English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ B ] / Bring him home

Bring him home traduction Turc

446 traduction parallèle
- I find him and bring him home.
- Onu buldum ve eve getirdim.
We're going to bring him home.
Onu geri getireceğiz.
- I tried to bring him home.
- Onu eve getirmeye çalıştım.
And bring him home full of peanuts, ice cream and chocolate?
İçi fıstık, dondurma ve çikolatayla dolu halde geri mi getirirsin sonra?
Bring him home!
Onu eve getir.
My dear, John is waiting for you to bring him home.
Tatlım, John eve götürmeniz için sizi bekliyor.
Then I bring him home with me.
Öyleyse onu eve getiriyorum.
But don't bring him home!
Fakat buraya getirme.
I felt I owed it to him to bring him home, but I've had my fill of looking after a baby.
Fakat artık bebek bakımı olayına doydum.
We'll bring him home, sir.
- Yukarı çıkartırız, efendim.
I'll bring your son, bring him home, I'm sure.
Oğlunu getireceğim, evine getireceğim, bundan eminim.
I want you to make sure he's all right, and try to bring him home if you can.
Pekâlâ, sizden onun iyi olduğuna emin olmanızı istiyorum. Ve yapabilirseniz onu eve getirmeye çalışınız.
If it would bring him home.
- Eğer onu eve getirecekse.
I must bring him home safe.
Onu eve sağ salim getirmem gerekiyor.
Bring him home safely, KITT.
Onu güvenli bir şekilde eve getir, KITT.
I'm going to bring him home to visit.
- Evet her şey yolunda. - Onu eve getiriyorum.
You had to bring him home?
Onu eve getirmek zorunda mıydın?
You'd better bring him home if you really do love him.
Onu gerçekten seviyorsan, onu eve getirmelisin.
All you have to do is find him. You put him in a bag, hit him with a rubber hose, bring him home.
Sadece onu bulacaksın çuvala tıkacaksın, hortumla döveceksin ve getireceksin.
Bring him home after you close.
Kapattıktan sonra onu eve getir.
WHAT DO YOU THINK WOULD HAPPEN TO PIN IF I DIDN'T BRING HIM HOME?
Pin'e neler olabileceğini biliyorsun. Eve getirmeseydim, bir dolaba kilitlenecekti.
Bring him home. But don't tell the Americans.
Fakat Amerikalılara bir şey anlatmayın.
Bring him home, Number One.
Onu eve getirin Bir Numara.
Joe will bring him home.
Joe onu eve getirir.
Bring him home.
- Getirin oğlanı.
I, Jacquimo, will find it and bring him home to you.
- Üzülme. Ben, Jacquimo, onu bulup sana getireceğim.
You had to bring him home?
Onu eve getirmen gerekiyordu.
to bring him home. So, you come here with us, hey, lovey!
Hadi bizimle gel, hey tatlım!
Hook him up and bring him home ASAP.
- Tutukla ve en kısa zamanda getir.
Bring him down to the village and let's take him home.
Onu kasabaya indirin ve evine götürün.
Yeah, but things may happen you can't bring home to him.
Evet. Ama öyle şeyler olur ki.
He'll take you home and bring you back to my castle, should your daughters prove too cowardly to ride him in your place.
Seni evine götürüp, tekrar şatoma geri getirecek. Kızların korka korka senin yerine geçtiklerini belli etsin.
I told him to get home early, to bring the doctor.
Erken dönmesini, doktor getirmesini söyledim.
Bring him with triumph home unto his house!
Evine zafer töreniyle götürelim onu!
He'd go drinking after work, and sometimes when it would get late, he'd bring his drinking buddies home with him.
İş çıkışı içmeye giderdi, ve bazen saat geç olunca içki arkadaşlarını eve getirirdi.
"I didn't see him"... but he asked me to bring the suit home, urgently.
"Onu görmedim" fakat elbisesini hemen eve getirmemi istedi, acilen.
I'll tell you what, I'll look for him, you go home and I'll bring him.
Siz evinize gidin, ben onu arar ve bulup eve getiririm.
As soon as I tell him about you... he'll bring me home in plenty of time for dessert.
Sizden söz ettiğim anda tatlıya sıra gelmeden beni eve getirir.
I would take every man that's in a uniform in another country... and bring him back home and put him back in the world
Bu ülkenin dışındaki üniformalı her adamı ait olmadığı diğer ülkeden alır.. ... tekrar evine geri getirir ona dünyada bir yer verirdim
Barry rode towards Dublin thinking not so much of the kind mother left alone, and the home behind him but of tomorrow and all the wonders it would bring.
Barry Dublin'e doğru yol alırken, kafası... tek başına kalan tatlı annesi ve geride bıraktığı evinden çok... bir sonraki gün ve günün getireceği sürprizlerle meşguldü.
What if I can get him to bring it home?
Onu ikna edeyim, eve getirsin.
Her plan is to bring him to her country home.
Planı, Zelig'i kır evine götürmektir.
I bring a guy home and they fall in love with him.
Ne zaman eve bir herif getirsem ona aşık olurlar.
bring him home Sandy bring him home
Onların birleşip birleşmeyeceklerini hep birlikte göreceğiz.
You never met him because I never dared bring a friend home.
Size onu tanıtmaya asla cüret edemedim.
I have to go to the hospital this afternoon, so you'll have to bring Tom home and take care of him.
Öğleden sonra hastaneye gitmem lazım o yüzden Tom'u eve getirip ona göz kulak olmak zorundasın.
I'm on my way over to bring him back home.
Ben gidip onu eve getireçegim,
- Well, bring him back home.
Eve getir öyleyse.
You wouldn't let him bring that home.
Onun eve gelmesini engelliyorsun.
- Please bring him back home.
- Lütfen onu eve geri getir.
Every night, if a nice gentleman bring me flowers and candy, take me to a movie, show me a lovely evening', then I would take him home and give him hot, lovely relations.
Her gece, eğer, hoş bir beyefendi, bana çiçek ve şekerleme getirip beni sinemaya götürüp, bana sevimli bir akşam verirse ben de, onu eve götürüp, ateşli ve sevimli ilişkiler verirdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]