Conference room traduction Turc
1,203 traduction parallèle
And the next day we sat in this small, dark, windowless conference room for about three hours, going through the various aspects of the company's business.
Ertesi gün ; küçük, karanlık, penceresiz bir toplantı odasında yakllaşık üç saat boyunca şirketin işleri üzerine konuştuk.
Daniel, Troy, conference room right now.
Daniel, Troy konferans odası. Şimdi.
It's just noise coming out of an ugly scientist. Everybody, we're gonna have a little brainstorming session in the conference room.
Çünkü How I Met Your Mother'a göre bu, çocuklarınızın dinlemek için sabırsızlandığı bir buluşma ve onlara güzel bir hikâye anlatsanız iyi edersiniz.
That, in the conference room? Yeah. We were joshing around, the two of us.
Sadece bir keresinde üç yaşımdan altı yaşıma kadar hastanede kalmıştım.
And the next day we sat in this small, dark, windowless conference room for about three hours, going through the various aspects of the company's business.
Ertesi gün ; küçük, karanlık, penceresiz bir toplantı odasında. ... yaklaşık üç saat boyunca. ... şirketin işleri üzerine konuştuk.
Put her in the conference room.
Onu konferans odasına al.
( woman ) The president was in the conference room.
O da ölmüş. Kurtarma 1, Başkan'ın konferans odasında olması gerekiyor.
Um, I'll be, uh, in conference room B, working on the morning statement for the press.
Konferans odası B'de, basın için sabah demeci üzerinde çalışıyor olacağım.
While you're here, there are six associates in the conference room... helping Denise prep for her trial. - Go make it seven.
Siz buradayken, 6 avukat toplantı odasında duruşması için Denise'e yardım ediyor.
Well, your partner, Lee Dillard, was murdered in your conference room, so you'll be able to continue the work as usual in about an hour.
Peki, ortağınız, Lee Dillard, konferans odanızda öldürülmüş, yaklaşık bir saat içinde de normal çalışmanıza dönebilirsiniz.
We found this pen on the floor of the conference room.
Bu kalemi konferans salonunda bulduk.
He must have taken it, and brought it into the conference room. Simple as that.
Masamdan alıp konferans salonunda düşürmüş olmalı bu kadar basit.
Bishop claims he wasn't in that conference room this morning.
Bishop sabah odada olmadığını iddia ediyor.
But Bishop's palm print, wart and all, was on that conference room table after the cleaning crew had been there.
Fakat Bishop'un el izi ve deri parçalrı konferans masasını üstündeydi hemde oda temizlendikten sonra.
He doesn't deny that the pen in the conference room was his.
Odadaki kalemin onun olduğınu inkar etmiyor.
BAU team, can you meet me in the conference room, please?
DAB takımı, benimle lütfen konferans odasında buluşur musunuz?
Conference room... neutral territory. - 1 : 15.
- Konferans odası... tarafsız bölge. 1 : 15.
- It's really just a conference room, but Ari likes to refer to it as "the war room."
- Sadece bir konferans salonu. Ama Ari öyle demekten hoşlanıyor.
Noon on Friday, main conference room, come with your game.
- Cuma öğle saatinde. Büyük toplantı salonunda.
I want all the department heads gathered in the conference room in 10 minutes. Someone make some coffee.
Tamam, on dakika sonra tüm birim müdürlerini toplantı odasına istiyorum.
Diana, John, Shayera, meet me in the main conference room, now.
Diana, J'onn, Shayera, benimle toplantı odasında buluşun. Hemen!
- She's in the conference room.
- O konferans odasında.
Well, in that case, I think you'll appreciate the homework we've assembled for you in the conference room.
O zaman konferans salonuna topladıklarımıza minnettar kalacaksın.
He's waiting in the conference room.
Konferans salonunda bekliyor.
I was supposed to have a press conference in 20 minutes and announce that we had our man, but... he's sitting in the conference room with his lawyer.
20 dakika içinde bir basın toplantım var. Elimizde biri olduğunu duyuracağım. Avukatıyla toplantı salonunda oturuyor.
He's sitting in your conference room right now.
Şu an konferans salonunda oturuyor. Ne?
Our usual conference room?
Her zamanki toplantı odamıza geçelim mi?
- Conference room, now.
- Konferans odası.
He's with the homeland security guys in the conference room.
Ülke Güvenlikteki adamla konferans odasındalar.
Matt, the investors are in the conference room.
Matt, yatırımcılar toplantı odasındalar.
I think the conference room should be fine.
Toplantı salonu iyi olur.
You can use the conference room as a temporary workspace. Yes!
Toplantı salonunu geçici çalışma alanı olarak kullanabilirsin.
You can have the conference room.
Toplantı salonunu alabilirsiniz.
This is my conference room, so please make yourself at home.
Burası benim toplantı salonum, lütfen kendinizi evinizde hissedin.
Everyone's waiting in the conference room.
Herkes toplantı odasında bekliyor.
We have a meeting in the conference room
Olabildiğince acil, konferans odasında toplantımız var.
No, they're in the conference room.
Hayır, şu an toplantı odasındalar.
And when you're done with that, please join me and my officers in the conference room.
O işi bitirdiğinizde, lütfen konferans odasında bana ve subaylarıma katılın.
There is only one way into the conference room.
Konferans odasına tek bir yol gidiyor.
- Sorry to interrupt, Gray... but your 12 : 00 meeting with Brother Electronics is in the small conference room.
- Böldüğüm için üzgünüm, Gray... Kardeşler Elektronik'le 12'deki toplantın küçük konferans odasında.
Okay, sure. Yeah, I'll give you your ten minutes. Why don't we go upstairs to the conference room?
Pekâlâ 10 dakikam var neden yukarı görüşme odasına gitmiyoruz?
- Lucky? