Another minute traduction Turc
712 traduction parallèle
I won't stay with you another minute.
Burada seninle bir dakika bile kalmam.
I won't see this go on another minute.
Buna bir dakika daha göz yummayacağım.
iii only be another minute.
Bir dakika sonra dönmüş olurum.
I Can't Stand Another Minute In This Room With Tweedledee And Tweedle Diego.
Bu odada Edi ve Büdü'yle bir dakika daha kalmaya tahammül edemem.
- I'll die if I have to stay another minute.
- Biraz daha kalırsam öleceğim.
He won't play with George another minute.
George ile daha fazla oynayamayacak.
In another minute, my intercostal clavicle will be gone forever.
Bir dakika sonra köprücük kemiğim sonsuza kadar yok olacak.
Another minute and you'd miss the train.
Biraz daha gecikseniz treni kaçıracaktınız.
I'm not going to stand it another minute.
1 dakika bile beklemeyeceğim artık.
You would've been in another minute.
Bir dakika sonra geç kalabilirdin.
We'll give it another minute.
Bir dakika daha bekliyoruz.
We mustn't waste another minute.
Bir dakika durmamalıyız.
I can't let them stand another minute.
Bir dakika daha böylece bekletemem.
Don't wait another minute!
Bekleyecek zaman kalmadı!
Another minute and these checks would have been good.
Biraz sonra gelselerdi şu çekler geçerli olacaktı.
If you'd have been another minute, I'd have been gone.
Eğer bir dakika daha gelmemiş olsaydın, ben de gitmiş olacaktım.
In another minute they would have thrown me in the sea and got away on a boat chartered by Simpson.
Bir dakika sonra gelseydiniz beni denize atmış olacaklar ve Simpson'un kiraladığı bir tekne ile kaçacaklardı.
In another minute, I would have.
Biraz daha geçse ben yapacaktım.
Another minute and you'd have lost your money.
Paranızı her an düşürebilirdiniz.
I won't stay in this place another minute.
Burada bir dakika daha kalamam.
Rita, do you mind just another minute?
Bir dakika bekler misin Rita?
- Give me another minute, will you?
- Bana bir dakika daha ver olur mu?
If you had all the money in the world, I couldn't stand you another minute.
Dünyadaki bütün paraya da sahip olsan sana bir dakika daha katlanmam.
Another minute, and I'd have had him...
Hemen ardından da onu yakalardım.
I won't stay in your house another minute. Oh!
Evinizde bir dakika daha durmam.
I know. But I couldn't stay in that room another minute.
Biliyorum ama o odada daha fazla kalamazdım.
- Oh, be a good girl and give me another minute, will you?
- Uslu bir kız ol ve birkaç dakikanı bana ayır, olur mu?
Yeah, another minute and it'd have been too late.
Evet, biraz daha gecikseniz çok geç olabilirdi.
Not another minute.
Bir dakika bile dayanamam.
Give her another minute.
- Hayır. Ona bir dakika daha verin.
I won't have you worryin'poor Mr. Powell another minute.
Bay Powell'ı daha fazla kızdırmanızı istemiyorum.
One night, I'm terrified to be in that room another minute.
Bir gece odada kalmaktan çok korkmaya başlıyorum.
- Be ready in just another minute.
- Biraz sonra hazır olur.
Couldn't you wait another minute for the psychiatrist's verdict?
Psikiyatrisin teşhisini duymak için bir dakika daha bekleyemedin mi?
Another minute.
- Bir dakika.
You know what I do when I think I can't stand another minute of being cooped up?
Bir yerde tıkılıp kalmaya, bir dakika bile daha dayanamayacağımı düşündüğümde ne yaparım, biliyor musun?
And it's going to be taken care of in just about another minute.
Ama çok yakında o da hallolacak.
- Not another minute!
- Aman gecikme. Damat bekliyor! - Bir dakika bile durmam!
I won't spend another minute with her.
Onunla bir dakika daha geçiremem.
Another plane in a minute.
Bir dakika sonra başka uçak gelecek.
I don't believe for a minute that they love one another.
Birbirlerini sevdiklerine bir an bile inanmıyorum.
Relax, boss, another half minute, he'll fall on his face.
Rahat ol patron. Yarım dakika sonra yüzüstü yıkılacak.
But there was another very charming girl in here a minute ago, and she asked me to wait.
Ama az önce başka bir güzel kız vardı, benden beklememi istedi.
Another thing's for sure, Tucsos got a look at this place. Right this minute, he knows our strength better than the sergeant major.
Bir şeyden daha eminim, Tucsos burayı gördü... o gerçek gücümüzü biliyor... başçavuşdan daha iyi biliyor.
Every minute one train departs... and every minute another one arrives.
Her dakika bir tren hareket eder ve her dakika bir başkası gelir.
You'll get another chill if I don't watch over you every minute.
Her dakika gözüm üstünde olmasa yine nezle olacaksın.
I believe I see a very rich and pompous land owner approaching with another one minute proclamation.
Galiba çok zengin, kendini beğenmiş bir toprak ağasının bir dakikalık duyuru için yaklaştığını görüyorum.
Every minute of time we buy for Sam Houston is another precious minute in the life of Texas.
Sam Houston için kazanacağımız her dakika Teksas'ın hayatında, değerli bir dakikadır.
No, not a minute, not another second, mr. Ellington - now!
hayır, bir dakika değil 1 saniye olmaz bay Ellington - şimdi!
Wait a minute ¡ I got another idea.
Dur biraz! Başka bir fikrim var.
I don't blame you for a minute, but I don't know what I can do about it. Unless we put another man on there.
Seni suçlamıyorum ama, işi başka birisine vermediğimiz sürece bu konuda ne yapabilirim bilmiyorum.
minutes 10070
minute 230
minutes ago 1231
minutes left 108
minutes late 216
minutes later 237
minutes a day 23
minutes of fame 17
minutes from now 35
minutes and 132
minute 230
minutes ago 1231
minutes left 108
minutes late 216
minutes later 237
minutes a day 23
minutes of fame 17
minutes from now 35
minutes and 132
minutes or less 26
minutes after 24
minutes away 180
minutes or so 48
minutes earlier 24
minutes past 17
minutes early 39
minutes and counting 20
minutes to go 37
minutes before 19
minutes after 24
minutes away 180
minutes or so 48
minutes earlier 24
minutes past 17
minutes early 39
minutes and counting 20
minutes to go 37
minutes before 19