Can't you hear it traduction Turc

You may not know what it's like since you can't hear them or see them but I'm so terrified.

Onları görüp duyamadığın için bilmiyorsun ama beni çok korkutuyorlar.

I'm not scared of something that I can't see nor hear. It is you, whom I can see and hear that I'm afraid of.

Görmeyip duyamadığım şeylerden korkmam ama senin gibilerden korkarım.

My ears are wide open, and I can hear you very well. But, I don't understand it.

Kulaklarım açık, gayet iyi duyuyorum ama anlamıyorum.

Can't you hear it?

Duymuyor musun?

Can't you hear it, honey?

Sen duymuyor musun, tatlım?

- Can't tell whether you hear it or not.

- Duyduğuma emin değilim.

Can't make it ". That's all I ever hear from you.

Yapamam. " Senden tek işittiğim bu.

You can't hear it, but their instruments can.

Siz duyamazsınız ama aletleri duyabilir.

Can't you hear it?

Duymuyormusun?

- Can't you hear it?

- İşitmiyor musun?

You can't always see it or hear it, but you can feel it. Ever had deja vu?

O kadar da kötü değil, şu Pandantif.

Can't you hear it, growling out there?

Dışarıdaki hırıltıyı duymuyor musun?

Can't you hear it?

- İşitebiliyor musun?

You make the bad joke home where I can't hear it.

Kötü şakalarını eve sakla. Eve git.

Damn it, can't you hear it for yourself?

Lanet olsun, kulaklarınız duymuyor mu?

It's lucky Tancredi can't hear you.

Tancredi seni duymadığı için şanlısın.

Don't tell me that you can't hear it?

Suyun sesini duymadığını söyleme sakın.

Good thing you can't hear what I say, isn't it?

Söylediklerimi duyamaman ne güzel, değil mi?

Can't you hear it?

- Siz duyamıyor musunuz?

Can't you hear it? !

Duymuyor musunuz?

Forget it. Can't you hear?

- Senin için çıldırıyorlar.

It sounds utterly ridiculous to hear myself say I can't live with you.

Kendime, sensiz yaşayamayacağımı söylemek, son derece saçma geliyor.

It's a good thing she can't hear you.

Seni duyamıyor olması iyi oldu.

Shack, can't you hear it?

Shack, duymuyor musun?

Can't you hear it? .

Duyamıyor musun?

If you can't spot a piece of bullshit commercial publicity when you hear it... you're even more naive than I thought.

Eğer duyduğunda bu boktan reklamı diğerlerinden ayırt edemiyorsan,... düşündüğümden de safsın sen.

Can't you hear it?

Duyamıyor musun?

It's because you can't see how I attack, but I can hear where you are.

Çünkü nasıl saldırdığımı göremeyeceksiniz ama ben sizi nerede olduğunuzu duyabileceğim

I'm listening to the plants breathing, can't you hear it?

Ağaçların nefes alıp vermesini dinliyorum Duyabiliyor musun?

When it hits the water, you can hear it hiss.

Suya değdiğinde tısladığını duyacaksın.

Nah, I don't wanna miss the game. You can hear it on the car radio.

- Araba radyosundan da dinlersin.

Can't you hear it?

- Duymuyor musun?

You can't hear anyone but me. It is some kind of telepathy.

Eğer benden başkasını duyamıyorsan, bu bir tür telepati.

WHY CAN'T YOU HEAR IT?

Neden dinlemek istemiyorsun?

The phone you can't hear because it's so noisy.

Çok gürültü olduğu için bir türlü duyamadığın telefon.

I don't wanna hear you can't make it without me. Of course you can, if you had to.

Bensiz yapamayacağını duymak istemiyorum.Tabiki yapabilirsin, yapmak zorundasın.

It can't hear, you see?

Duyamıyorum, anlarsın ya?

I can hear you when you just think it. And they can't hear me at all.

Ne düşündüğünü duyabilirim ve onlar beni duyamazlar.

The music is still loud, but it doesn't matter because you can't hear it anyway.

Müzik hala gürültülüdür ama artık duyamazsınız.

- June, it's Jack. - I don't think she can hear you.

- June, Jack ben.

It will also pick up shit you can't even hear.

Senin duymadığın sesleri bile alır.

Can't you hear it?

Duyamıyor musunuz?

Can't you hear it, Mrs Rook?

Duyamıyor musunuz, Bayan Rook?

Can't you hear it? Hear what?

- Duyuyor musunuz?

Can't you hear it?

Duyuyor musun?

I know you've heard about it before, but you can't hear about it enough.

Daha önce de duyduğunuzu biliyorum ama ne kadar söylense azdır.

Can't you hear it?

Başımızın tam üstünde. Duyamıyor musunuz?

They march slowly, and it takes them a long time to reach you and you can't see them in smoke but you can hear the drums

Yavaş yavaş yürüler,... size ulaşmaları uzun zaman alır. Ve dumanda onları göremezsiniz. Fakat davulları duyarsınız.

If a tree falls on you in the forest and you don't hear it, it still hurts.

Dinle, ormanda kafana bir elma düşerse bir ses duymasan da canını acıtır.

Can't you hear it?

Duymadın mı?

I also want to tell you that I've written a poem... but you can't hear it because I'm embarrassed.

Aynı zamanda bir şiir yazdığımı da söylemek istiyorum. ama okumayacağım çünkü utanıyorum.