Business is business traduction Turc
30,707 traduction parallèle
But business is business.
- Evet. Ama iş beklemez.
Bounty business is booming, okay?
Ödül avcılığı işi çok bereketli bu aralar.
Look, who you sleep with is none of my business, but...
Kiminle yatıp kalktığın üstüme vazife değil ama...
Sounds like good business to me.
- Bana da iyi iş çıkarmışım gibi geldi.
All business.
Tamamen iş odaklı.
This is business, Crowley.
Bu iş Crowley.
- L-Linda told me that you were in the business.
Linda bir iş yaptığını söyledi.
- I wasn't all that forthcoming with you guys... about my business interests.
Size karşı dürüst olmadım ne iş yaptığım hakkında.
I'm not sure you can even operate a business.
Evde iş kurabileceğinizden emin değilim.
Hypnotism isn't your area of expertise, so just making sure you're not conducting any unauthorized side business.
Hipnotizma, senin uzmanlık alanın değil. O yüzden izinsiz iş yürütmediğinden emin olmak istiyorum sadece.
- I'm not conducting any unauthorized side business.
Ben hiçbir izinsiz iş yürütmüyorum.
There's no denying that over his long and storied career, my father has facilitated business deals where death was a likely outcome for someone, somewhere.
Babamın uzun ve çok katmanlı iş kariyerinde, iş anlaşmalarını kolaylaştırmak için birilerinin, bir yerlerde ölmüş olma ihtimalini göz ardı etmiyorum.
But Vikner and his people, they pursue death as a business deal.
Ama Vikner ve adamları ölüm peşinde koşmayı, iş anlaşması olarak görüyorlar.
Yo, yo, are we gonna... we gonna do business or like...
Bakın, iş mi yapacağız yoksa...
That's my business partner.
O benim iş ortağım.
- Where's my business card...
- Benim iş kartım nerede...
This is not your business.
Bu seni ilgilendirmez.
We got out, became... business partners.
Çıktık, oldu... iş ortakları.
I'm here on... on business.
Ben şu an... iş üstündeyim. İş?
Your business is your business, dude.
İş senin işin, dostum.
We really appreciate you considering us for your small business start-up loan.
Bizi önemsediğin için çok müteşekkiriz. küçük iş yerin için özel kredi.
So business is good, then? Yeah.
- O zaman işlerin iyi gidiyor?
Your dad and Jake had business.
Baban ve Jake beraber iş yapıyormuş.
That's who you're in business with.
İşte iş yaptığın kişi bu.
So, is your business..... surviving?
İşin ayakta mı?
Is this a friendly call or Secret Service business?
Bu, arkadaş ziyareti mi, yoksa Gizli Servis konuları mı?
- We're business partners.
- İş ortaklarıyız.
This is none of your business.
Bu seni ilgilendirmez.
Mom always said : in business, the quality of goods is fundamental.
Annem her zaman, iş konusunda malzemenin kalitesi esastır derdi.
Our bank accounts are frozen so, with no money and the police on our tails, no one wants to do business with us.
Banka hesaplarımız donduruldu, para olmadan ve polis peşimizdeyken bizimle kimse iş yapmak istemiyor.
Oh, uh, is it business?
İş için mi?
'Cause if it's business, I could set up that meeting, you know?
Eğer iş içinse bir görüşme ayarlayabilirim.
We should search the kid like he is an ordinary business man's son and not the Home Minister's.
Çocuğu, sıradan bir iş adamının oğluymuş gibi aramalıyız Bakanın oğluymuş gibi değil.
This is your actual primary business.
Aslında bu sizin ana göreviniz.
Primary business.
Ana iş.
When I left prison, he invited me to become his partner in the business.
Hapisten çıktığımda, bana iş ortağı olmamı teklif etti.
You've the makings of a first-rate business.
Birinci sınıf bir iş yürütüyorsunuz.
He's been called away on business.
İş için uzağa gitti.
I can only apologise if I spoke too freely of your business affairs.
İş ilişkilerinizle ilgili onunla konuştuğum için özür diliyorum.
So instead of thanking me, you should be congratulating me on my shrewd business sense!
Bu yüzden bana teşekkür etmek yerine, beni kurnaz iş anlayışım nedeniyle tebrik ediyorsunuz galiba!
As the business grew, a young ambitious Colombian kid, a guy you might know named Pacho Herrera, was such a good earner that the brothers eventually promoted him to partner.
İş büyüdükçe, sizlerin Pacho Herrera adıyla tanıdığınız iyi kazandıran ve hırslı Kolombiyalı genci ortaklığa terfi ettirdiler.
And business was good.
Ve iş iyi gidiyordu.
Well, business can always get better, right?
Ama iş her zaman daha da iyiye gidebilir değil mi?
Carlos and I want to speak to him about business.
Carlos ve ben onunla iş konuşmak istiyoruz.
Yes, Los Pepes are an ugly business.
Evet, Los Pepes çirkin bir iş çeviriyor.
So my business is done?
Yani benim işim bitti?
Don Salvatore, if I may, this dealing spot business is no good, it brings trouble.
Don Salvatore, affınıza sığınıyorum ama bu alışveriş noktası işi fayda getirmez, dert getirir.
And you're stunting by playing like, "Oh, I came here to handle business like a boss."
"Buraya patron gibi iş halletmeye geldim." diyerek gösteriş yapıyorsun.
Hey, man, you should really practice better business habits.
Adamakıllı iş yapmayı öğrensen iyi edersin.
We gotta talk business.
İş konuşmalıyız.
I'm a business man.
İş adamıyım.