English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / At you

At you traduction Turc

271,329 traduction parallèle
A fireball comes hurtling down at you.
Alev topuyla size saldırıyor.
I'm horrified at the outrageous way that you've been treated.
Size kötü davranılmasından çok korktum.
Now look at what you've become.
Bak şimdi, ne hâle geldin!
So, does that mean that you're not mad at me anymore?
Bu bana artık kızgın olmadığın anlamına mı geliyor?
Well, if you leave now, no hassle at the border.
Şimdi oradan ayrılırsan sınırda sıkıntı çıkmaz.
The church is having a kids softball game tomorrow at Capistrano Park. You wanna come?
Kilise yarın çocukları Capistran Park'taki maça götürecek.
You remember what they were all saying about Manny at the end?
En sonunda Manny hakkında ne söylediklerini hatırlıyor musun?
When I was 18, II surfed competitively, and, you know, I qualified for the West Coast championship at Avalanche Beach.
18 yaşındayken rekabetçi bir şekilde sörf yapardım. Avalanche Plajı'ndaki Batı Yakası Şampiyonası'na katılmaya hak kazanmıştım.
You might hear something at the game about me.
Maçta benim hakkımda bir şey duyabilirsin.
You encounter a beautiful elfin creature, who offers to whisk you away on her steed.
Seni atına alıp kaybolmayı teklif eden güzel bir elfle karşılaştın.
Maybe you should go outside and wait on your horse.
Belki dışarıya çıkıp atında beklemelisin.
So, what do you even do at a political fundraiser?
Siyasi bağış gecesinde ne yaparsın?
What happened? I thought you were getting ready at home and coming with us.
Evde hazırlanıp bizimle geleceğini sanıyordum.
From now on, could you at least pretend that this takes some effort?
En azından bundan sonra bunun için biraz çaba sarf ediyor gibi davranabilir misin?
So now you want to go to an Iraqi prison because some dumb-ass on your team got trigger-happy?
Yani takımındaki bazı gerzekler tetik çekmeyi çok sevdiğinden bir Irak hapishanesine mi atılacaksın?
Do you know someone at the IGA?
İstihbarattan birilerini tanıyor musun?
At least I didn't promise you a level-three job in the Authority and a house in the Green Zone.
En azından ben sana üçüncü seviye bir iş ve Yeşil Bölge'de bir ev sözü vermedim.
At some point, you got to place a bet, right?
Bahsini bir yere oynamalısın, değil mi?
One of them came down closer than you are right now, just stared at me.
Biri, şu an senin olduğun kadar yakınıma geldi. Öylece karşımda durdu.
You've been at this for hours.
- Hey, hayır, hayır. Saatlerdin deniyorsun.
You're a little busy at the moment.
Şu anda biraz meşgulsün.
I need you over at this window.
Pencerenin önüne gelmeni istiyorum.
You're supposed to be so fast with a Colt you've been banned from every shooting contest in the plains!
Atış yarışmalarından yasaklandığına göre elindeki tabancayla epey hızlı olmalısın!
I suggest you join the others at the worship statue.
İbadet anıtının orada diğerlerine katılmanızı öneririm.
Yeah, at least he let you stay in the mansion a few more weeks while he goes to save the restaurant he's been neglecting.
En azından malikanesinde birkaç hafta daha kalmana izin verdi. Bu sırada ihmal ettiği restaurantlarını kurtarabilir.
I'll see you at the town hall.
Meclis toplantısında görüşürüz.
Come on, you know what's at stake.
Yapma, nelerin tehlikede olduğunu biliyorsun.
I'm Coco Conners, and on behalf of CORE and the entire faculty at Winchester, I'd like to welcome you.
IEK ve Winchester'ın tüm öğretim üyeleri adına hepinize hoş geldiniz diyorum.
Everyone at that party- - hell, this whole campus- - has been on edge because of you.
O partideki herkes, hatta tüm kampüs senin yüzünden gergindi.
All right, I'll see you at noon.
Pekala, öğlen görüşürüz.
You got to turn off the water at the source!
Suyun kaynağından kapatman lazım!
Yeah, well, maybe if you were more on top of it, he wouldn't always be doing everything at the last minute.
Belki işini biraz daha iyi yapsaydın her şeyi son dakikada yapmazdı.
Hey, Brick, did you e-mail your teacher and tell her what happened with your history paper?
Brick, hocana mail atıp tarih kağıdına ne olduğunu söyledin mi?
You two... the fighting, the bickering, the constant barbs at each other's expense.
Siz ikiniz... Kavgalar, sürtüşmeler birbirinizin harcamalarına iğnelemeler.
You had me at six-toed cat.
Altı parmaklı kedide beni yakaladın.
Remember last week, you got mad at me'cause Sue guilted me into going to her college and bringing up her "It's Kitten Time Somewhere" poster?
Hatırlasana geçen hafta bana kızmıştın çünkü Sue, okuluna gidip "Bir yerlerde kedicik zamanı" posterini götürdüğüm için beni suçlamıştı.
I realized that when I was standing in line at the burger place plotting about what I could get out of you guys.
Hamburgercide sıradayken size ne getirebilirim diye düşünken fark ettim.
And I think if you just slowed down a little bit and took care of yourself, then things wouldn't have to build up and burst all at once.
Ve biraz sakinleşip kendini düşünürsen daha sonra hepsi birikip birden patlamaz diye düşünüyorum.
But at East Indiana State, you haven't lived till you've been to the annual
Fakat Doğu İndiana Üniversitesi'nde Axl, Hurch ve Kenny Bago eğlencesine katılmadan yaşamış sayılmazsınız.
You know, Tyler, the safety-cart guy who takes injured people around during the day and drunk people home at night?
Güvenlik arabasıyla gün içinde yaralıları geceleri ise sarhoşları evine bırakan Tyler'ı biliyor musun?
You can just drop me off at my apartment.
- Beni evime bırakabilirsin.
I'll pick you up tomorrow at 8 : 00?
Seni yarın sekizde alayım mı?
You could even pick me up at 7 : 00.
Yedi'de bile alabilirsin.
Uh... well, there is someone who's very interested coming by to look at it, but since you guys are here now, first come, first serve.
Çok ilgilenen birisi bakmaya geliyor ama burada olduğunuza göre, ilk gelen ilk alır.
At least you tried.
En azından denedin.
Um... if you look at the tape, you won't see us coming back in the building,'cause we came in through a side door.
Kayıtlara bakacak olursan binaya geri döndüğümüzü görmezsin çünkü yan kapıdan girdik.
Aren't you supposed to be at Vassar?
Vassar'da olman gerekmiyor mu?
They open up again at 6 : 00 a.m. if you wanna check out the sale.
Satışa bakmak isterseniz saat altıda tekrar açılacak.
I haven't seen you in a year, then I run into you at a party, and now you wanna get drinks?
Seni bir yıldır görmedim, sonra partide rastlaştık şimdi de içki ısmarlamak mı istiyorsun?
Hey, if the Seahawks had handed the ball to Marshawn Lynch at the one-yard line, they could've won the Super Bowl, but, you know, whatever.
Seahawks Marshawn Lynch yarı sahasına 2 metre daha atak yapabilseydi Super Bowl'u kazanabilirdi. Ama bilirsin, kısmet işte.
Have fun at the ball, Suzy Q. You deserve it.
Baloda iyi eğlenceler Suzy Q. Bunu hak ediyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]