Awfully traduction Turc
3,338 traduction parallèle
You're being awfully high and mighty for someone who once claimed her husband drowned so she could get out of a gym contract.
Bir keresinde bir spor salonu kontratını iptal ettirebilmek için eşinin boğulduğunu iddia eden birine göre bize çok tepeden bakıyorsun.
You're working awfully late.
Geç olmuş olabilir.
You know, breaking into amber seems awfully ambitious for a small-time crook.
Kehribar'a girmeye çalışmak küçük bir hırsız için fazla hırslı bir girişim.
That's awfully close to Australia.
Orası Avustralya'ya çok yakın.
That's an awfully nice gift for a professor.
Bu, bir profesör için oldukça hoş bir hediye.
You boys are, uh, awfully dressed up.
İyi giyinmişsiniz.
I hear they can be awfully judgmental.
Feci şekilde eleştirdiklerini duymuştum.
You're awfully cheerful.
- Son derece neselisin.
You know, your boy here is awfully opinionated.
Biliyormusun, senin oğIan son derece inatçı.
That was awfully Christian of you, giving Khan free medical advice.
Khan'a bedava tıbbi tavsiye vermen, gerçekten çok saygıdeğer bir davranış.
Deans is working awfully hard to fly under the radar.
Deans dikkat çekmemek için aşırı fazla uğraşıyor.
You're awfully fired up, Sam.
Hemen sinirleniyorsun Sam.
Awfully fired up about taking a picture of a fish.
Bir balığın fotoğrafını çektiği için amma heyecanlandı.
That's an awfully important phone call from the hair gel trade association.
Gelen arama çok önemli çünkü saç jölesi ticaret birliğinden gelmiş.
But that means if anything goes wrong, it's going to be an awfully big mess.
KOMİSYON ÜYESİ Ama bu, bir şey kötü giderse, felaketin çok büyük olacağı anlamına da geliyor.
If you hold a press conference and Melissa pops up from out of nowhere the next day, then you and your organization are gonna look awfully foolish.
Basın toplantısı düzenlerseniz ve Melissa ortaya çıkarsa sonrasında siz ve örgütünüz aptal durumuna düşeceksiniz.
But that leaves an awfully big hole in your day.
Ama gününüzde büyük bir boşluk var.
And that's awfully important to a guy who likes to talk. You know what I'm saying?
Bu da konuşmayı seven bir erkek için son derece önemlidir.
You must be awfully proud of your husband.
Kocanızla gurur duyuyor olmalısınız.
That is an awfully big hole.
Bu amma büyük bir delik.
You're being awfully quiet.
Çok sessizsin.
Female, out-of-towner, unannounced... Awfully friendly with humans.
Kadın, kasaba dışından, bildirilmemiş ve insanlarla son derece samimi.
I don't remember this place, Burt, but it smells awfully like a hospital to me.
Buranın neresi olduğunu hatırlamıyorum, Burt, ama korkunç derecede hastane gibi kokuyor.
Awfully quiet over there.
Orada sessizce oturuyorsun.
Something smells awfully good, and it ain't this pip-squeak.
Çok güzel kokuyor, Ve ciyaklama.
You had an awfully good view. Well, yeah, if I was standing right here,
- Orada dursaydım, doğruydu.
Or is your conclusion, "that's an awfully big ocean, and I didn't sample very much of it with my glass?"
Veya sonucunuz "bu okyanus gerçekten çok büyük ve bu bardakla çok fazla örnek alamadim." mi olurdu?
Why, that's awfully fast.
Korkunç derecede hızlı.
I began to think, hey, wait a minute - - this sounds awfully much like a hologram.
Bence daha başka gelişmelere kadar bekleyin... hologram çok fazla bir ilgi uyandıracak.
You're gonna have some awfully big predators stalking you. But you'll be fine if you stick with me.
Peşine düşecek olanlar korkunç adamlar ; ancak benimle kalırsan onlardan kurtulabilirsin.
Dr. Hannity is awfully calm.
Doktor Hannity son derece sakin.
He's awfully cute.
Çok ama çok tatlı.
Working awfully close to the boss, aren't we, Cheryl?
Patronumuza aşırı derecede yakın çalışıyoruz, değil mi Cheryl?
Lickety split, and we're good to go. He was awfully forthcoming with all of that information.
Her konuyu açıklamada hiç bir sakınca görmedi.
- I was having some financial troubles, and Russ Hilburn's money looked awfully good.
Biraz finansal problemler yaşıyordum, ve Russ Hilburn'ün parası oldukça işe yarıyordu.
Getting awfully good at doing that.
Kesinlikle bu işte daha iyi hale geliyorsun.
- Yes, I'm awfully tired.
- Evet, ölümüne yorgunum.
Well, somebody might have picked it up. But without a victim to point to, the case gets awfully thin.
Biri uğraşsa bile kurban olmadan kazanması zayıftı.
Some of these names look awfully familiar, boss.
Bazıları çok tanıdık geliyor, patron.
That's awfully vague, Claudia.
- Daha açık ol, Claudia.
You're driving awfully fast,
Çok hızlı gidiyorsunuz, Dr. Shepherd.
It gets awfully wet this time of year in Payden, doesn't it?
Yılın bu vakti Payden çok nemli oluyor, değil mi?
'Cause when I broke in your apartment, I noticed that you had some awfully nice stuff.
Çünkü dairene girdiğimde çok güzel eşyaların olduğunu gördüm.
It's awfully early to be building a fort.
Kale yapmak için saat çok erken değil mi?
Yeah, he did seem awfully anxious to start shooting didn't he?
Evet, ateş etmeye çok hevesli görünüyordu değil mi?
Well, that's awfully judgmental.
Bu kadar önyargılı olma. Beni ancak tanıyorsun.
You're awfully curious for someone who wants to take a break from us all.
Bütün bu işlerden uzak durmak istediğini söyleyen birine göre, çok meraklısın.
$ 50,000 is an awfully big withdrawal.
50.000 dolar, çekmek için büyük meblağ.
You're awfully quiet.
Aşırı sessizsin.
I'm awfully sorry - because that forces me to ask you to resign.
Çok üzgünüm çünkü bu durumda istifanı istemek zorundayım.
It's awfully quiet down there.
Aşağısı çok sessiz.