Artistic traduction Turc
1,181 traduction parallèle
Sir, it's artistic license.
Efendim, bu sanat için bir gereksinim.
But as I didn't have the means, I had to abandon my artistic pretensions.
Ama imkânım olmadığı için sanatsal heveslerimden vazgeçmek zorunda kaldım.
Like I told you, my friend knows artistic circles very well.
Söylediğim gibi muhabir arkadaşım sanatçıların bir çoğunu tanır.
If artistic entrepreneur, yes.
Evet, sanatsal bir isle uğraşıyorum, evet.
Preston, your artistic vision is just not a marketable commodity.
Preston, senin sanatsal bakışın, pazarlanabilir bir ürün değil.
He's afraid he'll lose his artistic spontaneity.
Sanatsal doğallığını kaybetmekten korkuyor.
And so, we wish to offer you this artistic and patriotic evening in which the humble artists
Tüm alçakgönüllülüğümüzle, sizlere sanatsal, vatansever ve eğlenceli bir akşam geçirmenizi dileriz.
"We now present for you, our audience, as a symbol of the artistic fraternity of our peoples, united against the Red hydra..."
" Sevgili seyirciler, şimdi sizlere sunacağımız Kızıl canavara karşı birleşmiş halkımızın sanatsal kardeşliğinin bir simgesi olarak...
" As a symbol of our peoples artistic fraternity against the Red hydra, we present this spectacle entitled :
" Kızıl canavara karşı birleşmiş halkımızın sanatsal kardeşliğinin simgesi olarak bir piyes sahneye koyacağız :
Artistic, too.
Göze hoş gelirmiş.
I think he wanted me to be something artistic.
Benim sanatçı olmamı istiyordu.
You wanted to be artistic.
Artist olmayı istiyordun.
I'm not artistic.
Artist falan değilim.
It means turning your body into an artistic tool.
Bedeninizi artistik bir alet gibi kullanmak anlamına gelir.
He's no artistic genius.
Sanat dehası olmadığı açık.
I think it's time to discuss your, uh... philosophy of drug use as it relates to artistic endeavor.
Sanırım senin sanatsal çalışmalara yönelik uyuşturucu kullanımı hakkındaki felsefeni tartışmanın zamanı geldi.
The Van Goghs aren't an artistic family
Van Goghlar sanatçı bir aile değil.
Hey, you're having an artistic crisis.
Hey, sanatçı krizi yaşıyorsun.
- I quit. Well, I guess that's artistic temperament. Sir, the dedication of the Burns Wing of the museum is six days away.
- çıkıyorum sanırım artistik yaradılış bu olsa gerek efendim, Burns kulisinin müzeye ithafı için altı gün kaldı - kahretsin!
But, my dear Lillian, I am happy to announce that I have signed Mr. Volare to dance with and to be the artistic director of the Oglethorpe Ballet Company.
Ama sevgili Lillian, sevinçle bildiririm ki Bay Volare ile anlaştım, Oglethorpe Bale Topluluğu için dans edip sanat direktörlüğü yapacak.
Meet Valerie- - thanks to her many worldly contacts, she's given me a taste of various artistic circles.
Valerie ile tanışın... onun birçok dünyevi bağlantısı sayesinde birçok değişik sanatsal grupları tanıdım.
You must forgive our famous young friend his artistic temperament.
Meşhur arkadaşımızın kusuruna bakmamalısınız. Artistik mizaç.
The abiding elements of Chaplin's artistic conscience as actor, writer, director, and to quote W.C. Fields "greatest ballet dancer who ever lived".
Chaplin'in artistik bilincinin ebedi unsurları W.C. Fields'in sözleriyle... "Yaşamış en büyük bale dansçısına."
Gale, if your artistic and journalistic integrity can handle it it'll look fabulous on-screen. Take this through to the end.
Gale, sanatçı ve gazeteci kimliklerini uyum içinde kullanabilirsen ekranda muhteşem görünecek.
And if I find them putting on airs with their artistic beastliness... i intend to put my foot down.
Eğer bol keseden attıklarını duyarsam duruma el koymayı düşünüyorum.
