This is a very ambitious business plan.
İnanılmaz ihtiraslı bir kariyer planı.
- Ambitious bar-mitzvah venue.
- Güzel bir bar-mitzvah mekanı.
Sounds ambitious.
Kulağa tutkulu geliyor.
Finally a solid, ambitious film.
Sonuçta güçlü, büyük bir film.
Ambitious, but he has to be watched.
Hırslı. Yine de gözümüz üzerinde olmalı.
.. Dr. SiddhantArya's most ambitious project is about to be completed.
... Dr. Siddhant Arya'nın en tutkulu projesi tamamlanmak üzere.
All our contestants have worked hard and have been very ambitious with their dishes.
Bütün yarışmacılar yemeklerini sergilemek için çok hırslı ve sıkı bir mücadele verdiler.
I want to set an ambitious course to modernize this country, to breathe new life into old institutions, to make privilege something for the many, not the few.
Ülkeyi modernleştirmek, eski kurumlara taze kan aşılamak azınlığa değil çoğunluğa ayrıcalık sağlamak için iddialı bir politika izlemek istiyorum.
O, that I were a fool! I am ambitious for a motley coat.
Ya da ben aptalım, onun renkli ceketini kıskandım.
It's about an assistant who seems all sweet and innocent but is really quite ambitious and ruthless.
Tatlı ve masum gözüken ama aslında tamamen hırslı ve acımasız olan bir asistan hakkında.
I was young and ambitious.
Genç ve hırslıydım.
I'm a pushy, duplicitous, ambitious college student.
Aceleci, ikiyüzlü, hırslı bir üniversite öğrencisiyim.
An ambitious one.
Başardığında çok mutlu olacağın türden.
I was ambitious, had plans, and I was in love.
Hırslıydım planlarım vardı ve aşıktım.
Those Borgias are ambitious.
Bu Borgialar çok hırslı!
Isn't that a little ambitious before lunch?
Yemekten önce fazla iddaalı değil mi?
But always... with the inherent... needling... of ambitious pursuit... a pursuit that takes us... from the boring tedium of self-reflection of self-hate... and to self-creation... of new dreams.
Ama her zaman... doğal... iğneleyici... azimli bir ısrarla... bizi öz-nefret, öz-yansıtmanın sıkıcılığından alıp yeni hayallerin öz-yaratıcılığına yönelten bir ısrar...
And we are ambitious gods.
Ve biz, azimli tanrılarız.
I know I'm ambitious and that I want this treaty to be the hallmark of my presidency, but I never thought I would sacrifice innocent life.
Hırslı olduğumu, bu anlaşmanın, başkanlığımın damgası olması istediğimi biliyorum ama masum insanların hayatlarını feda edeceğim asla aklıma gelmedi.
You and Clem were stealing'those cars, maybe get ambitious?
Clem'le sen araba çalıyordunuz. Belki de hırsa kapıldınız.
Okay, so maybe you flying planes was a little ambitious.
Peki, uçak uçurma isteğin biraz abartılıydı.
Two quick steps to the left to avoid Overly Ambitious Orderly.
Aşırı hevesli hasta bakıcıdan sakınmak için sola doğru hızlı iki adım.
He's ambitious, he's focused.
Hırslı, dikkatli.
With all due respect, it was always an ambitious plan to begin with.
Tüm saygımla, başından beri çok hırslı bir plandı.
But it was your ambitious plan, Dumain.
Ama hepsi senin hırslı planındı Dumain.
Ambitious.
- Hırs.
She's ambitious!
Hırslı!
With the... She's ambitious!
Ayrıca... hırslı!
Ah, it was just... he was always such a go-getter, you know, so ambitious, and I like to lay back and let things come to me.
Bu sadece... O her zaman çok becerikliydi, bilirsin, hırslıydı ve ben uzanıp her şeyin bana gelmesini beklerdim.
I am not ambitious. No, but you are impassioned.
Demek istediğim... sizin için insan sevgisi ve şefkat en önemli şeyler.
Millen's just a sniveling creep, but he is ambitious.
Millen sadece acınacak bir yaltakçı ama hırslı.
Surprisingly ambitious.
Aşırı derecede hırslı.
I have neither the scholar's melancholy, which is emulation nor the musician's, which is fantastical nor the courtier's, which is proud nor the soldier's, which is ambitious nor the lawyer's, which is politic nor the lady's, which is nice nor the lover's, which is all these.
Benimki bilgenin hüznü değil, o özentilikten olur. Müzisyeninki de değil. O hayalperestlikten olur.