And from there traduction Turc
6,607 traduction parallèle
And from there, I went on to create,
Sonra da şunları yarattım...
And from there, they're gonna start pulling your life apart.
Ve şu andan itibaren hayatını didik didik etmeye başlayacaklar.
And from there it just snowballed.
Sonrası kar topu gibi.
And there's an instant attack from Scrambles!
Scrambles'dan ani bir atak!
There's loads of old photos and stuff from India in his house.
Evinde Hindistan'dan bir sürü eski eşya ve fotoğraf var.
And now there is no escape from the power of the pack.
Artık sürünün gücünden kaçış yoktur.
And he took it from there.
Ondan sonrasını da o aldı.
I got a call one evening from my mum to say that my dad was desperately ill in a hospital in Sheffield and I needed to get there as quickly as possible.
Bir akşam annemden bir telefon geldi. Babamın çok hasta bir şekilde Sheffield'daki bir hastanede yattığını ve bir an önce oraya gitmem gerektiğini söyledi.
Now Ushuaia is the city from which the battleship Belgrano sailed on its final voyage at the beginning of the Falklands War, and as a result of that, the British are not... overly popular down there.
Ushuaia savaş gemisi Belgrano'nun Falkland Savaşı başlangıcında son yolculuğuna çıktığı şehir. Ve bunun sonucu olarak İngilizler orada pek sevilmiyor.
I heard a group of protestors are waiting for Anchor Sung Cha Ok at the station so take a camera crew out there and get whatever you can from the scene.
Binanın orada Muhabir Sung Cha Ok'u bekleyen protestocular varmış. Kameranızı alıp gidin ve ne çekebiliyorsanız çekin.
This is a chance for him to get revenge for the injustice done to him 13 years ago and there's no way that I can take it away from him.
Bu, 13 yıl önce ona yapılan haksızlığın intikamını alması için bir fırsat ve ben bu fırsatı onun elinden alamam.
She escape from there but they get her in the bus and she never come back.
O buradan kaçmıştı fakat onu otobüste yakaladılar ve bir daha da geri gelmedi.
And it caught on from there.
Oradan yürüdü işte.
You weren't gone long enough to get into Canada, so you went back there to get what you'd stolen and hidden from your buddies on the last run.
Kanada'ya girecek kadar ilerlemedin,... sen de arkadaşlarından çalıp sakladığın şeyi son teslimatta almak için geri döndün.
Take the girl at the gates of the city And leave it there, from where you get the gods.
Kızı şehrin kapısına götür ve onu orada bırak, tanrılar onu geri alacaklar.
There are six basic fears that we all suffer from, and you're really lucky if you don't have all six of those fears.
Korkunun hepimizin yaşadığı 6 basamağı vardır ve eğer gerçekten şanslıysanız bu 6 basamağın hepsini birden yaşamazsınız.
And take it from there, okay?
Bunu öyle düşün, olur mu?
I was there when he died... trying to Heimlich the cookie chunks from the Speaker's throat, but we just couldn't Heimlich enough and I blame myself.
Sözcünün boğazına kaçan kurabiyeyi çıkarmak için Heimlich hamlesini denedim ama Heimlich yeterli olmadı. - Bu yüzden kendimi suçluyorum.
Like in world war ii, there'd be these planes that would come back from bombing missions, and they'd be all banged up.
İkinci dünya savaşında olmuş gibi, orada uçaklar bombalama görevlerinden,.. mahv olmuş halde dönerlerdi.
All right, start with the blessing, and we'll move on from there.
Kutsamayı ayarla, sonrasına bakacağız.
And I work night and day to have your reforms approved but there's opposition from all sides.
Reformların onaylanması için gece gündüz çalışıyorum ama her taraftan muhalefet var.
Listen. From here, we must go down. And wait by that road there.
Buradan aşağıya inip şuradaki yolun yanında bekleyeceğiz.
Round here, there's cucumber, tomato, squash, milk from the cows, obviously, and eggs and occasionally meat from the chickens.
Buradaysa salatalık, domates, kabak, inek sütü tabii, yumurta ve ara sıra da tavuk eti var.
There's multiple human impacts, ranging from fishing to climate change and acidification, implying that no part of the ocean is free from human impact.
Aşırı avlanmadan iklim değişimine ve asiditasyona kadar insan faktörünün hissedilmediği okyanus parçasının kalmadığını gösteren birçok etki var.
And there was this nun sister Barbara, and she ran this group... for kids from troubled families.
Barbara adında bir rahibe vardı. Sorunlu ailelerin çocukları için bir grup kurmuştu.
And things went on from there.
Olaylar ondan sonra gelişti.
And now a right, a nice left-right combination there from Burchard.
Şimdi bir sağ ve sağ sol kombinasyonu.
There's talk of lawsuits and criminal charges from the families.
