Answered traduction Turc
4,513 traduction parallèle
- I just answered the phone.
- Sadece telefonu cevapladım.
It seems the gods have answered your prayers.
Tanrılar dualarınıza yanıt verdi.
But Cynthia, this isn't some answered prayer.
Ama bu dualarının cevabı değildi Cynthia.
You know, you never answered my question.
Soruma cevap vermedin.
She only answered the first call. Talked for less than three minutes.
Robbins sadece ilk aramayı cevaplamış 3 dakikadan daha kısa bir süre konuşmuşlar.
I trust you answered all questions with the appropriate blend of fiction and fact.
Bütün soruları kurgu ve gerçeğin uygun bir karışımıyla cevapladığınıza güveniyorum.
How are you? I don't suppose that was the cleaning lady who answered the phone.
Telefonu açan kız temizlikçi kadın değildi herhâlde.
Same reason you answered.
Neden cevap verdiysen ondan.
- You answered only what we already knew.
Siz bize zaten bildiğimiz şeyleri anlattınız.
Let's put one on since you answered.
Sorumu cevapladığın için bir tane koyalım.
He answered?
Cevap verdi mi?
Annie was part as they answered a summons to the capital. and asked Annie to assist with a highly sensitive mission.
Orada aniden yanına yaklaşan Armin ondan çok hassas bir görevde yardımını isteyecekti.
So, you answered all the questions right.
Bütün soruları bildin demek ha?
You still haven't answered my question.
Sorumu hala yanıtlamadınız.
Well, you would know if you would have answered my call.
- Telefonuma cevap verseydin, bilirdin!
I have never answered to any holder of your office.
Yönetimindeki hiç kimseye hesap vermek zorunda değilim.
You haven't answered my question.
Sorumu yanıtlamadın.
You haven't answered my question.
Bana bir cevap vermedin.
So, question answered.
Soru cevaplandı yani.
I already answered NCIS's questions.
NCIS'in sorularını zaten cevapladım.
Because it rang, and I answered it.
- Çünkü çaldı, ve ben de cevap verdim.
Yeah, but, Gibbs, it's like, every time I read this, I feel like it's asking to be answered.
Evet ama Gibbs, bunu her okuduğumda cevap bekliyormuş gibi hissediyorum.
I think you've just answered your own question, don't you, Mr. Wen?
Kendi sorunu cevapladığını düşünüyorum değil mi, Bay Wen?
I called one of my connections... and I actually hung up before he answered.
Bağlantılarımdan birini aradım aslında o açmadan telefonu kapattım.
I got a phone call from an unknown number. And when I answered I...
Bilinmeyen bir numara aradı ve açtığımda...
And answered.
Ve cevaplandı.
In Beijing, there are the crucial specimens that answered those questions.
Pekin'de, bu soruyu yanıtlayan önemli örnekler var.
You never answered my e-mail.
Mail'ime cevap atmadın.
You haven't answered my question.
Soruma cevap vermedin.
There are those who believe that question was already answered more than 35 years ago.
Elbette inananlar var, bu soru en fazla 35 yıl önce yanıtlandı.
You haven't answered my question, Dudley.
Soruma cevap vermedin Dudley.
Mr. Schmidt, she answered your question.
Bay Schmidt, sorunuzu cevapladı.
You asked me, and I answered. This is your puzzle to solve.
Bana sordun ben cevapladım bu da senin bilmecen olsun ha?
Asked and answered.
Sordum ve cevapladın.
Cause you answered even though you're busy.
Meşgul olduğun halde telefona cevap verdiğin için.
- And you answered, "Rudy."
- Sen de "Ruby" dedin.
- She asked timidly. He answered :
- Diye sormuştu çekinerek.
Lacey, what kind of gentleman would I be if I answered yes to that?
Lacey bu soruna evet cevabını verirsem, nasıl bir beyefendi olurdum?
Oh, it's we that should be grateful that our prayers were answered.
Dualarımıza yanıt verildiği için minnettar olması gerekenler biziz.
I came by and... your husband answered so I figured I should just go.
Sana uğradım... ama kapıyı kocan açınca gitsem daha iyi olur diye düşündüm.
Seo Mi Do's mother answered the phone.
Seo Mi Do'nun annesi telefonu açtı.
I'm not going to waste good money... on a stamp for a letter that's never going to be answered.
Asla cevap alamayacağı... bir mektup için üç kuruş paramızı çarçur edemem.
I just called your phone, and, uh, I don't know, some guy answered it.
Seni aradım ve telefonu tanımadığım bir adam açtı.
Jesus answered, "Do not put the Lord on test."
İsa cevap verdi. Tanrı'yı test etme.
" And Roland hasn't answered my last letter.
Roland da son mektubuma cevap vermedi.
Answered, "we don't know."
Cevaplayın, "bilmiyoruz."
You answered your own question, Jerry.
Kendi sorunu kendin yanıtladın, Jerry.
Nobody answered.
Kimse cevap vermedi.
She never answered the door.
Kapıyı hiç açmamış.
You haven't answered my question.
Soruma yanıt vermedin.
We were, uh, doing a crossword puzzle together, and... the doorbell rang and when Malcolm answered it, that man, he... he grabbed him by the neck and he dragged him into the living room
Malcolm kapıyı açınca adam onu boynundan yakaladı.
answer 536
answers 108
answer the question 474
answer me 1429
answer him 69
answer my question 103
answer the phone 120
answer your phone 51
answer it 300
answer her 25
answers 108
answer the question 474
answer me 1429
answer him 69
answer my question 103
answer the phone 120
answer your phone 51
answer it 300
answer her 25