Being there traduction Turc
6,165 traduction parallèle
I want to thank my husband, Mark, for always being there...
... hep yanımda olduğu için eşim Mark'a teşekkür ederim.
He just denies being there for the murder.
O sadece cinayet için orada olduğunu inkar ediyor.
I hacked into the law-firm network, and there was nothing about a meeting, or them even being there that night.
Hukuk bürosunu hackledim ama ne toplantı hakkında ne de o gece hakkında hiç birşey bulamadım.
Thank you for being there for me throughout all of this.
Yaşadığım her şeyde yanımda olduğun için teşekkür ederim.
Well, if her not being there for you made you feel unworthy and not entitled to pursue your dream job, you should tell her how you feel.
Eğer seninle ilgilenmemesi değersiz hissetmene sebep olduysa ve seni hayalindeki işten edecekse ona hissetiklerini söylemelisin.
My father cancelled his surgery and instead of me being there to convince him otherwise, I'm stuck here with all of you.
Babam ameliyatı iptal etmiş. Şu anda yanında olup onu ikna etmem gerekirken burada sizinle sıkışıp kaldım.
Walking past his room and him not being there.
Odasının önünden geçeceksin ve o orada olmayacak.
Thanks for being there.
Buraya geldiğin için teşekkürler.
Your name. Then there was the lie about you being pregnant.
Sonra hamile olma yalanın vardı.
You would have been like a soggy mop, being dragged around here and there like a dog, then what if you got into a car accident?
Köpek gibi oradan oraya sürüklenirken ya başına bir kaza gelseydi?
We also need to consider the possibility of there being a partner.
Bir ortağı olması ihtimalini de düşünmeliyiz
Paulie G. for writing me this wonderful part, for being... Everyone at HBO for believing in me, the members of the television academy... This wonderful honor, and my husband, Mark, who's always there for me.
Bana bu mükemmel rolü yazdığı için Paulie G'ye HBO'da bana inanan herkese beni bu ödüle layık gören Televizyon Akademisi'nin mensuplarına ve hep yanımda olan eşim Mark'a teşekkür ederim.
But there is one thing worse than being a lying bastard and that's being a bad lying bastard and you, Vincent, my old China, are a very bad lying bastard.
Ama yalancı pislik olmaktan daha beter bir şey varsa o da kötü yalancı pislik olmaktır ve sen Vincent çok kötü bir yalancı pisliksin.
Yeah,'cause no one's ever faked being surprised. Yes, well, you weren't there.
Tabi kimse numara yapamaz ya.
And there's talk of some journalists being detained for questioning in Pyongyang.
Ve Pyongyang'da sorgulama için gözaltına alınan gazeteciler için bir kulis var.
What are the chances of there being two Sheyna Smiths autopsied on the same day?
İki tane Sheyna Smith'in aynı günde otopsi olmasının olasılığı nedir?
Now, there are a lot of unfortunate things that come with being an adult...
Şimdi, yetişkin olmakla birlikte pek çok yersiz şey de geliyor.
Aren't there studies that show you get better by being together?
Araştırmalar birlikte olmanın daha iyi olduğunu göstermiyor mu?
I wasn't alone in this. There were four others out of NSA, and we were all trying to work internally in the government over these years trying to get them to come around to being constitutionally acceptable and take it into the courts and have the courts oversight of it too.
Yalnız değildim, NSA dışından dört kişi daha vardı ve hepimiz de yıllardır hükümet içinde çalışmak için çaba sarf ediyor çalışmalarımızın anayasal olarak kabul edilmesi için uğraşıyor konunun mahkemelere taşınması ve mahkemelerin de bu konuda söz sahibi olmasına çalışıyorduk
I remember what the Internet was like before it was being watched, and there's never been anything in the history of man that's like it.
Kullanıcıların gözetlenmeye başlamasından önce internetin nasıl bir şey olduğunu hatırlıyorum.
He then decided to go to the place he identified as being very difficult for America to get at him... God damn it. ... which is Hong Kong, because, of course, technically inside China, the one country, two systems policy there, meaning he would get potentially some protection abroad.
Malzemeleri temin ediyor ardından Amerika'nın ona ulaşmasının çok zor olduğu bir yeri seçiyor ki bu yer, Hong Kong, teknik olarak Çin sınırları içinde aslında tek bir ülke ama iki farklı politik sisteme sahip bu da bir miktar korumaya sahip olabileceği anlamına geliyor.
There's no record of Sergeant Kent's dog tags being recovered by anyone.
Çavuş Kent'in künyesinin bulunduğuna dair bir kayıt yok.
If Shi Woo really is being sincere, and you're not against the idea then there's really no need for you to refuse it either.
Shi Woo hislerinde samimi ise bu fikre karşı değilim onu reddetmene gerek olduğunu düşünmüyorum.
There's nothing we gay men hate more than being put in a box.
