An ally traduction Turc
519 traduction parallèle
You have the opportunity to release t'en forever becoming an ally of justice
Bize istediğimizi verirsen paçayı kurtarma şansın var,... neden yapmıyorsun Joss?
I had an ally I could trust.
Güvenebileceğim bir müttefikim vardı.
- An ally?
- müttefikmi?
I go to him now not as a beggar, but as an ally with gifts... and grave intelligence.
Ona dilenci gibi gitmiyorum. Dayanışma için gidiyorum. Bu onun da yararına.
I bring the Ethiopian king and his sister in friendship, as an ally to guard our southern gates.
Etiyopya kralı ve kızkardeşini buraya bir dost ve güney sınırlarımızı koruyacak müttefik olarak getirdim.
- Lord Egbert. An ally.
Lord Egbert.Bir müttefik.
Either you are going to listen to me, or in precisely four seconds... which is the time it will take me to walk through that door... you will be left without an ally in the English-speaking world.
Ya beni dinlersin, ya da tam dört saniye içinde ki şu kapıdan çıkıp gitme süremdir bu İngilizce konuşulan her yerde tek dostun olmadan kalakalırsın.
We must never forget she is an ally of Egypt.
Onun Mısır'ın müttefiki olduğunu unutmamalısın.
Because she is an ally of Egypt, we must show her our unity and our strength.
Mısır'ın müttefiki olduğu için, ona birliğimizi ve gücümüzü göstermeliyiz.
It almost made me forget that you are an ally of the Pharaoh.
Neredeyse Firavun'un müttefiki olduğunu, bana unutturacaktın.
With an ally watching out for them, those six won't stay alert enough, and I must find Chamberlain Moriuchi.
Arkalarını kollayan bir müttefik olunca bu altı kişi yeterince tetikte durmaz. Hem Kâhya Moriuchi'yi bulmam lazım.
The man she marries has you for an ally.
Evlendiği adam seni müttefik olarak görüyor.
He made his decision not as an American, but as an Ally.
Kararlarını alırken Amerikalıları değil müttefikleri düşünür.
This is what happens when your commander stops being an American... and starts being an Ally.
Ama komutan Amerikalı gibi değil, müttefik gibi düşünmeye başlayınca işte böyle oluyor.
Sister, how could you be an ally to such people?
Kardeşim, böyle biriyle nasıl ortak olursun?
As an ally, as an enemy and always as a friend.
Müttefik olarak, düşman olarak ve daima bir dost olarak.
I'm an ally and brother in arms against the dangers that threaten us both.
Her ikimizi de tehdit eden tehlikelere karşı kendisinin müttefiki ve silah arkadaşıyım.
The thing that made the furor was that the Russians withdrew, and we lost an ally.
Rusların savaştan çekilip bir müttefik kaybetmemiz büyük bir öfke yarattı.
Don't go looking for an ally.
Müttefik aramaya çalışma.
Both alone? - Karl, it's a pleasure to have you as an ally.
- Karl, senin gibi bir dosta sahip olmak bir zevk.
What better way to vanquish an enemy than to make him an ally?
Bir düşmanı müttefik yapmak yenmekten iyidir.
You need an ally, general!
Size bir müttefik lazım, General!
He was a financial partner Of tunstall and mcsween, Which made him an ally.
Tunstall ve McSween'in ortağıydı... yani bizden yanaydı.
You know, I might need an ally on this, Chantelle.
Bu konuda bir destekçiye ihtiyacım var, Chantelle.
His speech in Geneva in'33 made me ashamed to be an ally of the French.
1933'te Cenevre'deki konuşması yüzünden Fransız müttefiki olmaktan utandım.
That's what I call an ally, not some stinking peasant!
Ona müttefik derim, pis köylülere değil!
To me, an ally.
Benim içinse bir müttefik.
Do I have an ally?
Ortağım mısın?
But as one person who sees another in pain someone whom he considers a friend, or at the very least an ally I just want you to know that I'm willing to listen.
