Away present traduction Turc
207 traduction parallèle
Kind of a going away present. You know.
Bir tür hediye, bilirsin.
And this is a fine going-away present I'm giving you for Christmas.
Ve bu da sana Noel için harika bir veda hediyesi.
I bought you a little going-away present.
Küçük bir seyahat hediyesi aldım.
- Lili? Here. It's our going-away present.
Lili, bu hoşçakal hediyesi!
What a nice going-away present.
Ne hoş bir yol hediyesi.
Just a little going-away present.
Yalnızca küçük bir ayrılık hediyesi.
It's a going-away present.
Bir veda armağanı
Or a going-away present?
Aşk mı yoksa hoşça kal hediyesi mi?
A little going-away present.
Hoşça kal hediyesi.
I got you a little going-away present.
Sana küçük bir dönüş hediyem var.
A little going-away present for you.
Bay Kederli'nin senin için küçük bir armağanı var.
I have a little going-away present for her.
Ona küçük bir veda hediyesi getirdim.
What a great going-away present.
Ne güzel bir elveda hediyesi.
Well, just think of it as my going-away present.
Bu durumu veda hediyem olarak kabul et.
Have I abused our relationship too much or could I be so bold as to ask you for a going-away present?
İlişkimizi çok mu kötüye kullandım ya da senden bir veda hediyesi isteme cesaretini gösterebilir miyim?
I got a going-away present for you, but it isn't wrapped.
Senin için bir veda armağanım var, ama paketsiz.
I got a going-away present for you in the courtyard.
Avluda sana bir gidiş hediyem var.
I figured it would be a nice going-away present.
Hoş bir veda hediyesi olur diye düşündüm.
So I just stopped by to give you a little goin'- away present.
Ben de sana bir veda hediyesi vermek için geldim.
Think of it as a going-away present.
Bunu bir veda hediyesi olarak düşün.
My going-away present to you.
Veda hediyen.
It was a going-away present.
Bizim Mufti'nin veda hediyesi.
It's a going-away present.
Bu bir hoşça kal hediyesi.
Did you see what she gave me as a going away present?
Bana ayrıIık hediyesi olarak ne verdiğini gördün mü?
This is... it's your going-away present. Bon voyage.
Sana yolculuk hediyesi.
I brought you a going-away present.
Sana bir elveda hediyesi getirdim.
I guess, that will make this your going away present.
O halde sanırım bu sizin veda hediyeniz olacak.
It was a going-away present from the chief!
Kendisinden bir veda hediyesiydi.
Call it a going-away present.
Ona bir ayrılık hediyesi diyelim.
- Here's a going away present, man.
- İşte senin hediyen, adamım.
Now, Mother, you know it isn't right to put Uncle Elwood away without some blood relative being present.
Anne, Elwood dayımı yanında akrabası olmadan hastaneye yatırmak doğru olmaz.
But to give away a present from Pharaoh is sacrilege.
Ama bu hediyeyi almak Firavun'a saygısızlık demekti.
Your Majesty, one guest is still present, but I will make sure that he'll disappear right away.
Majesteleri, odada bir kişi varmış hemen çıkmasını sağlayacağım.
Since Lord Iyi is at present away in his domain, Senior Counselor Saito conveyed your request to His Lordship's son, Bennosuke.
Lord Iyi şu an evinde olmadığından kıdemli danışman Saito isteğini lord hazretlerinin oğlu Bennosuke'ye götürdü.
We had hoped to bring you live pictures of the prince and princess but they were not able to be present for the finish of the rally as we understand they are away skiing.
Size prens ve prensesin görüntülerini sunmak istemiştik ama rallinin sonunda bulunamadılar çünkü sanırız kayak yapıyorlar.
From physicist such attitudes might sound astounding but modern science does not exclude the fact that the future exists in the present in away similar to our pasts existing in our memories.
Fizikçilere düşünceleri şaşırtıcı gelse de modern fizikçiler geleceğin, geçmiş ve şimdiki zaman gibi hafızamızda yer etme gerçeğini dışlamıyorlar.
We'll present the evidence, tell them what your assignment was they'll go for necessary force, and you'll walk away.
Delilleri sunacağız, görevinin ne olduğunu anlatacağız. Nefsi müdafa sayılacak, ve çıkıp gideceksin.
In the spiral of the titles he saw time covering a field ever wider as it moved away, a cyclone whose present moment contains, motionless, the eye.
Baslik yazilarinin sarmalinda zamanin uzaklastikça daha genis bir alani kapsadigini görüyordu simdiki ani hareketsiz gözüyle içeren bir siklon.
Now, only a very important issue could call us away at the present.
Abergavenny cinayeti var.
Now, only a very important issue could call us away at the present.
O yüzden, sadece çok önemli bir mevzu bizi şu an uzaklara çağırabilir.
If accelerated sufficiently, that would wash away all present holographic constructs.
Eğer yeterli seviyede hızlanırsa, bu mevcut olan tüm holografik üretimleri silip süpürebilir.
"Just one, but he's away" for the present
Bir arkadaşım vardı, ama şimdi uzakta.
The only evidence we have at present is the brief interruption in their movement pattern during our last attempt to break away.
Şu anda sahip olduğumuz tek delil son kaçış denememiz esnasında hareket desenlerindeki kısa bir bozulma.
I often forget how important it is. To step away from my ever present routine.
Her gün yaptığım işlerin dışında bir şey yapmanın ne kadar önemli olduğunu unutuyorum hep.
A day or 2 passed, and with each thought of him a task would present itself like a lifesaver pulling me further away from those 4 days.
Bir ya da iki gün geçti, onu düşündüğümde evde yapılacak bir iş yardımıma yetişiyor beni bu 4 günden uzaklaştırmaya yardım ediyordu
- Here. I got her a going-away present.
Ona veda hediyesi aldım.
The lady of the house is away at present.
Evin hanımı şuanda yok.
The South Tunnel Elementary School second grade class... would like to present you with this, a mural we have drawn... of you bugs helping us fight the grasshoppers away.
Güney Tüneli İlkokulu ikinci sınıfı size... çekirgelerle savaşımızda bize... yardım etmenizi anlatan bu resmimizi sunar...
Your dad gave you that watch as a present just before he went away.
Baban kolundaki saati gitmeden önce verdi.
He's away just at present, but I will see he knows.
Şu anda evde yok ama yakında ona iletirim.
Did you ever get your birthday present taken away from you?
Hiç doğumgünü hediyeni alan biri oldu mu?