Be honest traduction Turc
11,428 traduction parallèle
I'm gonna be honest with you.
Sizinle açık konuşacağım.
Got to be honest.
Dürüst olmak lazım.
I don't know what it means, to be honest, but the Reverend obviously thought it meant something.
- Dürüst olmak gerekirse ne demek olduğunu bilmiyorum ama Peder kesinlikle bir şeyler ifade ettiğini düşünürdü.
I have to be honest.
I dürüst olmak zorunda.
I'll be honest with you, Mr Bayfield, I think Madam Florence might need a little more preparation before she sings in public.
Size karşı dürüst olacağım, Bay Bayfield, bence Madam Florence'in halkın karşısına çıkmadan önce biraz daha hazırlanması gerekebilir.
But with you, I have to be honest, and it is not good.
Fakat seninle konuşurken dürüst olmalıyım ve söyleyeceklerim iyi şeyler değil.
To be honest with you, he was just as good a singer as me and the other guy.
Ve dürüst olmak gerekirse en az benim kadar iyi bir şarkıcıydı.
Oh, let's be honest. At this point in my career, I'm only doing it for the money anyway.
Kariyer açısından düşünürsek sadece para kazanmak için yapıyorum hepsi o.
To be honest I never really liked the writing. It was just a job.
Dürüst olmak gerekirse, yazmayı sevmedim sadece bir işti.
Look, I'm gonna be honest with you.
Sana karşı dürüst olmak istiyorum.
But let's just be honest about it.
Ama hadi dürüst olalım.
Just be honest with each other.
Birbirimize karşı dürüst olmak.
To be honest, we didn't expect to see you back here
Açıkcası, seni burada beklemiyorduk.
I'm not sure to be honest.
Açıkçası bilmiyorum.
Can I be honest with you?
Sana karşı dürüst olayım mı?
It was O.J.'s idea, but I'll be honest with you, she loved them.
O.J. yapmasını söylemişti ama kendisi de çok sevmişti.
And-and I want you to be honest.
Dürüst olmanızı istiyorum.
But let's be honest.
Ama dürüst olalım.
Be honest.
İtiraf et hadi.
I got to be honest. I didn't hear it.
Dürüst olmam gerekirse ben dinlemedim.
I'm not either, to be honest.
Dürüst olmak gerekirse ben de değilim.
To be honest it all happened by mistake really.
Dürüst olmak gerekirse hepsi yanlışlıkla oldu aslında.
To be honest, a reassessment is necessary.
Dürüst olmak gerekirse, yeniden değerlendirme gereklidir.
I mean, come on, Jim, be honest.
Yani, lütfen Jim. Dürüst olalım.
You can be honest.
Dürüst olabilirsin.
Gotta be honest.
Dürüst olmam gerek.
To be honest, Gamby, - I still think you're a fucking dipshit.
Dürüst olmak gerekirse, Gamby hala geri zekalı olduğunu düşünüyorum.
I'll be honest, Gamby,
Sana karşı açık konuşacağım, Gamby.
- and be honest with me, all right?
- Dürüst ol ama.
I mean, to be honest, yes, I did have certain questions about his tactics and ideas, but, I mean, come on, were both professionals.
Yalan yok, bazı taktik ve fikirlerini sorgulamış olabilirim. Ama ikimiz de profesyonel insanlarız.
To be honest, Gamby.
Ne yalan söyleyeyim Gamby.
Which isn't often, to be honest.
- Ki pek sık olmaz... dürüst olmak gerekirse.
I just want to be honest with someone in this world.
Yalnızca bu dünyada birine karşı dürüst olmak istiyorum.
I haven't seen much of her, to be honest.
Dürüst olmak gerekirse onu pek görmedim.
I got to be honest, I've never seen you like this before.
Dürüst olmalıyım seni daha önce hiç böyle görmedim.
To be honest, I was just thinking, given how Kelly died, I wouldn't put my faith in any foundation.
Açıkçası düşünüyorum da, Kelly'nin nasıl öldüğüne bakınca inancımı hiçbir yapıya vermezdim.
I'm just trying to be honest.
Dürüst olmak istedim.
I respected Theresa, and what happened to her was tragic, but to be honest, I barely knew her.
Theresa'ya saygı duyuyorum, ve ona olanlar çok kötü ama açıkçası onu tanımıyordum.
I'm gonna be honest with you guys.
Çocuklar, size karşı dürüst olacağım.
It fr.. To be honest, it's been more of an adjustment than I expected here at Davis and Main. So, I just...
Açıkçası, dürüst olmam gerekirse, Davis Main'de beklediğimden daha kapsamlı bir alışma süreci gördüm.
To be honest, I'm more interested in what goes with it.
Dürüst olmak gerekirse daha çok yanında gelecek şeyle ilgileniyorum.
I'm not sure where home is, to be honest.
Dürüst olmak gerekirse memleket neresi emin değilim.
To say. Can I be honest with you?
- Ben dürüst olabilir miyim?
I got to be honest, I've really taken to it, and I think musicals are gonna become a huge part of my life moving forward!
Dürüst olmak gerekirse, gerçekten ilgimi çekti ve sanırım bundan sonra müzikaller hayatımın büyük bir parçası olacak.
Just be honest.
Sadece dürüst ol.
I need to ask you a question. And I need you to be really honest with me.
Sana bir soru sormam gerek ve bana karşı dürüst olmanı istiyorum.
Well, to be perfectly honest, I haven't got the foggiest.
Dürüst olmak gerekirse hiçbir fikrim yok.
And to be completely honest, I haven't read the documents either, and I'm supposed to be signing them.
Dürüst olmak gerekirse okumadığım belgeleri benim de imzalamam gerekiyor.
I have to be completely honest with you.
Sana karşı tamamen dürüst olmalıyım.
These days, the penalties for even the most honest of errors can be devastating.
Artık en küçük hatalarda bile verilen cezalar yıkıcı olabiliyor.
( sighs ) Okay, but if I'm being honest with you, if I'm being very, very real, I need to be high on crack cocaine right now.
Tamam ama dürüst olmam gerekirse, harbi olursam şu an kokain çekmem lazım.