Ama karşısındakinin acı çektiğini gören biri olarak hele ki karşısındakini dost, en azından bir müttefik olarak gören biri olarak konuşmaya ihtiyacın olursa dinlemeye hazır olduğumu bilmeni isterim.
I felt better than I had for a long time. I finally had an ally.
Uzun zamandır kendimi bu kadar iyi hissetmemiştim. Sonunda bir müttefikim olmuştu.
Why would you aim missiles at an--an ally?
Neden bir müttefikimize füze çevirelim ki?
Worf... I have always considered you a friend and an ally.
Worf, seni her zaman bir dost ve müttefik olarak gördüm.
All you care about is having him as an ally.
Tek önemsediğin onunla müttefik olmak.
So your technology is not always an ally.
Teknolojiniz her zaman müttefikiniz olamayabilir.
If it happens, don't expect me to act as an enemy, or an ally.
Eğer bu gerçekleşirse, benim bir düşman ya da bir müttefik gibi hareket etmemi beklemeyin. Bütün bilmek istediğim bu.
I mean, they'll need an ally among the humans.
Yani, onların insanlar arasında bir müttefiğe ihtiyaçları var.
So you've just acquired an ally
Kendimize bir yandaş ülke bulduk
i put myself in your royal hands as an ally.
Kendimi bir müttefik olarak sizin soylu ellerinize bırakıyorum.
I know that our past makes it difficult for you to accept me as an ally.
Geçmişimizin beni müttefik olarak kabullenmeni zorlaştırdığını biliyorum.
You can let all the Kazon factions know that Voyager has formed a coalition with you and will be an ally to any Nistrim ship or outpost we encounter.
Bütün Kazon mezheplerine Voyager ile koalisyon kurarak karşılaşacağımız bütün Nistrim gemileri ve ileri karakolları ile müttefik olduğumuzu, duyurabilirsiniz.
Xena, you've proven yourself an ally of Troy.
Zeyna, Truva'nın bir müttefiki olarak kendini kanıtladın.
Terrifying as an enemy, but a trustworthy ally.
Düşman olarak korkulacak, dost olarak güvenilecek biridir.
I need an ally.
Takyan onaylamıyor.
My neuralgia's about to strike with heartburn, an old ally, and so...
Eskiden kalma nevraljim azmak üzere, onun için...
Ever since my return from England aboard The Sphinx on October 5, I've been surprised by the number of my compatriots who still believe the wounded in Narvik and Dunkirk were all well-treated by our ex-ally and this is why I've decided to share my memories with you.
5 Ekim'de Sphinx'le İngiltere'den döndüğümden beri Narvik ve Dunkirk'teki yaralılara eski müttefiklerimiz iyi davrandığına hâlâ inanan yurttaşlarımın çokluğu beni çok şaşırttı ve bu yüzden anılarımı sizinle paylaşmaya karar verdim.
It was a strange thing stops if to make in the way of the war, that not yet it was earns, with an important ally, but made it.
Bu hiçbir suretle kazanılmamış savaşın orta yerinde önemli bir müttefiğe yapılan ilginç bir hareketti. Ama yaptı.
Inspired by the rescue of his ally, Hitler ordered an even more daring bid to capture his greatest enemy.
Müttefikinin kurtarılmasından ilham alan Hitler, daha da ileri gidip en büyük düşmanının yakalanmasını emretti.
Romain could have won, but Chris got an unexpected ally.
Romaine kazanabilirdi, ama Chris'in beklenmedik bir müttefiki vardı.
Arsenic was my ally... against an enemy I never saw.
Hiç göremediğim bir düşmana karşı... müttefikim arsenikti.
But in truth if she were to be killed, we would soon find the King of France a useful ally against the Scots.
Ama gerçeği söylemek gerekirse, orada öldürülecek olsa Fransa Kralı, İşkoçya'ya karşı anında iyi bir müttefik olurdu.
We want to make sure the Nistrim will also be an honorable ally, that you'll adhere to the conditions we establish.
Aynı zamanda Nistrim'in, onurlu bir müttefik olduğundan emin olmak isteriz,