Collapsed traduction Turc
2,193 traduction parallèle
- Topher collapsed.
Topher bir kilometre geride bayıldı.
She collapsed during gym class last week and slipped into a coma.
Geçen hafta jimnastik dersinde yere yığılmış ardından komaya girmiş.
We got into a fight the morning she collapsed.
Bayıldığı günün sabahı kavga etmiştik.
He got off the elevator, Seemed confused, and then collapsed.
Asansörden indi kötü görünüyordu ve aniden düştü.
She was visiting him, And she just suddenly collapsed and died.
Kızkardeşi onu ziyarete gelmiş, sonra aniden yere yığılıp ölmüş.
When you left, the department collapsed.
Al bak, sen gittin, teşkilat yattı.
Four guys killed when a bridge they were building collapsed.
İnşa ettikleri köprünün altında kalan dört kişi ölmüş.
He started choking and collapsed!
- Öksürmeye başladı ve yere yığıldı.
We were all collapsed.
Hepimiz çöktü edildi.
Thereafter he really collapsed.
Bundan sonra O gerçekten çöktü.
I think you may have a collapsed lung.
Sanırım ciğerlerin dağılmış olmalı.
Ben Bowers, Gables high star quarterback, - USU recruit, collapsed on the field.
- Ben Bowers Gables Lise'si USU'ya seçilen, oyun kurucusu, sahada bayılmış.
The giant tree growing on the island has collapsed down to the roots!
Adada büyüyen dev ağacın kökleri yerinden koptu!
But the ginko tree collapsed due to thunder.
Ama gingko ağacı yıldırım düştüğü için yıkıldı.
According to the police report, he was shoved at school this morning and collapsed.
Polis raporuna göre bu sabah okulda itilmiş ve olduğu yere yığılıp kalmış.
Her lungs collapsed.
Akciğeri söndü.
We were near the operating theatre when the floor collapsed.
Tiyatroda, döşemenin çöktüğü yere yakınız.
He... he might have collapsed somewhere...
O... O biryere yığılmış olabilir.
She collapsed ; her lips are blue ;
Yere yığıldı. Dudakları mor.
Do you remember feeling dizzy or nauseated before you collapsed?
Bayılmadan önce başınız döndü mü, ya da mideniz bulandı mı?
The Greek army was scattered and the government had collapsed
Yunan ordusu bozulmuş, hükümet düşmüştü.
We were at this wedding, and the tent... collapsed.
Düğün törenindeydik, ve üzerimizdeki tente.... çöktü
Hypotensive, had to be extricated from the collapsed wedding tent ; father of the bride.
Düşük tansiyon, çöken tentenin altından çıkarılmış olmalı, gelinin babası.
She collapsed this morning, and they don't think that...
Bu sabah yığıldı ve doktorlar da başarabileceğini...
Mogollon and Hohokam cultures all declined at the same time as the Anasazi. the Toltecs and the Zapotecs were all weakened or collapsed because of changes in the Southern Oscillation.
Fremont, Mogollon ve Hohokam kültürleri Anasazi'yle aynı zamanda çöktüler. Güney Amerika'da Tiwanaku ve Sican Orta Amerika'da Toltekler ve Zapotekler Güney Salınımı'ndaki değişim yüzünden ya zayıfladı ya da çöktüler.
She just- - she just collapsed.
O sadece... Sadece yere yığılmış.
Grandinetti's roof collapsed.We'll be getting more than a dozen.
Grandinetti'nin çatısı çökmüş.
He collapsed on foot a few blocks from his house at 4 : 50 so?
Saat 4 : 50'de evinden birkaç bina ötede yürürken yere yığılmış. - Eee?
History has collapsed.
Tarih çöktü.
Their bodies were found under the collapsed ceiling on the second floor.
Cesetler, ikinci kattaki çökmüş tavanın altında bulundu.
He collapsed seconds before Reggie Tifford was about to be executed.
Reggie Tifford'dun idamından hemen önce yere yığıldı.
Yeah, we presumed that she'd collapsed on her way to AE, but then one of my housemen saw bruising, oedema around her neck ligaments, which came up as bright white patches on her MRI scan.
Acil servise giderken yığılıp kaldığını zannediyoruz. Stajyer doktorlarımdan biri, boyun bağları çevresinde ödem ve bazı morartılar fark etti. Ayrıca, MRI taramasında da parlak beyaz lekeler ortaya çıktı.
My grandpa collapsed.
Büyükbabam bayılmış.
Haven't you collapsed?
Bayılmadın mı?
Yeah, well, I got to pay for the ceiling that collapsed.
Evet, o çöken tavanı ödemek zorunda kaldım.
Based on insect activity, Hodgins says he was trapped under a collapsed pile of his hoardings.
Böceklerin etkinliğine dayanarak, Hodgins, onun stoklarının büyük bir yığını altında kaldığını söylüyor.
Some of the smaller bones were broken when the house collapsed in.
Ev yıkıldığında bazı daha küçük kemikler kırılmış.
My old man collapsed.
Benim babalık tükenmiş.
It's not your fault that your father collapsed.
Babanın bu hale gelmesi senin hatan değil.
Now, on our last test, The whole windshield collapsed and fell out,
Son denemede tüm ön cam çöktü ve düştü.
He can't speak. His lungs have collapsed.
Akciğerleri çöktü.
Errol fell ill halfway through "Crossed Swords", and he collapsed and was taken to hospital, and the doctor said, " Well, I'm afraid we think he's dying.
Errol "Crossed Swords" çekilirken hastalandı. Bayıldı ve hastaneye götürüldü. Doktor bize, "Korkarım ki, öleceğini düşünüyoruz," dedi.
I made about a dozen films in all, and then the film business in England, as you know, more or less collapsed.
Sonra İngiltere'deki film sektörü çökmeye başladı.
So programming the equations into the computer... I was able to reconstruct the skeletal system... the same way a forensic architect could reconstruct a collapsed building.
Ben de bu denklemleri bilgisayarda uygulayarak, iskeletsel sistemi yeniden yapılandırabildim, aynı adli bir mimarın çökmüş bir binayı yeniden yapılandırması gibi.
The economy might have collapsed, but he was still gonna get his payday.
Ekonomi çökmüş olsa da,... hala biraz kazanabileceğini düşünmüş.
Kenjiro collapsed.
Kenjiro bayılmış.
The shed I built collapsed on him.
Yaptığım kulübe üstüne yıkıldı.
I gave it a shot, and it just collapsed.
İşleri batırdım ve berbat ettim.
And collapsed in the town square. Oh, my god.
Aman Tanrım.
But by that time, the whole thing could have collapsed completely.
Piskoposluk yıl sonuna doğru ödenek ayrılabileceğini söylüyor ama, o zamana dek çökebilir.
The price of your shares collapsed.
Çocuğunuzun vesayetini kaybettiniz. Başkanın karısı ile ilişkiniz olduğu söyleniyor.