She's always been highly strung. Musical, literary, artistic.
Her zaman çok hassastır müzikal, edebi, sanatsal anlamda.
I was thinking what an interesting concept it is... to eliminate the writer from the artistic process.
Yazarı artistik süreçten ayırmanın... ne kadar ilginç bir fikir olduğunu düşünüyordum da.
- It's not artistic.
Nedenmiş? - Bu hiç nazikçe değil.
Supreme Court of the United States says that pornography is any act that has no artistic merit No one knows what pornography is, that's the problem. and causes sexual thought, that's their definition ;
ABD Anayasa Mahkemesi : "Pornografi, sanatsal değeri olmayan ve cinsel düşüncelere neden olan herhangi bir eylemdir." Onların tanımı böyle.
"No artistic merit causes sexual thoughts"
"Sanatsal değeri olmayan, cinsel düşüncelere neden olan."
Any, ANY performer that ever sells a product on television is for now and all eternity removed from the artistic world.
Bir ürünü televizyonda satan bir sanatçı şimdi ve sonsuza kadar sanat dünyasından uzaktır.
Very artistic.
Çok sanatsal.
I, for one, am not going to compromise my artistic integrity.
Ben artistik bütünlüğümün şerefini tehlikeye atmayacağım.
Artistic integrity.
Artistik bütünlükmüş.
You're not artistic, and you have no integrity.
Artistik değilsin, bütünlüğün falan da yok.
She was this dancer, this artistic ballet-type, was gonna be a big Broadway star.
Dansçıydı, şu bale falan yapanlardan. Büyük bir Broadway yıldızı olmak istiyordu.
I mean, like artistic, you know, but a lot of talent.
Yani pek sanatsaldı, ama kız çok yetenekli.
Thumbs that not once in a lifetime had been raised in anger, that had often known bliss but never violence, that were wound'round with artistic skill and athletic glory now had been reduced to the status of weapons.
Parmaklar daha önce hiç bu kadar çok kızmamıştı. Her zaman bir risk taşıyordu ama şiddet yoktu. Bir sanatçının yeteneğine ve bir atletin çevikliğine sahipti.
I was a bit overenthusiastic, succumbing to my supressed artistic drives,
Biraz fazla heyecanlıydım. Ağır basan sanatçı yanıma engel olamadım.
Well, this year we're going to be a little more artistic. Where is Frasier?
Bu yılki biraz daha sanatsal olacak, tamam mı?
Bajorans must reclaim their artistic heritage if they hope to regain their sense of self-worth.
Bajoranlar, özsaygı duygularını geri kazanmayı istiyorlarsa sanatsal miraslarını geri almalılar.
I have absolutely no artistic skills.
Kesinlikle sanatsal becerim yok.
- Daddy pays for the expensive loft downtown... and the very expensive artistic lifestyle as long as Junior stays in therapy.
- Baba pahalı bir çatı katı dairesinin kirasını öder.. ve çok pahalı artistik bir yaşam biçimi, ufaklık terapiye devam ettiği sürece.
It's the first time I had this artistic experience, you know.
Böyle sanatsal bir tecrübeyi ilk kez yaşıyordum.
And the relentlessly artistic Regina Krumm from Elle.
Ve Elle'den sanatçı ruhlu Regina Krumm.
Well, what an artistic temperament!
Ne artistik bir mizaç.
Nothing escaped Sternberg's artistic control.
Hiçbir şey Sternberg'ün sanatsal kontrolünden kaçamazdı.
I was blocking his artistic expression or some shit like that.
Artistik dışavurumunu mu her ne haltsa, onu engelliyormuşum.
We wish to know what you think... from the artistic and professional point of view and... from the erotic and the sexual.
Profesyonel başış açınızla seksilik, erotizim ve estetik açıdan nasıl bulduğunuzu öğrenmek istiyorum.
This is very artistic.
Çok zarif bir şey bu.
Hy plays the piano, but I haven't, as yet, found an outlet for my artistic expression.
Hy piyano çalıyor, ama ben henüz kendimi ifade edecek bir sanat dalı bulamadım.