As it so happens traduction Turc
89 traduction parallèle
- As it so happens, Mrs. Lord... my husband hasn't come home this evening.
- Durum şu ki Bayan Lord kocam bu akşam eve gelmedi.
As it so happens, I am a point ahead.
Göründüğü gibi, bir puan öndeyim.
And as it so happens, I happen to have an in with the director on that particular episode.
Böyle olduğuna göre, görülüyor ki bu bölümün yönetmeniyle konuşmam lazım.
Well, you say he's a great father, and as it so happens, we've got your best friend, Shirley, her daughter, Marlene, and your older daughter, Donna, all waiting backstage.
Onun harika bir baba olduğunu söylüyorsunuz. En iyi dostunuz Sherly'yi bulduk. Kızlarınız Marleen ve Dona ile birlikte sahne arkasında bekliyorlar.
Right here in this district, as it so happens.
Olanları anlatmak için buraya geliyor.
As it so happens.
Olanları anlatmak için.
As it so happens, i'm more interested in how they describe themselves.
Ben esas kendilerini nasıl tarif ettikleriyle ilgileniyorum. - Tamam.
As it so happens your generosity has somewhat overwhelmed our small organization. With the National Foundation's network, your money will go a lot further.
Sizin cömertliğiniz bizim küçük organizasyonumuzun boyunu aştı ve Ulusal Vakıf'ın bağlantıları sayesinde paranız ulaşılması zor yerlere gidebilecek.
I appreciate the gravity of the situation, commander, but as it so happens, we are busy.
- Durumun ciddiyetini takdir ediyorum Binbaşı ama ne var ki çok yoğunuz biz.
Yes, I let him die because as it so happens, ms.
Evet. Evet. Çünkü Bayan Johnson, yaşandığı şekliyle işim budur benim.
Baxter and certainly no one on summer view's staff. Well, as it so happens, mr. Kaplan's body does show signs of poisoning.
Bay Kaplan'ın cesedinde zehirlendiğine dair emareler var.
As it so happens, i am responsible for him. And what i can do is put you under arrest for the murder of your son.
Zaten an itibariyle ondan ben sorumluyum ve seni oğlunu öldürmekten tutuklayacağım.
Look, as it so happens, we were just....
Bak, zaten biz de...
All right, as it so happens, Ray, I have an in.
Pekâlâ. Aslına bakarsan Ray, bir fırsat yakaladım.
As it so happens, hector cruz lives at 214 26th place.
Şuna bakın, Hector Cruz'da 214 / 26'da ikamet ediyor.
As it so happens, I was house-sitting for a client.
Aslında bir müşterimin evine bakıyordum.
I might be ready to go back to them now, actually, as it so happens.
Hatta şu an çalışmaya dönmeye hazır olduğumu farkettim.
As it so happens, I'm aware of your situation, Narcissa.
Durum şu ki, planı biliyorum, Narcissa.
As it so happens, we didn't have a reservation, so we took yours.
Aslında rezervasyonumuz yoktu. O yüzden sizinkini aldık.
That scene was added, and I think that scene is so important to understand Allison's mind-set moving forward, because you see her as this, you know, this sort of sweet, naive girl, and then something massive happens. And then it's, you know...
Bu sahnenin önemli olacağını düşündüm çünkü çok büyük bir şey meydana geliyor ve bu da tatlı, saf bir kız olan Allison'ın düşüncelerinin değişmesine yol açıyor ve zaten sonrasında çok üzgün ve intikam almak istiyor.
So it happens with witchcraft as with the Devil ;
Şeytan'la olan cadılıkta da oldu.
Thus, as it so often happens, a life is ruined.
Böylece, sıklıkla olduğu gibi, bir yaşam mahvoldu.
I, too, as it happens, since you're so admirably qualifiied to give me... what up to now I've not been able to obtain :
Aslında ben de tebriği hak ediyorum, çünkü bugüne kadar elde edemediğim... bir şeyi bana verebilecek kişi sensin :
In that case, as you think so little of him, as I gather from the way you treat him, it doesn't matter what happens to him.
Madem ona karşı bir hissin yok davranışlarından da anladığım kadarıyla, ona bir şey olmasının da bir önemi yok.
What happens now is that the dross leaves the gold and is absorbed into the walls of the vessel, so that all at once there's a visible separation between, as it were, the dross of this world and the hidden purity of the gold in the flame.
Saflığı bozan maddeler, ayrılarak kabın iç kısımlarına akar böylece görünür bir ayrışma ile birlikte,... bütün posa ve alevin içinde saklı saf altın ortaya çıkar.
But as it so often happens, - fate separated us in a very cruel way
Ama çoğunlukla olduğu gibi... kader bizi acı bir şekilde ayırdı.
My wife played the main part, it so happens.
Asıl rolü karım oynadı, yani öyle bir olur ki.
Maybe there's some of that sexual tension thing that happens when a guy and a girl have been friends for so long, but that's as far as it goes.
Bazen bir kızla erkek çok uzun bir süre arkadaş olursa sexüel birşeyler olabilir ama burada öyle birşey yok.
