English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / And she said no

And she said no traduction Turc

399 traduction parallèle
He thought the housekeeper did, but I asked her and she said no.
Onu Miguel toplamadı. Ev bakıcısının yaptığını sanıyordu, fakat ben ona sordum ve hayır yanıtını aldım.
And she said no.
Ve o da hayır dedi.
She said, "No, for the third and last time."
"Üçüncü ve son kez, hayır" dedi.
I asked her if she stole them, too, and she said "no".
Sordum anneme çaldın mı diye, hayır dedi.
she said, i must be going but he cried, no, no, it's snowing and the wintry windstorm blows
"gitmeliyim" dedi. kanarya yalvardı, hayır, hayır, çok soğuk! tipi bastırdı.
Father knew him and liked him,... but he couldn't stop laughing when Iris told how she said no,... simply because the fellow wanted her to give up her dancing and just be his wife.
Babam onu tanırdı ve severdi ama Iris, adam ondan dansı bırakıp da sadece ona karılık yapmasını isteyince teklifi reddettiğini söylediğinde, babam kendini gülmekten alamadı.
You know, I was talking to Hilda on the phone Sunday, and she said that there was no chance of us...
Hilda'yla telefonda konuşuyordum ve bana...
No, you said, "How can she walk off and leave it?"
Hayır, şöyle söyledin, "nasıl çekip gidebilir ve onu bırakabilir?"
No, she said he was drunk and and lazy, and he deserted her...
Hayır. Sarhoş ve tembel olduğunu söylerdi. Onu terk etti ve Lucas'ın neden olduğu sefalete dayanamayarak intihar etti.
Well, she stopped for a minute when I called to her, and then she said, "There's no one home. There's no one home at all."
Seslendiğimde bir an durdu, sonra dedi ki, "evde kimse yok, hiç kimse yok."
No, no, she was standing back there with a sandwich in her hand and she said she had to go to sleep early because she had a long drive ahead of her.
Hayır, elinde bir sandöviçle ayaktaydı. Erkenden yatması gerektiğini söyledi, çünkü önünde uzun bir yolculuk varmış.
I don't know what she had in mind... but this writer said that the Chinese Army... had to get hopped up on opium before staging an attack... that they had lousy clothes... and no discipline at all.
Karımın ne düşündüğünü bilmiyorum, ama yazara göre... Çin ordusu saldırmadan önce afyonla kafayı buluyormuş. Üstleri başları dökülüyormuş, ekipmanları berbatmış, disiplin diye bir şey yokmuş.
And she hasn't exactly said no.
Ve tam olarak hiç bir şey söylemedi.
- No. She said that their laws and customs were not binding on you.
Yasalarının seni bağlamadığını söyledi.
She said no... and I believe her.
Ona inanıyorum.
And she said "No, and I don't really care".
"Hayır ve beni ilgilendirmiyor." diye cevap verdi.
And she said "No, I'm busy and anyway I don't give a shit."
O da bana : "Acelem var ve ayrıca umurumda değil." deyip gitti.
So she'd gone to the dictionary, and she'd crossed out the word "dominated"... and she'd said, " No.
Gidip sözlüğe bakmış, "Hâkim" sözcüğünün üzerini çizmiş ve " Hayır.
I did what she said, Mr. Holmes, and I carried the bird to my pal, we got a knife, and we opened it up, my heart turned to water, there was no sign of the stone, and I knew some terrible mistake must have occurred.
Onun söylediğini yaptım Bay Holmes ve bir arkadaşıma götürdüm, bir bıçak aldık ve onu açtık, o anda kalbim durdu, taştan hiç iz yoktu, ve çok korkunç bir hata yapmış olduğumu anladım.
It was said of her then she'd done her damnedest... and no man alive ever accomplished more.
Arkasından elinden gelenin en iyisini yaptığı... ve hiçbir erkeğin onunla boy ölçüşemeyeceği söylendi.
She came here and said her husband had beaten her. She said she wouldn't go back, no matter what
Buraya gelip kocasının kendisini dövdüğünü, ama yine de geri dönmeyeceğini söyledi.
AND SHE SAID, " NO REASON FOR THAT.
Ve kız bana, "kaşınıyorsan dert etme." dedi.
She said neither yes nor no that's the way of girls and boys.
Kızsa ; ne evet dedi ne de hayır. Bu, kızların ve erkeklerin ayrılma şekliydi.
And I said, " No, she's not that kind of girl.
Ve dedim ki : " Hayır, o tarz bir kız değil,
she took the bus back to town, reflecting on all of the grief and loneliness of her past 16 years... and on the fact that no one here even said hello to her- - not even blaustein.
Geçmiş 16 senenin acı ve yalnızlığını yansıtarak, bir otobüse atlayıp şehre döndü... Ve buradaki kimsenin ona merhaba bile demediği gerçeği var- - Blaunstein bile..
