English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Emergency room

Emergency room traduction Turc

880 traduction parallèle
To an emergency room?
Acil servise?
He could be up on the second floor in the emergency room.
İkinci katta, aciıde oıabiıir.
Emergency Room.
Acil Servis.
This is the Emergency Room.
Acil Servis'ten arıyorlar.
Tom, you want to go down to the Emergency Room?
Tom, hemen Acil Servis'e gider misin?
He had a heart attack in the Emergency Room.
Acil Servis'te kalp krizi geçirmiş.
He had a heart attack in the Emergency Room?
Acil Servis'te kalp krizi mi geçirmiş?
- I mean, at 8 : 30 this morning... we meet over a doctor who's killed intravenously... and here we are four hours later, with another doctor... who's died of a heart attack in the Emergency Room.
- Sabah saat 8 : 30'da serum verildiği için bir doktorun cesediyle karşılaşıyoruz ve ondan dört saat sonra da başka bir doktor Acil Servis'te kalp krizi geçirip ölüyor.
Somehow, he got Dr. Ives to die of a heart attack... in the middle of the Emergency Room.
Bir şekilde Dr. Ives'ın Acil Servis'te kalp krizi geçirmesine neden oldu.
Then I brought him down to the Emergency Room.
Ve sonra onu alıp Acil Servis'e götürdüm.
Was he alert in the emergency room?
- Acildeyken ayılmış mıydı?
Dr. Chaplin to the emergency room, first floor.
Dr. Chaplin birinci kattaki acil odasına.
The Emergency Room is on the other side. De l'autre...
Acil odası diğer tarafta!
At 10 : 30, accordingly to the medical registry book,... the ambulance arrives at the hospital... bringing to the emergency room a dead person.
Hastane giriş kayıtlarına göre ambulans saat 10 : 30'da hastaneye giriş yapıyor ve Morg'a ölü bir beden bırakıyor.
Where's the emergency room? !
Acil servis nerede?
He's in the emergency room, first door on the right.
Acil servis bölümünde, sağdan ilk kapı.
- Emergency room, right here.
- Acil durum odası, tam burası.
Come on Dr. Reed, you must have seen some pretty disgusting scenes in the emergency room.
Haydi ama Dr. Reed, acilde çok daha iğrenç manzaralar görmüşsünüzdür.
At 10 : 05, you're gonna be waking up in an emergency room.
10 : 05'de, acil serviste uyanacaksın.
Bewildered interns place him in the emergency room... for observation.
Kafaları iyice karışan stajyerler Zelig'i - gözlem yapmak üzere -... acile yatırırlar.
Play it safe, go to the emergency room.
- İyiyim. - İşini sağlama al ve acile git.
Don't ever show up in my emergency room, buddy.
Benim acil servise yolun düşmesin, dostum.
Then you wrap your belt around your wrist and you get yourself to the nearest emergency room.
Ve bileğine kemerini dola ve en yakın hastanenin aciline git.
YOU'RE GOING TO THE EMERGENCY ROOM.
Şimdi acile gidiyoruz.
YOU'RE GOING TO THE EMERGENCY ROOM.
Acile gidiyoruz.
And I finally fainted and I hit my head and I had to stay there because I had a concussion, and I had to hold my breath all the way down in the elevator to the emergency room.
Sonunda bayıldım ve kafamı çarptım. Orada kalmam gerekti, çünkü beyin sarsıntısı geçirmiştim. Sonra da acil servise giderken asansörde yol boyunca nefesimi tutmam gerekti.
Dr. Applebaum to the Emergency Room.
Dr. Applebaum, acile lütfen.
See you guys in the emergency room.
Acilde görüşmek üzere beyler!
I was stitching up a stab wound in the emergency room of a hospital, and suddenly, the doors were kicked open, and this wild-eyed man was there, wielding a-a sawn-off shotgun.
Hastanenin acil servisinde bıçaklanmış birinin yarasına dikiş atıyordum. Aniden kapı tekmelenerek açıldı. Ve gözü dönmüş bir adam belirdi.
He's running the emergency room.
Acil serviste çalışacak.
No, you're an emergency room doctor.
Siz acil servis doktorusunuz.
It's inconceivable to perform that kind of delicate surgery... here in the emergency room, isn't it?
Bu kadar hassas bir ameliyatı acil serviste yapmak akıl karı değil, değil mi?
Well, I know, Al, but you saw the end from the emergency room.
Biliyorum, Al fakat, sonunu acil serviste seyrettin ya. " Geri dön Shane, Shane.
TAKE HER TO THE EMERGENCY ROOM!
Onu acil servise götür!
He should be in the emergency room, not here.
Acil serviste olmalı, burada değil.
He died in the emergency room at Roosevelt Hospital once called the guiding spirit of the Beatles, dead tonight at the age of 40.
Roosevelt Hastanesi'nin acil servisinde öldü. ... Beatles'ın lider ruhu, bu gece 40 yaşındayken öldü.
Where's the emergency room?
Acil ne tarafta?
"OH, I'M SORRY, WE DON'T HAVE BLANKETS HERE IN THE EMERGENCY ROOM." WAIT.
Acil serviste "Üzgünüm, battaniyemiz yok" diyorlar.
I'm going to try to tell you what it is before you coat my blistering feet with butter and drop me off at the emergency room.
Önce ne olduğunu söyleyeceğim sonra da kavrulan ayağımı iyice yağlayıp beni en yakın acil servise götürebilirsin.
- He went to the emergency room.
- Acile kaldirmislar.
Dr. Smith, please report to the emergency room.
Dr. Smith, lütfen acil odasına rapor verin.
Emergency! Rec room, area 39!
Acil durum, sağlık ekibine ihtiyacımız var.
Emergency meeting in the war room.
Savaş odasında acil toplantı.
Emergency room.
Şimdi St. Mark hastanesindeyim.
I went to the emergency room...
Acile gitmiştim...
Say... uh, what's the chance of... getting a room for tonight? It's kind of an emergency.
Söyler misiniz, acaba bu gece için bir oda bulma şansımız nedir?
- Emergency in room 24!
- 24.oda da acil durum!
Sam, there's an emergency in the back room.
Sam, arka odada acil bir durum var.
You mean to tell me you don't recognize an emergency autopsy room when you see one?
Acil otopsi salonu görünce tanımıyor musun?
Emergency order to transporter room three.
Işınlama odası 3 için, acil durum emri.
There is an emergency send apparatus in the observation room.
Gözlem odasında acil sinyal gönderme cihazı var. İyi de o en yukarıda, bizse en aşağıdayız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]