Biz gey erkeklerin kalıplara sokulmaktan daha çok nefret ettiği bir şey yok.
There's all this pressure already being the kicker, but now I'm the female kicker, and so if I miss, it's not just the team or the school... I'm letting down all women.
Zaten kicker olmak tüm bu baskı var Ama şimdi kadın şikâyetçi değilim, Ve bu yüzden özlüyorum, eğer... sadece takım ya da okul değil Ben tüm kadınları aşağı izin veriyorum.
There's not a time card or a hall pass in the past six months that's not being scrutinized. [Door opens, closes]
Son altı ayda dikkatlice incelenmeyen ne bir randevu programım ne de özel hayatım var.
Without Anna being here physically, there's no way to make a counterspell in time.
Anna fizikken burada olmadığı sürece karşı büyüyü zamanında yetiştirmemiz imkansız.
I know deep down there's still a human being in there.
Ben hala orada bir insan var derinlerde biliyorum.
I guess after being apart for three years, There's bound to be a bit of an adjustment period.
Sanırım 3 yıl ayrı kaldıktan sonra... uyum sürecini tekrar sağlamak biraz zorlaşıyor.
- You know, there's something about being kidnapped That makes a guy realize he needs to get his act together.
Biliyor musun, şu kaçırılma olayının insana fark ettirdiği bir şey varsa o da kendisine çeki düzen vermesi gerektiğidir.
Knew there was a reason you were being so nice to him.
Ona bu kadar iyi davranmanın bir sebebi olduğunu biliyordum.
I didn't want you worried about me being a mom down there.
Ben bir anneyim diye orada benim için endişelenmeni istemedim.
Why do you... you need... you're not being challenged over there?
Zorlanıyor musun orada?
There's a few people that I like being around.
Birlikte olmayı sevdiğim birkaç insan var.
How I happened to be with my dad, and we were going down U Street and there were just people fighting in the middle of the street, you know, people being pulled from their cars.
O sırada babamın yanındaydım. U Caddesi'nde yürüyorduk. Millet sokak ortasında kavga ediyordu.
Eric Clapton probably described it better than anybody, that there was like this power that was being channeled through him that was almost not quite human.
Herhalde en iyi Eric Clapton tarif etmiştir. Onun üzerinden akan bir güç alanı vardı. Neredeyse insanüstü.
Everybody finally knew there's gonna be trouble, you're gonna lose money on shit being broken.
Herkes nihayet bu işin sonunun kötü olduğunu görmüştü. Zarar edecektik. Durum belli olmuştu.
I don't have many regrets in my life except for not being able to go back there when it was time.
Hayatta çok fazla pişmanlığım yok. Oraya zamanında dönememiş olmam haricinde.
God damn! I remember being asked to play and thinking, "God, do we belong there?"
Cüppeleri içinde şarkı söyleyen gospel gruplarına bir göz attım da, inanılmazdı.
So, even if there were a connection between the victims, the killer could not have counted on them being lured into his trap.
Yani, eger 2 kurban arasinda bir baglanti olsa bile, katil, onlarin, tuzagina saplandigini hesaplamamistir.
He reasoned that if you couldn't see the background, there'd be no way of knowing that the ball and the feathers were being accelerated towards the earth.
Gerekçesini ise, arka planı göremiyorsan top ve tüyün Dünya'ya doğru ivme kazandığını bilmenin imkânı yok diye açıklamış.
One, there's no point in being The smartest creature in the universe If you forget the people you care about.
Birincisi, önemsediğin insanları unutuyorsan evrenin en zeki yaratığı da olsan nafile.
Anyone who goes down there risks being buried alive.
Oraya inen herhangi biri canlı canlı gömülme riskini göze alır.
Now there is a real danger of the calf being injured by flailing tails and crashing bodies.
Kuyruk vuruşları ve çarpışan bedenler arasında yavrunun yaralanma tehlikesi var.
There's a fox being chased.
Takipte bir tilki var.
There is a prisoner being held for questioning in the dungeons...
Zindanlarda tutulan sorgulanmayı bekleyen biri var...
Can I go in there and get my glasses without being shot?
Oraya gidip vurulmadan bardağımı alabilir miyim?
THERE ARE STARS BEING TRIGGERED TO FORM
Yıldız oluşumları tetikleniyor..
SO, IN THE MILKY WAY RIGHT NOW, THERE ARE STARS THAT ARE BEING BORN.
Yani, samanyolu şu anda doğurmuş olduğu yıldızlar var.
Meet with the factory owner and find out what was being disposed at the time of explosion and find out if there have been any other similar waste plant explosions in the past.
Fabrikanın sahibiyle görüşüp patlama anında ne hazırlandığını öğren ve eskiden gerçekleşmiş buna benzer patlama olayları olmuş mu öğren.
Over there, in the house that's being built.
Şurada, şu inşa edilen evde.
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48