There was no row, she wanted me to go for a trip to the west of Ireland and I said I wouldn't.
Tartışma falan yoktu, benden Batı İrlanda'ya gelmemizi istedi, ben de hayır dedim.
No, she never would be said or led by anyone, slaving away there night and day, night and day.
Hayır, o hiç kimsenin sözüne aldırış etmedi. Bir köle gibi gece gündüz kendini oraya adadı. Gece gündüz.
She started to cry and she said, "No, I'm not a gypsy."
Ağlamaya başladı ve, "Ben çingene değilim," dedi.
I spoke to Valerie and she said you like a little bit of milk, not too much, and no sugar.
Valerie, kahveni az sütlü ve şekersiz içtiğini söyledi.
Devastated. She smelled the perfume in it that I liked to wear... which was jungle gardenia at the time... and she said, " this ain't no girl's coat.
Parfümümün kokusunu almış, o sıra Jungle Gardenia'yı seviyordum.
And she said, "No. It's nothing."
O da "Önemli bir şey değil." dedi.
She said it would stick in people's minds forever and no matter what, she claimed, it would sway the deaf vote.
İnsanların aklına işleyeceğini söyledi, sağırların oylarını kapacakmış.
- She said they're canceling the shooting, this year, and there was no household for me to keep.
- Nasıl bir karışıklık? - Bu seneki avın iptal edildiğini ve ilgilenecek ev halkı olmadığını söyledi.
No, she would have said something to me, and she hasn't said a word.
Öyle olsa bana anlatırdı. Tek kelime etmedi.
Like if I said, "I want to buy a Linc," and she goes, "No, no, no, buy a Cadillac, because consumers say that the repair ratio..." Yadda, yadda, yadda. You know, it never ended.
Diyelim ki ben "Lincoln alacağım" desem o "Hayır, Cadillac almalısın çünkü tüketiciler diyor ki bakım masrafları vesaire vesaire" böyle uzayıp giderdi.
No. She opened her eyes, and I said, "Mom, I'm gonna marry that girl," and she smiled.
Hayır gözlerini açtı, ona dedim ki "Anne, bu kızla evleneceğim."
I asked her if she wanted to go out to dinner and she said, "No, maybe we could have lunch."
Akşam yemeğe gidelim mi diye sorduğumda bana, "hayır, belki öğle yemeği yeriz", dedi.
He said his wife was sleeping late and under no circumstances should she be disturbed.
- Eşinin geç yattığını, rahatsız edilmemesi gerektiğini söyledi.
She says, "No, I don't want you to do that." And I said, "Let me get down and grovel in it." I mean, I ate her pussy till my tongue was caIIoused.
"Hayır, yapmak istemiyorum" dedi bana. Ben de "Bırak bir dil atayım" dedim. "Yani bırak dilimi hissetmeyene kadar a.cığına yumulayım" dedim.
And she said, " No, Johnny.
O da dedi ki " Hayır Johnny.
Father said she she went to a beautiful place where everything is peaceful and everyone loves each other and no one ever gets sick.
Babam dedi ki o çok güzel bir yere gitmiş her şeyin huzurlu olduğu ve herkesin birbirini sevdiği bir yere ve hiç kimsenin hastalanmadığı.
And when she said no, he started slapping'her up and shit.
Kız kabul etmedi. O da vurmaya başladı.
you threw the combs out of the window and the day you wanted to comb her hair she said no
Sen tarağı camdan dışarı fırlatmıştın. Ve sen taramak istediğinde o hayır dedi.
She said she wanted no acknowledgement. In a moment I live over and over in my dreams, I believed her!
Belli etmeden, hiçbir şekilde kutlama istemediğini söyledi ve bir anda bunu rüyalarımda tekrar tekrar yaşadım ve ona inandım!
No. I said, "Poor Miss Taylor"... and poor indeed she is.
"Zavallı Bayan Taylor" dedim.
- No! - And you said, "Yes, she is. Let's go!"
- Ve sen dedin ki, "Evet izin verecek!"
You said she'd have no wish but her father's and that he favoured me.
- Babasının istekleri dışında bir şey yapmayacağını söylemiştin... ve bu beni mutlu etmişti.
She said after she got married, she was going to be fat and happy... and had no more use for it.
Evlendikten sonra çok kilolu ve mutlu olacağını ve bunu bir daha kullanmayacağını söylüyordu.
When Janice asked me and I said no, she took that to mean that I was calling her a cow.
Janice de aynı soruyu sordu ben hayır deyince de ona inek demişim gibi baktı bana.
No, it was Ralidia, and she was with Morn and he was the one who turned to her and said...
Hayır, O Ralidia değildi, ve O Morn ile birlikteydi ve O kadına dönüp bir şeyler söylüyordu...
And if she said to me, "Would you like to hear it again?" I know what I would have said : "No, thank you."
Annem "tekrar dinlemek ister misin?" diye sorsaydı, "hayır, teşekkür ederim" derdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]