English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / And she knows it

And she knows it traduction Turc

376 traduction parallèle
And she knows it.
Bunu kız da biliyor.
I was with her at the time of the killing and she knows it.
Cinayet sırasında onunla idim ve o da bunu biliyor.
She had to drink, she could drink right here, and she knows it.
İçecekse de burada içebilirdi, bunu biliyordu.
She's a stand-by and she knows it.
Yedek olduğunu biliyor.
This movie is her chance and she knows it.
Bu film onun için bir şans ve bunu biliyor.
I can't because of the children and she knows it.
Çocuklar yüzünden yapamam, o da bunu biliyor.
Airlines won't do a thing and she knows it.
Havayolları hiçbir şey yapamaz ve o da bunu biliyor.
I am a little champion in here, and she knows it, isn't it true?
Ben burada biraz şampiyon sayılırım. O da bunu biliyor, öyle değil mi?
I have a technique to concentrate, and she knows it
Konsantre olmak için geliştirdiğim bir de tekniğim var. O biliyor.
That body is here somewhere, and she knows it.
Ceset burada bir yerlerde ve o bunu biliyor.
You can't go down there and... and ever hope to come back, and she knows it.
Oraya gidip de tekrar geri dönmen mümkün değil. Kız da bunu biliyor.
And she knows it's not you.
- Ayrıca sen olmadığını biliyor.
See, that's his core, and she knows it.
Anladın mı, bu onun özü, ve Adelaide bunu biliyor.
She knows... and she's fine with it?
Bilmesine rağmen iyi görünüyor.
When I'm with a girl that's cute and appealing with big, blue eyes... ... and I feel electric waves running through me... ... I can be pretty sure she's the one doing the sending, whether she knows it or not.
Büyük mavi gözlü tatlı bir kızla birlikteysem ve elektriklenme hissediyorsam farkında olsa da olmasa da sinyali gönderen odur.
She knows it, I know it and you ought to.
Kendi de biliyor, ben biliyorum ve senin de öğrenmen gerekiyor.
She knows it's Cook's and I'm alone.
Aşçının izin günü olduğunu ve yalnız olduğumu biliyor.
And as for this silly old maid, it's as plain as the nose on your face she's in love with him and imagined heaven knows what about him!
Ve bu aptal hizmetçi de besbelli ki ona aşık ve Tanrı bilir onun hakkında neler düşünüyor!
- And well she knows it.
- Ve bunu çok iyi biliyor.
She'd been taking the stuff for some time and nobody knows where she got it.
İlacı uzun zamandır alıyormuş. Nereden bulduğunu bilen yok.
She knows what she wants, and she asks for it.
Ne istediğini biliyor ve istiyor.
Nobody knows us here except Aileen and she thinks it was an accident.
Burada Aileen'in dışında kimse bizi tanımıyor ve o da bir kaza olduğunu sanıyor.
Just one then, and god knows it's not for me to say it... because you love her, and she needs you. All right.
Tamam.
I'll slip away from that possessive old bitch while she's having her siesta..... and be gone before she knows it.
Öğlen uykusundayken bu baskıcı yaşlı fahişeden tüyeceğim o fark etmeden gitmiş olurum.
She knows what she wants and she's gonna get it.
İstediğini bilir ve elde eder.
As near as I can figure it out, there's a Negro man in jail who knows where Bubber Reeves is because Anna comes here and Calder tells her she's got one hour to find Bubber.
Anlayabildigim kadariyla, hapiste Bubber Reeves'in yerini bilen zenci bir adam var, çünkü Anna buraya geldi ve Calder ona Bubber'i bulmak için bir saat verdi.
She knows everything, and she puts it to good use.
Her şeyi bilir, ve bunları iyi kullanır.
She knows I want John... on the throne, and I know she wants Richard... we are very frank about it.
John'un tahta çıkmasını istediğimi biliyor ve biliyorum ki o da Richard'ı istiyor. Bu konuda birbirimize karşı çok dürüstüz.
She knows my reasons for fighting and it's only while the trouble lasts.
Neden savaştığımı biliyor ve önemli olan da bu.
It's her real estate, she owns all the pots and pans knows where all the lost shirt buttons are.
Tabii, mal mülk hep karınındı değil mi? ... kaybolan gömleklerinin yerini falan bilen oydu...
Rosy knows about it from Franz, and she told me.
Rosy bunu Franz'dan öğrenmiş, sonra da geldi bana söyledi.
It's been two months, and nobody knows who she is.
İki ay oldu, kimse onun kim olduğunu bilmiyor.
Look, she knows all about us, and, uh, she's not the kind of person... who would go along with it.