"There's not a damn thing you can do about it " so you might as well just sit back and wait and see what happens. "
Yapabileceğin hiçbir şey yok o yüzden arkana yaslanıp neler olacağını izle ve gör. "
So, as so often happens in a ball game, there are so many other undercurrents so many more things than meet the eye, and here we have it all.
Böyle şeyler sık sık olsa da her zaman pek çok gizli şey olabiliyor görünürde olmayan pek çok şey.
You laugh, but it just so happens that I get a plaque on the wall right where Iggy's is now.
Sen gül ama duvara adımı taşıyan bir plaket asılacak. Şu anda Iggy'nin plaketinin durduğu yere.
As it so happens, I do have a date.
- Bir sevgilim var.
Well, as a matter of fact, it just so happens on that note, since you mentioned it,
Aslına bakarsan, madem bu konuyu açtın, hemen söyleyeyim.
And it happens just when everything seemed to her so dull and unpromising, as if her life was over.
Ve her şeyin ona ümitsiz ve anlayışsız... göründüğü bir zamanda olacak, sanki hayatı bitmiş gibi.
Well, as it happens, i can fit an antenatal class into my lunch hour, so it'd be mad not to.
- Öğle yemeği molasına doğuma hazırlık kursunu sıkıştırabilirim. Bunu yapmamak çılgınlık olur.
It just so happens it was the only empty seat in the whole joint, and as a fellow abusive drinker, you are honour-bound by bar-stool protocol to listen to every last word out of my mouth.
Bak önlük temizleyicisi, tüm bardaki tek boş sandalye buydu. Ayrıca içkiyi abartanların bar sandalyesi kanunlarına göre, içki arkadaşım olarak, anlatacağım her şeyi dinlemek zorundasın.
Well, so long as it happens.
Şey, o kadar uzun boylu değil.
And as your powers are great, so when that happens it will become great and all Earthsea will be endangered.
Ve güçlerin büyük olduğundan, bu olduğunda ; çok büyük olacak. Ve tüm Yerdeniz tehlikeye girecek.
As it happens, so am I.
Aslında, ben de.
And as it happens we're suffering from... an acute shortage of leads in this particular case, so yeah, sure.
Özelliklen elimizde davaya yön verecek bir şeyler yokken. Evet tabii.
And as it happens, so am I.
Ve ben de öyleyim.
'Or my fear of loneliness, and her strong desire'to get pregnant by almost anyone, so long as it happens this year.'
Ya da benim yalnızlık korkum ve onun da deli gibi hamile kalma isteği. Bu sene olduğu sürece kimden kaldığı da fark etmez.
What actually happens when you try and make that wormhole... into a time machine... is that as soon as it starts connecting different times... you get a pile-up of radiation so intense... that it destroys the entire wormhole... thus stopping you from making that wormhole... into a time machine.
Solucan deliğini bir zaman makinasına dönüştürmeye çalıştığınız zaman farklı zamanları birbirine bağlamaya başladığınız zaman öyle yoğun bir radyasyon altında ezilirsiniz ki bu tüm solucan deliğini yok eder ki böylece solucan deliğini zaman makinası yapmaya engel olur.
It just so happens he winds up killed and someone swipes that money.
Sonra bir gün öldürülüverdi, biri de parayı aşırmıştı.
Which, as it happens, is a place I've always wanted to hang out, so it's totally a win-win.
Ayrıca bu oda, sürekli takılmak istediğim yer.
But it just so happens that the instruments are sort of there as well, so who knows?
Ama olur da enstrümanlar da o an orada bulunuyorlarsa...
And what happens in a brane world is that the three dimensions of space we live in, which I'll draw as a two-dimensional sheet, just so that I can draw a picture of it.
Parçacık dünyasında olan şey ; içinde bulunduğumuz üç boyutlu uzayı sadece bu şekilde çizebildiğimden, iki boyutlu bir levha olarak çizebilirim.
It just so happens he's the same blood type as you.
Kan gruplarınız aynı.
Since rehab, this dress is all I have. When I felt like I was nothing, it gave me strength and dignity. So no matter what happens to me or where my life takes me I'Il wear this dress, your dress and I'Il be fine.
Rehabilitasyon boyunca, sadece bu elbise vardı kendimi bir hiç gibi hissetiğim zaman bana güç ve onur aşıladı yani bana ne olursa olsun ya da hayat beni nereye götürürse bu elbiseyi giyeceğim.
This dress is all I have. When I felt like I was nothing, it gave me strength and dignity. So no matter what happens to me or where my life takes me I'Il wear this dress and I'Il be fine.
Bu elbise her şeyim kendimi bir hiç gibi hissetiğim zaman bana güç ve onur aşıladı yani bana ne olursa olsun ya da hayat beni nereye götürürse bu elbiseyi giyeceğim ve iyi hissedeceğim.
Well, it just so happens, I do as well.
Ben de çok iyi İngilizce konuşuyorum.
as it was 32
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as it turns out 330
as it goes 32
as it stands 27
as it turned out 75
as it should be 53
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as it turns out 330
as it goes 32
as it stands 27
as it turned out 75
as it should be 53