Cig traduction Turc
1,474 traduction parallèle
May I have a drag on your cig?
Bir sigaranı otlanabilir miyim?
Do you have a cig?
Sigaranız var mı?
Anybody got a cig?
Sigarası olan var mı?
Now, I need a whole onion, four cloves of garlic, a cup of canola oil, and two raw eggs.
Bir kafa soğana, 4 diş sarımsağa bir fincan * kanola yağına ve iki çiğ yumurtaya ihtiyacım var.
This fish is raw!
Bu balık çiğ! Bay Stein.
No, I'll tell you what's terrible- - a salami omelet that's skimpy on the salami.
Hayır. Sana korkunç olanı söyleyeyim. Salamlı omletin üzerinde çiğ yumurta.
- A bit raw mentally?
- Aklen biraz çiğ miyim?
You'll be humming a different tune when it's raining, you're all covered in frost or you need me to dig you out of a snowdrift.
Yağmur yağarken başka telden çalacaksın. Her yanın çiğ olduğunda. Ya da seni karların altından çıkarmamı isterken.
I'd hate to tell you what kind of things live in raw meat.
çiğ yemeğin içinde yaşayan şeylerden sana bahsetmemden nefret edersin lütfen yapma.
You like raw oysters, Charlene?
Çiğ istiridye sever misin, Charlene?
The whole time I've known you - three years now - your fingers have looked like raw meat.
Seni tanıyalı - 3 yıl oldu - ve bugüne kadar tırnaklarının görüntüsü çiğ et gibiydi.
Eats them raw.
Çiğ çiğ yiyormuş.
He's raw.
O çiğ.
You saucy, sheep-biting, flat-mouthed dewberry.
çiğ lokma tabanı.
I said I love... dew.
Dedim ki, "Çiğ seviyorum."
I love dew, too, eh.
Bende çiğ damlalarını severim.
Raw onion, pickle, ketchup.
Çiğ soğan, turşu, ketçap.
Cheeseburger, well-done, ketchup, pickle.
Çizburger, iyi pişmiş, çiğ soğan, ketçap, turşu.
What's that?
Bu ne? Çiğ mi?
Yes, it's dew.
Evet, evet, çiğ.
Because I'm going to chew it all down
Çünkü çiğ çiğ yiyeceğim.
I just didn't think you actually would.
- Çiğ sebze suyu olsa? - Hayır. Yedi gün yeterince uzun zaten.
Do you like raw fish?
Çiğ balık sever misin?
I'm the kind of person you prey on.
Doğru. Evet. Benim gibileri çiğ çiğ yersin sen.
Oh, yeah, and I've had about 200 raw oysters.
Ayrıca, 200 kadar istiridyeyi çiğ yedim.
Oh, and there's a fat dude who loves loud, ugly, bad ties and raw oysters.
Sonra, dikkat çekici ve çirkin kravatlar takan şişman bir adam var. Çiğ istiridye yiyor.
With lavender honey and bourbon-sugared pecans.
Çiğ sebzelerin yanına güzel gider.
And if it were, these are raw.
Onlarsa da, bunlar çiğ.
But crudit Ás, some celery, dip.
Ama çiğ sebzeler ve sos olacak.
Hey, there'll be crudit Ás. And dip.
Çiğ sebzeler ve sos da olacak.
The raw food movement?
- Çiğ yemek eğilimi.
Now, what is raw food exactly?
- Çiğ yemek tam olarak nedir?
So, in other words, raw vegetables.
Başka bir deyişle, çiğ sebzeler.
Suddenly Samantha realized why the raw food movement... was a movement.
Samantha aniden çiğ yemek hareketinin neden bir hareket olduğunu anladı.
And after a night of raw food... Samantha enjoyed an all-nighter of raw sex.
Ve çiğ yemek gecesinden sonra, Samantha tüm gece çiğ seks yaptı.
Marlo's assistant said she is only eating raw foods at the moment.
Marlo'nun asistanı şu anda sadece çiğ yiyecekler yediğini söyledi.
So I m eating raw egg s, like Rocky.
O yüzden çiğ yumurta yiyorum, Rocky gibi.
Rocky, ate raw eggs cause he was training for a fight if he was training to be a cophe d just flunk out a high school and grow a bad mustache
Rocky çiğ yumurta yedi, çünkü dövüşe hazırlanıyordu. Polis olmaya çalışsaydı, lisede derslerden kalıp, bıyık bırakırdı.
watch me drink raw eggs!
Çiğ yumurta içerken beni izle!
- Oh, waiter, could get me a slice of raw beef and some water?
- Garson, bir dilim çiğ et ve su alabilir miyim?
Sowing in the noontide, and the dewy eve
Öğlenleyin tohum ekmek, ve çiğ yağarken
Shall we cook him first or heat him on the hoof?
Önce pişirelim mi? Yoksa çiğ mi yiyelim?
I didn't have anything to cook with so I ate the fish called monkfish raw and the lamb too.
Pişirecek bir şeyim yoktu bu yüzden maymunbalığı adlı bir balığı ve kuzuyu çiğ yedim.
Gotta put on the tough-guy act, or these guys will eat me alive.
Sert adam rolü yapıyorum. Yoksa bu adamlar beni çiğ çiğ yer.
- What's in it?
Jemima halamın karışımı tang, biraz su ve en önemlisi de... bir tane çiğ yumurta. - İçinde ne var?
- sautéed, sushied, all that.
-... sufle, sote, çiğ.
You can get it fried, baked, sautéed, sushi- -
Kızartma, buğulama, tuzlama, çiğ yaptırabiliyorsun...
Raw skunk, ruler of heaven and earth.
Çiğ kokarca, cennetin ve dünyanın hükümdarı.
If it wasn't for Odie, you'd be Luca's chew toy.
Odie olmasaydı, Luca seni çiğ çiğ yerdi.
Every blade of grass held little drops of dew... that fell every so often on the soft earth.
Her bir ot yaprağı zaman zaman yumuşak toprağa düşen... küçük çiğ damlaları tutuyordu.
- Oriental "schmoriental" that's no reason to eat raw fish with rat poison.
- Uzakdoğu muzakdoğu çiğ balık ve fare zehri yemek için sebep değil.