An emergency traduction Turc
5,841 traduction parallèle
- Responding to an emergency call, ma'am. - Yes?
- Acil bir çağrıya müdahale ediyorum, efendim.
'Responding to an emergency call, ma'am.
- Bir acil durum çağrısına gidiyoruz, efendim.
I'll tell'em it was an emergency.
Her şeyin icabına bakacağım. - Onlara acil bir durum olduğunu söylerim.
Anyways, charles wanted me To reiterate how sorry he is, But he got an emergency call.
Her neyse, Charles ne kadar üzgün olduğunu belirtmemi istedi ama acil bir çağrı aldı.
But if you really wanna be ready in the event of an emergency, you'll need to step it up.
Ama acil bir durumda gerçekten hazır olmak istiyorsan biraz arttırman gerek.
Guys, it's an emergency.
Acil bir durum ama.
I wouldn't classify that as an emergency, which is what your message said.
Ben bunu sizin mesajda yazdığınız gibi acil olarak sınıflandırmazdım.
This is an emergency!
Bu acil bir durum!
If it's such an emergency, bring more doctors in here.
Madem acil bir durum var, niye buraya daha çok doktor getirmiyorsunuz? Sakin ol.
We have an emergency at 28... Ryan?
Ryan?
Hey, Defiance, we've got an emergency bulletin from everyone's favorite lawkeeper.
Defiance, en sevdiğiniz polisten çok önemli bir son dakika haberi var.
Nolan had an emergency.
Nolan'ın acil bir işi vardı.
There was an emergency surgery.
Acil bir ameliyat yaptık.
Said it was an emergency.
Acil durum olduğunu söyledi.
Mark was out on an emergency call.
Mark, acil bir çağrı için dışarı çıkmış.
- It's an emergency.
- Bu acil bir şey.
That's not an emergency.
Acil bir şey değil bu.
It's an emergency!
Acil, çok acil!
Get me an emergency kit.
Bana acil yardım kiti hazırlayın.
He says, "What if there's an emergency?"
Dedi ki ; "Ya acil bir şey olursa?"
Yeah, buildings would keep them on hand to, uh, manually open elevator doors, something like that, in case of an emergency.
, Uh, elle açık asansör kapıları, Evet, binalar onları taraftan devam edeceğini böyle bir şey, acil bir durumda.
I know it was only temporary... but it gave me the authority I needed to call an emergency board meeting.
Bu sadece geçici bir şeydi biliyorum ama bana bir acil kurul toplantısı çağrısı yapmam için gerekli yetkiyi verdin.
It's a... it's an emergency.
Acilmiş.
So, if the plan is to take him out in the midst of an emergency extraction, we obviously need an emergency.
Eğer plan onu acil durum çıkışında indirmekse bir acil duruma ihtiyacımız olduğu açık.
And if the demons come calling, there's an emergency room right across the street.
- İşler ters gidecek olursa sokağın hemen karşısında acil servis var.
I had three surgeries, including an emergency "C" at 28 weeks.
Üç tane ameliyatım vardı. Buna 28 haftalık bebek de dahil.
An emergency situation at one of the "A" district dormitories.
A bölgesindeki yurtlardan birinde acil bir durum var.
Do you realize that in that case we need to declare an emergency and evacuate the people immediately?
Bu durumda acil durum ilan etmemizin ve insanları acilen tahliye etmemiz gerektiğinin farkında mısın?
Well, you call an emergency board meeting
Acil toplantı düzenleyebilirsin.
It's an emergency.
Acil bir durum.
How I send an emergency signal.
Nasıl tehlike sinyali vereceğim.
Look, I know we promise to discuss any purchases over $ 50, but before you explode, this was an emergency situation and I had to act fast.
50 $'ı aşan harcamalarda, birlikte karar vereceğimize söz verdiğimizi biliyorum ama parlamadan önce söyleyeyim, bu acil bir durumdu... -... ve hızlı davranmam gerekiyordu.
This is an emergency.
Acil durum var burada.
He said it was an emergency.
Acil olduğunu söyledi.
Which triggered an emergency meeting at some charity event which Sam can now attend because he has the pin.
Bu da bağış gecesinde acil bir toplantı yapılmasını sağladı. İğne Sam'de olduğuna göre artık o da katılabilir.
Choong Gil had an emergency.
Choong Gil'in acil bir işi çıktı.
There was an emergency at work. I'm gonna head into the office.
İş yerinde acil bir durum çıkmış.
You said she got pulled into an emergency.
Acil çağrı aldığını söyledin.
And the bartender would have to leave suddenly after getting an emergency text.
Ve acil bir mesaj aldıktan sonra barmenin aniden gitmesi gerekiyor. Dünya değişti.
Yes, it's an emergency.
Evet, acil bir durum.
Okay, I know I don't look the part right now, but I had an emergency this morning.
- Pekala, şu an düzgün görünmediğimi biliyorum ama bu sabah acil bir durum yaşadım.
I mean, you had an emergency case filing, so you let your protege walk out the door?
Ne yani, acil bir evrak işi oldu da koruman gereken birinin kapıdan çıkmasına izin mi verdin?
They needed an emergency replacement because the woman playing him dropped... out.
Acil bir rol değişikliğine ihtiyaçları vardı çünkü kadın düştü.
This is an emergency evacuation. What?
- Bu bir acil durum tahliyesi.
I missed my bus due to an emergency case.
Acil durum nedeniyle otobüsü kaçırdım.
Yes, there's been an emergency.
- Evet, acil bir durum oluştu.
Does anyone know what to do in case of an emergency?
Acil durum anında ne yapılacağını bilen var mı?
- You have an open emergency exit!
- Açık servis yolunuz var! Birisi dışarı fırladı!
An emergency means resettling all of them, and fast.
Tehlike arz eden acil bir durumda hepsini en kısa zamanda yerleştirmemiz gerekiyor.
Yes, but that emergency was supposed to be the fall of an Avenger.
Evet, ama o acil durum bir İntikamcı'nın ölümü halindeydi.
No emergency HLS identified at this time.
Şu an acil iniş alanı konumu söylenmedi.