Character traduction Turc
9,841 traduction parallèle
Even though the same prosthetics is used, the character won't be the same.
Aynı bedeni kullanabilecek olsaydım dahi eski kişiliğimi yeniden oluşturmam mümkün olmayacaktı.
No. No, that is a fictional character - named Bernard Loomis.
Hayır, hayır, oradaki kişi Bernard adında kurgusal bir karakter.
I am aware, but, again, this character is not based on him.
Farkındayım, ama dediğim gibi, bu karakterin onunla bir ilgisi yok. Anlıyorum.
- Isn't the only difference between Mr. Sweeney and your character
- Bay Sweeney ile sizin karakteriniz arasındaki tek fark, sizin karakterinizin...
- You're not listening to me. - Call It Murder depicts your character as engaged in a sexual practice called breath play, right?
Adını Cinayet Koydum'da nefessiz bırakılan bir seks oyunu içinde tasfir ediliyorsunuz, doğru mu?
- I have. He's quite a character, isn't he : Redmayne?
- Değişik bir insan değil mi, Redmayne?
The hacker basically reset his character.
Hacker temelde onun karakterini sıfırladı.
Then he hacked him. Took everything his online character had.
Sonra onu hekledi ve herşeyini aldı.
One who spends a lot of time in the game, is invested in his character, and has the most to lose.
Spencer ın karakteri ile ilgilenmiş.. .. vee bir çok şey kaybetmiş.
My only hope for leniency is to bring in character witnesses and show the court I'm not the monster they say I am.
Hapse girebilirim. Müsamaha için tek umudum mahkemenin gaddar bir adam olmadığımı anlamasını sağlayacak şahitler götürmek.
Oh, no, we use optical character recognition, which... which we correct by hand.
- Hayır, optik karakter tanıma kullanıyoruz. Ama elle düzeltiliyor.
Such a compelling character.
Çok zor bir karakteri vardı.
It was rude and inconsiderate and perfectly in character for Tom Dougherty.
Çok kaba ve düşüncesiz bir şekilde. Tom Doughtery'e uyacak bir şekilde yani.
How out of character.
Hiç senin yapacağın bir şey değil bu.
While Scully gracefully moved the witch, I got into character.
Scully cadının yerini değiştirirken ben de kılık değiştirdim.
You're not exactly what I would call a reliable character witness.
Pek de güvenilir bir tanık sayılmazsın.
But that's because we both do extensive character research.
İyi karakter araştırması yapıyoruz diye.
I go by Lucy Tyler, and she's a fun, little, bubblegum princess, teenybopper character that I play.
KARLY : "Lucy Tyler" oluyorum, ve o komik, küçük, şirin bi'prenses, aptal genç bi'karakteri oynuyorum.
We had to produce a letter attesting to our moral character.
Dürüst karakterimizi kanıtlamak için bir mektup yazmak zorundaydık.
Dr. Hysteria copied that character's looks, but he thought that Hall of Horrors sounded more modern than Carnival of Creeps, so he changed that.
Dr. Hysteria o karakterin görünüşünü kopya etti ÇAĞlN HARİKASl KORKU KARNAVALlNl GÖRÜN ama Korku Salonunun Korku Karnavalından kulağa daha modern geldiğini düşündü ve adını değiştirdi.
You'd get to be a character in our Halloween finale.
Cadılar Bayramı finalimizde oynayacaksın.
The one you gave me looked like, so fake, and I thought a real one would help me get into the character better.
Bana verdiğin çok uydurma görünüyordu. Gerçek silahın karakterime bürünmeme yardım edeceğini düşündüm.
Wait, I think I remember telling her to use something that people wouldn't know about her, like her favorite literary character.
- Durun. Ona, insanların onun hakkında bilmediği bir şeyi kullanmasını söylemiştim. En sevdiği edebi karakter gibi.
The reality of an Afghan was so beyond that, their strength of character which comes through in their most simple action.
Gerçekte ise Afgan, en basit eylemlerinden ortaya çıkan, karakterlerinin gücüyle onun çok daha ötesindeydi.
Seriously, character day was awesome.
Karakter günü harikaydı.
After all, this guy plays the evil character.
Sonuçta, bu adam kötü karakteri oynuyor.
Until the main character recognizes the "Truth of Love..." ... the heroine must not sway.
Gerçek aşk'ta ana karakteri tanıyana kadar kadın karakter yönlendirmemelidir.
The girl is playing a side character, right?
O kız yan karakteri oynuyor, değil mi?
Adachi-san... is a side character but she's improving.
Adachi-san... yan karakterdi ama artık gelişiyor.
For the brat who didn't get on stage... You're less than a SUPPORTING CHARACTER!
Sahnede olmayan küçük veletler YAN KARAKTER den bile değersizdir!
She's the girl who's a side character who doesn't stand out in class...
O kız, sınıfta dışlanan bir yan karakter.
I'll try to convince him to discredit Schaefer's character on the stand.
Onu Schaefer'ın bu olaydaki duruşu hakkında ikna etmeye çalışacağım.
He's cute and a good judge of character.
Tatlı ve insanları iyi yargılıyor.
The evidence is circumstantial at best, you rely on speculation, hearsay, defamation of character, libel, and slander.
Kanıt ikinci dereceden. Tahminlere, söylentilere, kötü şöhrete karalamaya ve iftiraya güveniyorsun.
And whichever character I don't pick is removed from film history forever?
Ve benim seçmediğim karakter sinema tarihinden yok mu olacak?
But I would have given you a sterling character reference.
Ama karakterin için çok sağlam referanslar verirdim.
So-So was that out of character for you, would you say?
Sence o normalde yapacağın bir şey miydi?
Oh, what better evidence of character than someone you've known and grown up with?
Birlikte büyüyip tanıdığın birinin karakterinden daha iyi kanıt olur mu?
You need a wife with the strength of character and the highest moral probity.
Karakterli ve yüksek ahlaki değerlere sahip bir karın olmalı.
Apple was a sitcom. It was a 30-year sitcom. And Steve was the main character.
Apple 30 yıllık bir sit com dizisiydi ve Steve ana karakterdi.
People are not connected to him because of his character.
İnsanlar ona karakteri nedeniyle bağlanmıyordu.
Among the rich and famous, Jobs was a compelling character.
Zengin ve ünlüler arasında, Jobs zorlu bir karakterdi.
This one's got character.
Bunun bir karakteri var gibi.
But, honestly, it was out of character for you to speak so carelessly about the family.
Ama, doğruyu söylemek gerekirse,... böyle dikkatsizce konuşman karakterine çok aykırıydı.
I just get confused,'cause my character's Danny, I'm Danny.
Kafam karıştı... Karakterimin adı Danny. Ben de Danny'im.
Now, he might've had my genes, but he didn't have my character.
Benim genlerime sahip olabilir ama benim karakterim hiç yoktu.
John Malkovich played the character in the movie.
Filmin başrolünde John Malkovich vardı.
I haven't been the best judge of character lately.
Son zamanlarda pek iyi karakter tahlili yapamıyorum.
So I heard that the, uh, Andy Lister character in her books- - he's, uh... he's based on you.
Kitaplarındaki Andy Lister karakterini duydum.
And it's a scene where Cersei is looking to have a conversation with the High Sparrow who is a whole new character.
Bu sahnede Cersei, Yüce Rahip ile konuşmak istiyor. Kendisi yepyeni bir karakter.
- No, I created an entirely original character. But your inflections in this episode are identical to Mr. Sweeney.
Ama bu bölümdeki oyunculuğunuz Bay Sweeney'yi andırıyor.