Bazı ailelerin dava açtığı ve suç duyurusunda bulunduğu söyleniyor.
He only cared about the purity of The Eight and giving back whatever he took from the Earth on the way to getting there.
O sadece 8'in saflığına ve dünyadan aldıklarını bu uğurda geri vermeye önem verirdi.
I don't say there's a spot 14 centimeters down from the collar and three centimeters to the right of the second button while I try to remember what the command is for club soda.
Sana yakanın 14 santim aşağısında.. ... ikinci noktanın 3 santimetre sağında olduğunu ve bunun.. ... bir soda yüzünden olduğunu hatırlamaya çalışırken söylemem.
♪ I was burned out from exhaustion ♪
# Suddenly I turned around and she was standing there #
And another chapter of misery would kind of start from there.
Ve sefalet dolu bir başka macera böylece başlıyor.
I'm in the Helo and I'll get you from there, okay?
Şu an helikopterdeyim, sizi oradan alırım, tamam mı?
Two men, same age, from completely different worlds, different educations, and yet... there's something so similar about us.
İki adam, aynı yaş, tamamen birbirinden farklı dünyalar, farklı eğitim geçmişleri ama yine de aynı olan bir şeyler var bizde.
If man evolved from monkeys and apes, why are there still, monkeys and apes?
Madem insan maymundan evrildiyse neden hâlâ maymunlar var?
Well, there was this magical dolphin from the future who shot us out of his blowhole, and...
Gelecekten gelen sihirli bir yunus bizi hava deliğinden fırlattı ve...
Jay, I have zero experience with women, and I can tell you, there's no coming back from that one.
Jay, kadınlar ile sıfır deneyime sahibim, ve sana söyleyebilirim ki, bundan geri dönüş yok.
Oh, only that she'd been to a wedding at the city hall, and her husband bumped into a girl from Enniscorthy who was getting married there.
Bir düğüne katılmak için belediye binasına gittiğini ve kocasının orada evlenmek üzere olan Enniscorthyli bir kıza rastladığını yazmış.
You'll feel so homesick that you'll want to die, and there's nothing you can do about it apart from endure it.
O kadar çok vatan hasreti çekeceksin ki ölmek isteyeceksin. Bu acıya katlanmaktan başka yapabileceğin bir şey yok.
Now if you buy a dance from Sheila over there, she'll talk your ear off about her kids, child support payments, her deadbeat ex-husband, and just about every other unsexy thing you can possibly think of.
Şuradaki Sheila'yı tutarsan çocuklarının nafakasından ve işe yaramaz kocasından bahsedip kafanı şişirir. Seksi olmayan aklına gelebilecek her şeyden bahseder.
And there will be a lot of collectors there, so bring any souvenirs from your childhood...
Orada bayağı koleksiyoncu olacak, çocukluğundan filan bir hatıra getirirsen...
I'm gonna try to find the will, and then we'll take it from there. Oh!
Oraya gidip vasiyeti bulmaya çalışacağım ve sonra, oradan devam edeceğiz.
And when I throw that lever, it moves from the jars to the accumulator up there.
Ve o manivelayı kaldırdığımda kavanozlardan aküye doğru hareket ediyor.
Here's a tip. If you're going to kill someone, don't have a company cab take you both back to his flat and then call another company cab from there to take you home a few hours later.
Sana bir tavsiye, birini öldürecek olursan şirket taksisiyle adamın evine gidip de sonra seni evine bırakması için tekrar şirket taksisi çağırma.
- -Now, from what I see, there's one of you, and there's five of us.
Buradan bakınca sen tek kişisin bizse beş kişiyiz.
Right in here, I've got... a roast beef, and right there is a marvelous macaroni recipe that came from my Grandma Marge.
Fırında rostomuz var ve yanında da büyükannem Marge'ın verdiği muhteşem bir makarna tarifi.
And now, I'm learning that there are... protect your kid from, you know?
Şimdiyse çocuğumuzu koruyamayacağımız şeyler olduğunu öğreniyorum.
Apparently, she ran away from home once and tried to live there.
Anlaşılan küçükken bir kez evden kaçıp parkta yaşamayı denemiş.
And there's no place on Earth Shaw can hide from you.
Dünyada Shaw'un senden saklanacağı hiçbir yer kalmaz.
We were on our way back from the U.S. Embassy, and there was a bomb threat that turned out to be real.
Yolda bomba olabileceği alarmı yapılmıştı ve bu gerçekti.
And Theo, get down from there.
Ve Theo, in oradan aşağı!
and from now on 89
and from what i hear 34
and from then on 23
and from what i understand 18
from there 193
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
and from what i hear 34
and from then on 23
and from what i understand 18
from there 193
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there it is 2912
there aren't 60
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there it is 2912
there aren't 60