Bicycles traduction Turc
265 traduction parallèle
All my friends have bicycles. I want one too.
Bütün çocukların bisikleti var ve ben de istiyorum!
Unfortunately, we of the gendarmerie go about on bicycles.
Ne yazık ki biz jandarmalar ulaşımımızı bisikletle sağlıyoruz.
Buy boys'books, buy girl's books, buy bicycles three puppies... from what Europe?
Oğlanlara kitap al, kızlara kitap al, bisiklet al üç köpek yavrusu... Ne Avrupası?
In the cowshed, you'll find two bicycles.
Ahırda iki bisiklet bulacaksınız.
This man and this woman, and then the farmers who provided you with the bicycles.
Bu bayla bu bayan, bir de sana bisiklet veren o çiftçiler.
The place is loaded with bicycles.
Her yerde bisikletler var.
I'll teach you to steal bicycles!
Sana bisiklet nasıl çalınır öğreteceğim!
People resting on the side of the road, he carried all their belongings on bicycles...
İnsanlar yolun kenarında dinleniyorlardı, Herşeylerini bisikletlerde taşıyorlardı...
In Moscow I saw no dogs, beggars, prams or bicycles.
Moskova'da hiç köpek, dilenci, bebek arabası ya da bisiklet görmedim.
And out of the night, 50 bicycles appear moving down the square.
ve geceleyin 50 tane bisikletin gözüktüğünü, ve merkeze doğru gittiğini düşünün.
Fifty bicycles.
50 tane bisiklet.
Bicycles?
Bisiklet mi?
swiping bicycles and stealing from maids'rooms.
Ancak bisiklet çalıp hizmetçi odası soyacak kapasitedesin sen.
We have carts and bicycles...
Bisikletler ve el arabaları var...
- No bicycles for rent.
- Kiralık bisiklet yok.
Or the men on the bicycles?
Bisikletle geçen adamlar da mı fark etmedi?
- I hope you can ride bicycles.
- Umarım bisiklete binebiliyorsunuzdur.
The future's all yours, you lousy bicycles.
Gelecek zaten sizin... sizi rezil bisikletler.
Yes, wherever bicycles are brok en or menaced by international Communism Bicycle Repairman is ready.
Evet, nerede bisiklet bozulursa veya komünizm tehdidi varsa Bisikletçi Uzman hazır.
Some rode on wagons, others on bicycles.
Bazıları at arabalarında, bazıları bisiklet üzerinde gidiyordu.
Who do you think I am, some kid that fixes bicycles?
Kiminle konuştuğunu sanıyorsun, bisiklet tamircisiyle mi?
We have so far investigated eight drafty castles, had our bicycles attacked by sheep and our ears assaulted by bagpipes, and we are exactly where we started.
Sekiz kaleyi araştırdık, kuzular bisikletlerimize saldırdı, kulak zarlarımız tulum sesleriyle delindi ve tam başladığımız yerdeyiz.
Other prostitutes... they use Ferraris and Alfa Romeos... but our sisters, they have to work on bicycles.
Başka fahişeler Ferrari ve Alfa Romeo kullanırken bizimkiler bisiklete binmek zorunda.
On ponies, on bicycles, in barber chairs.
At üstünde, bisiklette, berber koltuğunda.
More bicycles?
Yeni bisikletler?
Then I started collecting bicycles.
Sonra bisiklet biriktirmeye başladım.
Then bicycles led to old cars.
Bisikletleri eski arabalar takip etti.
The general consensus of opinion is that our opposition will consist entirely of Hitler Youth or old men on bicycles.
Genel fikir, muhalefetimizin tamamen Hitler gençliği veya bisikletli yaşlı adamlardan, oluştuğu yönünde.
Its equestrian stage, its salesmen of bicycles.
Binicilik sahası, bisiklet satıcıları.
Then you can buy as many bicycles as you wish!
O zaman istediğin gibi bisiklet alabilirsin!
Footballs, bicycles, cows...
Futbol topları, bisikletler, inekler...
How else was I to pay for the food and the rooms and the bicycles?
Başka nasıl ödeyecektim yemeği oteli ve bisikletleri?
If the constellations had been named in the 20th century I suppose we'd put there refrigerators and bicycles rock stars, maybe even mushroom clouds.
Yıldız gruplarına eğer 20. yüzyılda isim verilseydi, eminim oraya buzdolaplarını ve bisikletleri, rock yıldızlarını belki de atom bombasının mantar şeklindeki bulutunu koyardık.
The Concorde of bicycles.
Concerde bisikletleri.
Went to Martha's Vineyard, long walks on the beach, hiked over the dunes, crisscrossed the island on bicycles.
Martha's Vineyard'a gittim. Kumsalda uzun yürüyüşler yaptım. Kumullara tırmandım, adayı bisikletle dolaştım.
well, I suppose it's Just what these overbred bicycles deserve.
Evet, sanırım bu aptal bisikletlerin hakettiği muamele de bu olsa gerek.
Quite Mr. Aveling checked all the bicycles.
Tabii Bay Aveling bütün bisikletleri kontrol etti.
Surely he would have hidden a couple of bicycles if he desired to give that impression.
Böyle bir etki bırakmak istiyorsa birkaç çift bisikleti saklamış da olabilir.
In much evidence the two bicycles have vanished into thin air.
Bütün kanıtlar bisikletlerin havada kayıplara karıştığını söylüyor. İmkansız.
- Can you ride bicycles?
- Bisiklete binebiliyor musun?
I will get to the basement bicycles of the children of the neighbor.
Bodruma. Komşu çocukları için bisikletleri onarıyorum.
Remember what those people said about the ghosts... who fell off their bicycles and broke their hearts?
O insanların bisikletten düşerek ve üzüntüden ölen insanların hayaletleri hakkında neler anlattıklarını hatırlıyor musun?
In much evidence the two bicycles have vanished into thin air.
Bütün kanıtlar bisikletlerin havada kayıplara karıştığını söylüyor.
I remember one time... he brought me and my little brother home bicycles.
Bir keresinde, bana ve ufak kardeşime bisiklet getirmişti.
My doctor said bicycles are bad for you
Doktorum bisikletin benim için kötü olduğunu söyledi.
Look for bicycles and other vehicles.
Bisikletleri ve diğer araçları kontrol ederim.
Stolen bicycles from the high school.
Liseden çalınan bisikletler.
Every city street is flat, so there are bicycles everywhere.
Şehrin her sokağı düz olduğundan her yerde bisikletleri görebilirsiniz.
There are thousands of them, and only Copenhagen is said to boast more bicycles.
Binlerce bisiklet vardır,... ve yalnızca Kopenhag daha çok bisiklete sahip olmakla övünebilir.
I can't keep up with them. With their moto-bicycles.
Motosiklet, helikopter falan, fena halde canımı sıktı.
We're going to hire bicycles.
Bisiklet kiralamaya gidiyoruz.