English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / Be there at

Be there at traduction Turc

4,658 traduction parallèle
I'll be there at 9 : 00.
9 : 00'da orada olurum.
Be there at two o'clock.
Saat ikide orada ol. Hoşça kal.
They'll be there at 9 : 00 with the money.
Parayla beraber saat 9'da orada olacaklar.
I'll be there at noon fishing with just my driver.
Öğlen orada olacağayım. Sadece şoförümle balık tutacağım.
You need to be there by 2.45, before the guards do their scheduled sweep at three.
Saat 14.45'te korumalar rutin taramasını yapmadan orada olmalısın.
I'm trying to be happy for my brother, but, uh... I guess a person has a different perspective on weddings when he knows what's down there at the end of the aisle.
Kardeşim için sevinmeye çalışıyorum ama insan, evlendikten sonra neler olacağını bilince düğünlere farklı şekilde bakar oluyor galiba.
There's gonna be a big payoff for you at the end of this.
Sonunda acısını çıkarmış olacaksın.
He gets to live up there so he can be embedded at Ultra.
Yukarıda yaşıyor ki Ultra'ya sızabilsin.
If these guys are charged, there could be riots here at home, too.
Bu adamlara dava açılırsa ülkemizde de isyanlar çıkacaktır.
- No. Then there's gonna be a camera pointed at an empty chair.
O zaman kameralar boş koltuğa yönelmiş olacak.
There's at least 20 hunting guides in this town that need to be questioned.
Bu kasabada sorgulanması gereken en az yirmi av bayii var.
Be there at 1 : 40.
13 : 40'da orada olmalısın.
She was at home this afternoon and her mother was supposed to be there, too.
Bugün öğleden sonra evdeydi. Annesinin de yanında olması gerekliydi ama ne yazık ki evden ayrılmış.
He'll either be there or he'll be at Life Trace, where he has access to the computers.
Ya oradadir ya da bilgisayarlara erisimi olacagi için LifeTrace'de.
There was, like, a coldness in the air that makes you feel like you don't want to be there. I looked over at Nicolle.
Havada bulunan soğukluk size oradan kaçmak hissi uyandırıyor gibiydi.
QUICK REMINDER THAT IF AT ANY POINT TONIGHT JAMES FULLY OPENS HIS EYES, THERE WILL BE SIX MORE WEEKS OF SUMMER.
Unutmayalım, eğer bu gece James gözlerini tamamen açacak olursa yaz 6 hafta uzayacak.
There may be no rug at all.
Hatta halı bile yok.
At this rate, he's gonna be up there find his piles of bones, bring them to base camp and wanna go home before she punches a hole in the ground.
Bu hızla giderse, hemen çıkıp kemiklerini bulur ve kadın daha ilk çukuru açamadan kampa getirmiş olur.
There will be no visitors at Highmarten, Lydia.
Highmarten'de hiç ziyaretçi olmayacak, Lydia.
Is there gonna be a single black person performing at this festival, Dr. L?
O konserde bekar siyahi bir şarkıcı olacak mı Dr. L?
We can't tell if there's anybody inside, but based on the kidnapping footage, there should be at least three of them.
İçeride biri var mı bilemiyoruz ama görüntüleri göz önüne alırsak en azından 3 kişi olmalı.
If I was following protocol, there'd already be a mark on your record so permanent, even if you were absolved of any wrong-doing, you'd be lucky to get a job at the DMV.
Eğer protokolü izliyor olsaydım dosyanda o kadar kalıcı bir iz olurdu ki bütün suçlamalardan aklansan bile DMV'de bir iş bulsan şanslı sayılırdın.
There must be at least another person involved.
Bu iş daha bitmedi. En az bir suç ortağı daha var.
Well, there's gonna be an investigation at least, right?
En azından hakkında bir araştırma olacak değil mi?
I may never become a bride but I'll be beside you there, at your wedding.
Hiç gelin olamayabilirim ama senin düğününde yanında olacağım.
There's a lot more people at the bus, so it's hard to be normal.
Bu yüzden normal olmak çok zor.
It's your choice whether you listen to me or not, but there will be an incident at 11 : 00 this morning at the decatur industrial park.
Beni dinleyip dinlememek sizin kararınız ama bu sabah 11 : 00'de Decatur Sanayi Parkı'nda bir olay meydana gelecek.
Now, he's telling us there may be some kind of an event about to happen at the decatur industrial park.
Ve şu anda bize, Decatur Sanayi Parkın'da bir çeşit olay meydana geleceğini söylüyor.
There is to be no undergarments seen at any time.
Görünen iç çamaşırları asla olmamalı.
There is to be no undergarments seen at any time, OK?
İç çamaşırlarınız görünmemeli, tamam mı?
Then I'm sure there will be at least one person who recognizes this girl.
O zaman en azından bu kızı tanıyan bir kişi olur.
But, at Pediatric Surgery, there's no one suitable to be my successor.
Ama, pediyatri bölümünde yerime geçebilecek biri yok.
There should be enough here to last at least two weeks.
En azından iki hafta yeter.
And there's got to be at least a hundred more soldiers in town.
Kasabaya da en az 100 asker daha gelmiş olmalı.
Tomorrow there won't be much left of him to look at.
Yarına ondan pek bir şey kalmayacaktı.
Come on, there's got to be at least a hundred things you want to do before you die.
Haydi ama ölmeden önce yapmak istediğin yüzlerce şey olmalı.
I don't understand why at least one of us can't be in there with him.
Neden en azından birimiz yanında duramıyor anlamıyorum.
Oh, yeah, there'll be no snacks.
Atıştırmalık olmayacak.
How did Gavin know that there would be a cop in the diner at that exact moment?
Gavin aynı anda lokantada bir polis olabileceğini nereden bildi?
- There will be no questions at this time.
- Burada hiçbir soru olmayacak.
There's much fun to be had at Hercules'expense.
Herkül'ün sırtından geçinmek eğlencelidir.
It's her wedding. It'd be better if one of us were there at least.
Sonuçta düğünü, en azından aile fertlerinden biri orada bulunmalı.
At the fortress there, you will be met by soldiers from Jocasta's father.
Kalede Jocasta'nın babasının askerleriyle tanıştırılacaksınız.
Your father wants you to be there. It's tomorrow at lunch.
Öğle yemeğinde baban orada olmanı istiyor.
Ah, I thought there might be a place for you at the table.
Senin de bu işte bir yerin olabilir diye düşünmüştüm.
And I'll be grateful if there is, in fact, truth to the conspiracy theory that David Clarke was framed.
David Clarke'a komplo kurularak iftira atıldığı gerçek miydi? Söylersen minnettar kalırım.
And, if the experience was to truly replicate a night at the Music Hall, there would have to be refreshments.
Ayrıca ortam gerçekten Music Hall'deki bir geceyi andıracaksa içecekler de olmalı.
There was no reason for him to be at the loft.
Onun için hiçbir neden yoktu olmak yuvarlıyor.
Because there may be a little bit of money at the end of it.
Çünkü işin ucunda birazcık canlı olabilir.
Well, there might be a few there that want to throw their poop at you.
Pekala, birkaç tane olacak, ama üstüne kaka yapmak isteyenlerden.
Wait. Why would there be Cowboys fans at the Redskins game?
Bir dakika, Redskins maçında neden Cowboys taraftarı olsun ki?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]