English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ C ] / Close it

Close it traduction Turc

9,405 traduction parallèle
Put it in a bigger pipe, fill it with gunpowder, and close it.
Onu daha büyük bir borunu içine koy, barut ile doldur ve kapa.
Look how close it is to everything.
Her şeye ne kadar da yakın.
- We need to close it.
- Kapatmalıyız.
- Close it up. - Hey, step back!
Geri çekilin.
It means stay close and take care of the people you care about.
Sevdiklerinle ilgilen, onlardan uzaklaşma anlamına geliyor.
It's close to the mountain.
Dağın yanında.
Because if they just close their eyes tightly, it's like nothing happened to them at all.
Eğer gözlerini kapatırlarsa onlara hiçbir şey olmaz.
Isn't it ironic? After all, it's not of one of our troops that cut the enemy general's throat. It's one of the enemy general's close subordinates.
Eğer düşmanının kendi adamı saldırırsa düşmanına saldıran sen olmazsın.
So, maybe it would be, uh, a good idea to close your eyes.
Bu yüzden, belki de gözlerini kapatman iyi bir fikir olurdu.
She takes her eyes off the track for a minute, gets too close to the edge, it's wet, slippery... she goes over.
Gözünü yoldan bir dakika bile ayırıp kenara yaklaştıysa... Yer ıslak, kaygan... Düşmüş olabilir.
To be that close to center stage without being in the spotlight... it led to bitterness.
Sahne ışığı olmadan bu derece sahneye yakın olmak, acı olaylara yol açar.
We now have the opportunity to observe it functioning... at close quarters.
Şimdi bunun işleyişini çok yakından görme fırsatımız olacak.
How close did you spy it?
Ne kadar yakından gördünüz?
I got to get ahold of one of these things, study it up close.
Bilmiyorum. Bir tanesini yakalayıp yakından incelemem gerekiyor.
No, but it's a good idea to keep him close, right?
Hayır ama ona yakın olmak için güzel bir fikir değil mi?
A very close friend of yours, it seems?
Çok yakın bir arkadaşınızmış, doğru mu?
It's cute you thought it was that close.
O kadar yakın olduğunu düşünmen çok hoş.
- Sweetheart, here you go. These tents are too close together... - it's dangerous.
- Çadırlar birbirine çok yakın olması tehlikeli.
It was a close race. It was.
- Çok yakın giden bir yarıştı.
Uh, it... it was close.
- Yakındı. - Gemide ne vardı?
Sarge, I know this case better than anyone, and I am this close to solving it.
Çavuş, bu dosyanın herkesten daha iyi olduğunun farkındayım ama olayı çözmeme ramak kaldı.
Wow. You know, when you see it up close, it really is incredible.
Burayı bu kadar yakından görmek olağanüstü bir deneyim.
It's nice being close to the sea.
Denize yakın olmak güzel.
Remember, I told you it was close to that, uh... the great bilingual school for Michael Vincent?
Michael Vincent için çift dilde eğitim veren okula yakın demiştim, hatırladın mı?
'And why keep it so close to where you're hiding?
Sizi sakladığı yere niye bu kadar yakın park etmiş?
It's big, and it's close. You're saying that's gonna hit in two minutes?
O şehre yakındır.
You could throw a stone and hit the water, it's that close.
Bir taş mı salladın, direk suda. O kadar yakın diyorum.
In this lab we deal with death all the time, but when it hits this close to home, death can leave us with a lot of questions.
Bu laboratuvarda sürekli ölümle uğraşırız ama yuvaya bu kadar yakından biri gidince ölüm bize birçok soru bırakabilir.
It's close to their base.
Karargâhlarına yakın.
It, uh... it hurts when you get close.
- Yaklaşırsan incitir.
Uh, it, uh, burns when... when we get close.
Yaklaşırsak yakar.
It was dark. My team was close.
- Karanlıktı ve ekibim yakındı.
If it ever gets too close to you or the kids, threatens you in any way, I'll stop, done, okay?
Bir daha sana veya çocuklara yaklaşır, seni bir şekilde tehdit ederse durduracağım, bitecek, tamam mı?
Okay, there's a tunnel up ahead that'll get me there, but it's close to the trench.
Beni oraya erkenden ulaştıracak bir tünel var ama hendeğe yakın.
Just do it for you, because we're so close?
Senin için mi yapayım, yakın arkadaş olduğumuz için mi?
So then, when you close your eyes, try to remember what it felt like when she held you and remember, no matter what,
O zaman, gözlerinizi kapatıp nasıl bir his olduğunu hatırlamaya çalışın sizi kucakladığını anımsayın, ne olursa olsun,
But clearly, it is way too close.
Ama açıkça görülüyor ki çok yakın bir ilişki.
Was it a close friend?
Yakın bir arkadaş mı?
Yeah, if it helps close escrow.
Evet, kutsal emanetler korunmalı.
Maybe it is wishful thinking, but being here makes me feel like I'm close to Matthew again.
Belki kendi hüsnükuruntum ama burada oturmak, buraya gelmek Matthew'a yakın hissettiriyor.
I know what it's like to be so close to the other side.
Öbür tarafa gidip gelmenin ne demek olduğunu iyi bilirim.
Now death's sweet embrace is close, is it not?
Şuan ölümün tatlı kucaklaması yakın, değil mi?
But you've seen it up close.
Fakat bazı olaylara şahit oldunuz.
Well, considering the torture techniques the killer used on Captain Landis, I narrowed it down to individuals with a background in interrogation and close-weapons training.
Katilin Yüzbaşı Landis üzerinde kullandığı işkence tekniğine bakarak sorgulama tekniği ve yakın dövüş eğitimi almış birini aramalıyız.
We have to cauterize it before we can close him.
Yarayı kapatmadan önce dağlamalıyız.
It's time to get up close and personal.
Şimdi yaklaşmanın zamanı geldi.
Davey said the half-price was too close to the posh cheeses, and it didn't make sense, customer-wise, of course.
Davey, indirimli ürünler lüks peynirlere çok yakın dedi müşteri bakımından pek de mantıklı değildi tabii.
It's the ones you love the most, the ones you trust, the ones you let get so close... you stop seeing them.
Çok sevdiklerin, güvendiklerin, çok yakın olmalarına izin verdiklerin onları görmüyorsun.
It was as close as I could get and keep us both safe.
İkimizi de güvende tutmak için yapabileceğim en iyi şey buydu.
~ Protection officers get close to - ~ It happens, but it didn't with me.
- Koruma memurları yakınlaşır - - Olur, ama benimle olmadı.
By the time we close the road, get the jump bags out, it's gonna be too late if he's serious.
Eğer ciddiyse biz daha yolu kapatıp ilk yardım çantasını alana kadar bu iş çoktan biter.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]