Bak, o ilişkimizi biliyor ve bunu sorun etmeyecek türde bir insan değil.
Dame Claude knows the truth, and she can bear witness to it.
Bayan Claude, efendim, bu olayla ilgili her şeyi biliyor.
But no, she wouldn't have it. She goes to a house that she knows is a living misery... to a mistress that sees no difference between a servant and a slave. - And she will not be moved.
Zor şartlar altında yaşayacağını bildiği halde bir eve yerleşip, uşakla köle arasındaki farkı bilmeyen ev sahibesine katlandı.
I see her, she saw me, she knows that I see her, she drops me her glance, but just at an angle where it is still possible to act as though it was not addressed to me, and at the end the real glance, straightforward, that lasted a twenty-fourth of a second, the length of a film frame.
Onu görüyorum beni görüyor onu gördügümü biliyor bana bir bakis atiyor, ama öyle bir açida ki bu bakis, hala bana yöneltilmemis gibi davranmak mümkün sonunda asil bakis geliyor dogrudan,
She's the most beautiful woman I've ever loved, and I think she knows it.
Şu ana kadar sevdiğim en güzel kadın ve sanırım bunu O da biliyor.
And if she knows it's for us, she'll refuse. - Why?
Üstelik bizim için olduğunu anlarsa, satmaz.
Since I know both sides, to bring the proof of maidenhead after nuptial her mother was staying at groom's house in a room downstairs Prosecuter demanded that it's asked how she knows the suspect, whether he has disturbing behaviour and it's been asked she knows him well, that he's quite, hardworking person, one evening he shouted on his mother because she didn't cook lentil soup and long while ago while his mother, was praying in the afternoon he approached from back and fired a cork gun right next to her ear thus distruptep her praying Witness Hasan Balcõ invited to court.
İki yanı da tanıdığımdan, gerdek ertesi gelinin kızlık nişanını anası evine götürmek için o gece oğlan evinde alt katta bir odada yattığını söyledi Savcı sanığı nasıl tanıdığını, dengesiz davranışları olup olmadığının sorulmasını istedi, soruldu İyi tanıdığını, az konuşan, çalışkan biri olduğunu, bir akşam tarla dönüşü, niye mercimek çorbası pişirmedi diye anasına bağırdığını, eskiden bir gün de, ikindi namazı kılarken arkasından yaklaşıp, kulağının dibine mantar tabancası patlatarak namazı bozdurduğunu söyledi Tanıklardan Hasan Balcı duruşmaya alındı.
Because she knows the worst thing about me, and it's okay.
Çünkü hakkımda en kötü şeyi biliyor ve bu doğru. - Nedir?
But when the sheriff asked her who did it she just pointed here and said, " He knows.
Şerif ona kimin yaptığını sorduğunda burasını gösterdi ve " O biliyor.
Emerald knows, and is now seducing Chet for the will so she can destroy it.
Emerald bunu biliyor ve şimdi de Chet'i baştan çıkartıyor, böylece vasiyeti yok edecek.
And she says... there's half a million laying around somewhere... but that Wayner is the only one that knows where it is.
Ve dedi ki buralarda saklı yarım milyon dolar daha varmış ve yerini bilen sadece Wayne varmış.
She goes on vacation to a strange city, grabs the wrong bag, and before she knows it, she's kidnapped by ruthless arms dealers who would as soon slit her throat as let her go.
Kadın yabancı bir şehre tatile gider. Yanlış bavulu alır. Ne olduğunu anlamadan onu boğazını kesmeden salmayacak acımasız silah tüccarları tarafından kaçırılır.
And if she knows it, her life is worthless, understand?
Ve eğer bunu biliyorsa, hayatı tehlikede demektir.
And she knows where it is.
Nerede olduğunu da biliyor.
And I promise you, if she dies I'll see to it that the entire planet knows why.
Yemin ederim, eğer o ölürse, neden öldüğünü tüm gezegenin öğrenmesini sağlarım.
She knows how to do it... she's good and cheap.
Bu işin nasıl yapılacağını biliyor... O iyi ve ucuz.
When I asked after her brother, she made it clear that he knows of my being in town, but is much engaged at present with Mr Darcy and his sister.
Kardeşini sorduğumda, burada olduğumu bildiğini belirtti. Ama şu sıralar Mr Darcy ve kız kardeşiyle ilgileniyormuş.
I guess she liked it, because she showed it to a friend of hers who knows someone at the school, and...
Sanırım beğendiğinden o okulda tanıdığı olan bir arkadaşına göstermiş ve...
She can't be your mate and mother. It's man-made, but who knows what lurks inside that black box?
İnsan yapımı, ama o kara kutunun içinde nelerin gizli olduğunu kim bilebilir?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]