Bara traduction Turc
3,882 traduction parallèle
Ah, 12-stepper in a bar.
"12 adımcı" biri bara geldi demek.
When we get back to the barn, you can tell me what's what.
Bara geri döndüğümüzde neler olduğunu anlatırsın.
Okay, I will compress and upload the video to her, and then I will tell her that Michael has gone off to the pub to drown his sorrows in drink.
Tamam, videoyu düzenleyip Amanda'ya göndereceğim. Sonra da Michael'in efkar dağıtmak için bara gittiğini söyleyeceğim.
Jason, you'll be pleased to know that I had the bar stocked with the oldest Japanese whiskey known to mankind.
Jason, bara insanoğlunca bilinen en eski Japon viskisini eklettiğimi bilmekten memnun olursun diye düşünüyorum.
- To the bar.
- Hadi bara.
So why aren't you taking the bar this summer?
Neden bu yaz bara uğramıyorsun?
When my friend Paige came up to you at the bar, what did she say to you?
Arkadaşım Paige bara geldiğinde sana ne söyledi?
If you're in town, just stop by the High Note Bar.
- Şehre gelirsen, High-Note bara uğra.
They rigged it so they could buy into the bar and use our slip to move drugs through here.
Bara ortak olmak için hırsızlığı düzenleyip kullandılar ve esrarı buradan geçirmek için de gemimizi kullandılar.
Okay, Ted, bar.
Tamam, Ted. Hemen bara iniyoruz.
I went to a gay bar last night, and nobody spoke to me.
Dün gece bir gey bara gittim ve kimse benimle konuşmadı.
Hey, I'm headed to the bar.
Ben bara gidiyorum..
Do you want to come to the bar with me?
Benimle bara gelmek ister misin?
Do you guys want to move on to another bar?
Başka bir bara gitmek ister misiniz?
It's the closest bed to the only bar in town.
Kasabadaki tek bara en yakın yatak burası.
Well, hurry up. It's a busy night and every time I circle the bar, I sound like a team of reindeer.
Acele et, işler çok yoğun ne zaman bara dönsem, sanki bir grup eşek anırıyor.
A Jew, two gentiles and a golem walk into a bar.
Bir Yahudi, iki adam ve bir Golem bara girerler.
I'll take Holly down to the bar and distract her while you help Haskell.
Holly'i aşağıya bara götüreceğim ve onun dikkatini dağıtacağım bu sırada sen Haskell'a yardım edeceksin.
Hey, Holly, what do you say we go down to the bar and grab a drink?
Hey, Holly aşağıya bara inip ve birer içki içmeye ne dersin?
Look, if you won't take me,
- Burası bara benziyor.
I'm too young to get into gay bars.
Gay bara girmek için yaşım tutmaz.
Credit card charge puts her at a dive bar in Brooklyn called The Last Stop.
Kredi kartı kayıtları Brooklyn'deki The Last Stop adlı bir bara gittiğini gösteriyor.
One of Tesler's soldiers just entered the bar.
Tesler'in askerlerinden biri bara geldi.
Okay, we should go to a bar.
Pekala, bara gitsek iyi olur.
I'm here.
Bara geldim.
You really think they went back to the bar?
Gerçekten de bara geri döndüklerini mi düşünüyorsun?
I can't go to a bar'cause of the drinks.
İçki yüzünden bara gidemiyorum.
He's at the bar getting drinks. Why?
Bara içki almaya gitti.
I got a look in a bar last night.
Dün gece bir bara girdim.
They have raided our bar.
Bara baskın düzenlediler!
- Go to a bar, pick up women?
Bara gidip hatun mu kaldıralım? Kesinlikle.
Hey, Lois, me make drive time to super fun Clam with noble Quagmire and wheel-monster Joe.
Lois, yüce Quagmire ve sandalyeli canavar Joe'yla süper eğlenceli bara gidiyorum ben.
- We went to an insane bar, played football with the Colts.
- Çılgın bir bara gittik Coltlar'la futbol oynadık.
This kid doesn't fit the profile of the joint.
Bu çocuk bu bara takılan birine hiç benzemiyor.
You push your way to the bar, where you drink an $ 18 cosmopolitan, then you stare at a pretty girl and imagine your perfect life together.
Sonra bara gidip 18 dolara cosmopolitan alacaksın. Sonra güzel bir kızı kesip yaşayacağınız mükemmel hayatı hayal edeceksin.
Hey. I'm gonna hit the bar, see if I can get into some trouble.
Ben bara gidiyorum, bakalım şansım yaver gidecek mi.
How about you have him go into a bar and pick a fight with some rangers, and he sends a couple of them to the hospital?
Adamın bara gittiğini ve Ranger komandolarına bulaşıp, kavga çıkarttığını... -... ve birkaçını hastanelik ettiğini yazsana?
Well, unless you want to stuff him and mount him over the bar.
Tabi eğer Delroy'un içini doldurup bara asmak istemezsen.
Ava, why don't you go behind the bar and pretend like you're cleaning up?
Ava, bara geçip, etrafı temizliyor gibi yapar mısın?
I'm about to go to the bar to meet her.
Onunla tanışmak için bara gitmek üzereyim.
Well, I felt bad how you said you never had any real friends, and you guys helped me out, so I went back to the bar, I gave a heartfelt speech telling them that you'd changed...
Sen hiç arkadaşım yok dediğinde kötü hissettim ve siz bana yardım ettiniz ben de bara geri gittim ve onlara içtenlikle senin değiştiğini söyledim.
Right that bell, you a shout at the bar.
- Çalma çanı, bara seslen.
Came in at the pub last night telling everyone he'd struck gold.
Dün akşam bara gelip herkese altın bulduğunu anlattı.
You know, that chap you recognised who walked into the pub.
Biliyorsun, bara giren adamı tanıdın.
Well, I told our favorite lovebirds that I'd watch the bar while they're away... nesting.
Bizim kumrular, bir yerlerde yuva yaparken bara göz kulak olacağıma söz verdim.
I'm going to the bar, do you want anything?
Ben bara gidiyorum, bir şey istiyor musun?
Wait, Max, we can go to that bar and exploit your special gifts.
Max, o bara gidip özel hediyelerimizi kullanmamız gerekecek.
With Ron, in the bar at The Tuntmore.
Ron'la Tuntmore'daki bara gideceğiz.
Just some bar in the city.
- Merkezdeki bir bara.
Okay, hang on.
Ben bara gidip, bir çocuğu kaldırdım diyelim.
A dive bar?
Bara mı?