At first sight traduction Turc
731 traduction parallèle
But I'm not someone that anyone would like at first sight.
Erkekler üzerinde iyi bir ilk etkim yok...
When Scott first met Allison, I think it was literally, you know, love at first sight.
Scott, Allison'ı ilk gördüğünde resmen ona ilk görüşte aşık oldu. Allison çok tatlı...
At first sight there might not seem to be any connection between volcanoes and mineral wealth, but in fact there is.
İlk bakışta, volkanlar ve mineral zenginlik arasında bir ilişki yokmuş gibi görünebilir ancak aslında vardır.
I say, do... do you believe in love at first sight?
İlk görüşte aşka inanır mısınız?
Do you believe in love at first sight?
İlk görüşte aşka inanır mısınız?
I fell in love with you at first sight.
Sana ilk gördüğümde aşık oldum.
Love at first sight.
İlk görüşte aşk.
Oh, Cassie do you believe in love at first sight?
Cassie ilk görüşte aşka inanır mısın?
- At first sight.
- İlk görüşte.
Gentlemen, we might as well reach an understanding at first sight.
Beyler, en başından anlaşalım.
I says, " Honey, this is love at first sight...
Ona dedim ki, " Tatlım, bu ilk görüşte aşk...
Do you believe in love at first sight?
İlk görüşte aşka inanır mısın?
It was during a tea ceremony and it was love at first sight.
Bir çay töreni sırasındaymış ve anında aşık olmuş.
That's love at first sight.
Buna ilk görüşte aşk denir.
It appears that he felt love at first sight for you.
Görünen o ki sana ilk görüşte aşık olmuş.
I think it was a case of love at first sight.
Galiba yıldırım aşkı.
Do you believe in love at first sight?
Yıldırım aşkına inanır mısın?
It was love at first sight.
Bu ilk görüşte aşktı.
It was love at first sight.
İlk bakışta aşktı.
They will kill us at first sight!
Bizi gördükleri ilk an öldürürler!
Love at first sight.
İlk bakışta aşk.
It was love at first sight.
İlk görüşte aşktı.
I thought you said it was love at first sight.
İlk görüşte aşk dediğini sandım.
- And it was love at first sight?
- Ve bu yıldırım aşkı mıydı?
Love at first sight... with a man behind barbed wire.
İlk görüşte aşk, dikenli teller arasındaki bir adama.
Hard to see at first sight.
İlk bakışta çıkarmak biraz zor.
I think it's love at first sight, Mary.
Sanırım ilk görüşte aşk bu Mary.
When a man falls in love at first sight...
Eğer bir adam ilk görüşte âşık olursa...
When a man falls in love at first sight, it's serious
Eğer bir adam ilk görüşte âşık olursa, niyeti ciddidir.
Let's call it love at first sight.
Buna ilk görüşte aşk diyelim.
So it's love at first sight?
Yani, ilk görüşte aşk mı bu?
At first sight the defense looks rather weak.
İlk bakışta..... savunmaları oldukça zayıf görünüyor.
And it was true love at first sight
İlk bakışta gerçek aşktı
- Ιt's caΙΙed Ιove at first sight.
- Buna ilk bakışta aşk deniyor.
Love at first sight.
- Yıldırım aşktan!
- Yes, at first sight.
- İlk bakışta, öyle görünüyor.
- Do you believe in love at first sight?
- İlk görüşte aşka inanır mısın?
Love at first sight?
İlk görüşte aşk mı?
- It was love at first sight. - Ugh!
İlk görüşte aşktı.
At first sight of you a deep sigh of sadness like your sweet zephyrs ruffles the troubled soul, leaving indelible traces.
Verdiğin ilk intiba bir kederin iç çekişidir. Çarpık ruhlar arasında dalgalanıp silinmez izler bırakan o tatlı meltemin gibi.
Oh, don't tell us that it was love at first sight.
İlk görüşte aşık olduğunuzu söyleme.
And it was love at first sight. Right, Jeannie?
Ve ilk görüşte aşık olduk, değil mi Jeannie?
It wasn't love at first sight...
İlk bakışta aşk değildi...
At first sight it looks like a set, a cardboard city.
İlk bakışta, kartondan yapılmış maket bir şehir gibi görünüyor.
'I fell in love at first sight.
'İlk görüşte aşık oldum.
Love at first sight.
Evliliğimizin ilk adımları.
- The sled tracks in the snow. The first symptom he revealed was shock at the sight of fork lines drawn on a white tablecloth.
İlk belirti beyaz kumaşta gördüğü çizgilerden sonra yaşadığı şoktu.
Mmm, that love-at-first-sight routine rarely happens anyway, and we've got time.
İlk görüşte aşk olayı çok nadir olur zaten. Nasılsa zamanımız var.
I'm sure I'll know him at first sight.
Eğer hayatımın erkeğiyle karşılaşacak olursam onu ilk bakışta tanıyacağımdan hiç kuşkum yok.
Understand at the first sight, right?
Buraya senin için geldim.
Did you think that I was gonna turn tail and run at the first sight of trouble?
İlk tehlike belirtisinde kuyruğunu kıstırıp, kaçacağımı mı sandınız, yani?