An all traduction Turc
23,599 traduction parallèle
Which is what we want to supply... an all-service firm with a female perspective.
Bizim de sunmak istediğimiz bu. Kadın bakış açısıyla yönetilen bir şirket.
Cos I was thinking of hitting an all-you-can-eat buffet.
- Yiyebildiğin kadar ye açık büfesine gidelim mi diyecektim.
If we're gonna get this place ready in time, We're pulling an all-nighter.
Bu yeri vaktinde hazırlayacaksak tüm gece çalışacağız demektir.
Now you might be a - - an all-powerful being... but I think you're human where it counts.
Sonsuz güçleri olan bir şey olabilirsin ama işler bu duruma geldiğinde bir insan gibisin.
You and all your friends have just won an all-expense-paid trip to fabulous Hollywood.
Sen ve arkadaşların tüm masrafların karşılandığı bir Hollywood gezisi kazandı.
It's basically an all-you-can-eat table, reserved only for those working on the movie!
Bu temelde açık büfe bir masadır. Yalnızca filmde çalışanlar için rezervlidir.
The 12 of you should give fair and equal consideration to all the evidence and deliberate with the goal of reaching an agreement.
Kanıtları objektif bir şekilde dikkate alarak bir karar verin. Kararınız adil olsun ve ortak kararınız olsun.
I will have things as I wish them, or all will pay.
Ben neyi dilersem anında sahip olurum, yoksa herkes bedelini öder.
Anyway, it all led to an epiphany.
Neyse, bunların hepsi bir fikir ortaya çıkarttı.
All right, we're recording with Peter Lewis, aka Mr. Scratch.
Şu an Peter Lewis, diğer adıyla Bay Tırmık ile kayıttayız.
The IP addresses are from all over the state, but none from Virginia super Max prison where Rawdon currently resides.
Her yerden IP adresi var, ama Rawdon'ın şu an bulunduğu Virginia'daki hapishaneden yok.
Give me a side parting an'all.
Yancın falan olurum.
All right, I'm making an executive decision here.
Pekâlâ, şimdi yönetsel bir karar alacağım.
You were all smart and preppy and ready to hatch an escape plan.
Zeki ve hazırlıklıydın. Bir kaçış planın vardı.
Please don't be mad at me, but, um, Angela tricked me and did an interview with a magazine and lied about being a single mom, and it's totally all my fault.
Angela beni kandırıp bir dergiye röportaj verdi ve bekar anne olduğunu söyledi... Her şey benim suçum ama bunu düzelttim.
All right, I need an update on the graphics extension for the Mutiny Exchange demo y'all are working on and how it will interface with existing neighborhood graphics.
Pekala, üzerinde çalıştığınız İsyan demosunun grafik eklentisine güncelleme ihtiyacı var. Bakalım mevcut komşu grafikleriyle nasıl olacak.
Even if we weren't dealing with a corrupt police department, and we are, or an electorate that thinks I got all my political knowledge by binge-watching "The West Wing,"
Polis merkezinde yolsuzlukla.. .. ilgilenmiyor olsa bile.. .. ki ilgileniyoruz..
You are all here as a means to an end.
Hepiniz bir amaç için buradasınız.
Dead drops, meeting places, an organizational hierarchy, because maybe with all of us working together, we can do what you never could - - make America safe.
Ölüm yerleri, buluşma noktaları, organizasyonun hiyerarşisi. Çünkü eğer birlikte çalışırsak sizin hiç yapamadığınız şeyi yaparız. Amerika yı güvenli hale getiririz.
- That's all we have right now.
- Şu an tüm bildiğimiz bu.
He left me all these clues pointing to an old story about the Sirens.
He left me all these clues pointing to an old story about the Sirens.
You're from Ma'an, people disappear here all the time.
Ma'an'lısınız. İnsanlar burada durmadan ortadan kayboluyor.
Madam Chairwoman, you are an inspiration to us all.
Sayın Komisyon başkanı, hepimiz için ilham kaynağısınız.
Now I will issue an apology to the families of the victims, but that's all I'm gonna do.
Ölenlerin aileleri için bir özür yayınlayacağım. Şu an elimden gelen tek şey bu.
If all they were doing was praying, we wouldn't be having this conversation.
Sadece namaz kılıp dua ediyor olsalardı şu an bu konuşmayı yapıyor olmazdık.
I came all the way from Ma'an.
Ma'an'dan geldim. Onunla görüşmek istiyorum.
All i'm saying is, An animal gets slaughtered like that...
Tek diyeceğim bir hayvan böyle bir şekilde öldürülüyor...
Then everything went to hell in an op, and I cut all ties with MI6.
Sonra bir operasyon sırasında işler tersine döndü, Ve ben de MI6 ile olan tüm bağlarımı kopardım.
It's all I have to occupy me.
Tüm yapabildiğim bu şu an..
And all I want to do, I just want to get home and hold them.
Şu an tek istediğim eve dönmek ve onlara sarılmak.
Well, I'm not talking about Wyatt and Ashlynn, I am just talking about partnership and commitment and loyalty and honesty and all those things that Stefan just took away from me.
Zaten ben de Wyatt an Ashlynn hakkında değil, birliktelik, bağlılık sadık olmak gibi ve dürüstlük gibi
Well, take it from the guy who supposedly got it all and is currently sitting with bubkes.
O zaman sözde her şeyi bilen ama şu an bir bulmacayla uğraşan biri olarak anlatıyorum.
before you screwed it up, but the very spot you're standing, is the happiest place of all.
Ama en önemli yer şu an senin durduğun yer.
Bonnie's alive. That's all that matters to me.
Bonnie yaşıyorya benim için önemli olan tek şey bu şu an.
A-All he wants is an apology, a-and you're too concerned about being right to - - to give him one.
Onun tek istediği bir özür. Siz bunu ona söylemek doğru mu diye çok endişe ediyorsunuz.
Now's kind of all we got.
Elimizde sadece şu an var.
Well, desperate and stupid's pretty much all we got right now, so...
Şu an elimizde çaresizlik ve aptallıktan başka bir şey yok.
Please watch your step as you board, and get ready for an amazing trip to one of the greatest movie studios of all time.
Lütfen yönetim kurulu gereğince adımlarınıza dikkat edin ve tüm zamanların en büyük film stüdyolarından birinde inanılmaz bir yolculuğa hazır olun.
All you have to do is jump into your biplane and pilot it toward this ramp, where you'll make an immediate impossible ascent to the top of that tower, where Drella will grab onto the wing and you'll swerve out of the soundstage and into the open sky.
Tek yapman gereken uçağına atlamak ve bu doğrultuda pilotluk yapmak. Kulenin tepesine imkansıza yakın bir tırmanış yaptığından dolayı da Drella uçağın kanadına tutunacak ve platonun dışından geniş gökyüzüne birden direksiyon kıracaksınız.
Now, just sign on the dotted line and all your troubles will be just a memory.
Şimdi yalnızca imza yerine bir imza at ve sonra tüm dertlerin bir anı olarak kalsın.
After conducting an independent, thorough investigation of all the evidence at this time we announce the indictment of Michael Ellis...
Bütün kanıtların tarafsız ve büyük bir titizlikle incelenmesinden sonra...
I know this is an emotional time for all of us.
Bunun hepimiz için duygusal bir zaman olduğunu biliyorum.
For all we know, it doesn't even exist.
Bildiğimiz tek şey, şu an ortada olmaması.
Y'all know my radar perks up when the conversation turns to fine-ass sexy men.
Biliyorsunuz, ne zaman ki laf güzel kalçalı seksi bir adamdan açılsa radarlarım anında algılar.
They are not worth my breath or time, especially when we have an exam, so let's never speak of them again or I'll cut you all into little pieces.
Ne harcadığım nefese ne de vakte değmezler. Özellikle bir sınavımız varken. O yüzden bu konuyu bir daha açmayın yoksa sizi liğme liğme ederim.
I was in that moment all over again.
Birebir o anı yaşamıştım.
All right, I'll read this and see if I can find an alternative.
Tamam bunu okuyup bir alternatif bulabilir miyim diye bakacağım.
If the potential energy functions as an independent of time, all vectors are scaled by a non-zero concept.
Eğer potansiyel enerji işlevleri zamandan bağımsız olursa tüm vektörler sıfırdan farklı bir değer olarak ölçülür.
No brakes, G-forces, 25 machines going 100 miles an hour... - Uh-huh. ... All clumped together?
Fren yok, G kuvveti saatte 160 kilometre ile giden 25 makine hepsi birbirine çok yakın.
Look, all you have is a fuzzy picture and an even fuzzier theory about the police planting Louis Bowman's spit.
Bakın, elinizde sadece bulanık bir fotoğraf ve ondan daha da bulanık Louis Bowman'ın tükürüğünü polisin yerleştirdiğine dair bir teoriniz var.
If we had taken you to a doctor, ugh, with all the heat on this right now, cops would be all over us.
Eğer seni bir doktora götürmüş olsaydık ortam kızışacaktı şu an, polis hepimizi yakalamış olacaktı.
allison 744
allies 24
alley 49
allow 21
allowed 24
allan 201
alligator 57
ally mcbeal 31
all you need is love 37
all the world's a stage 17
allies 24
alley 49
allow 21
allowed 24
allan 201
alligator 57
ally mcbeal 31
all you need is love 37
all the world's a stage 17
allanon 32
allahu akbar 114
all alone 307
all done 358
all rise 341
all right then 461
allergic 17
all this time 373
all the way up 39
all day 380
allahu akbar 114
all alone 307
all done 358
all rise 341
all right then 461
allergic 17
all this time 373
all the way up 39
all day 380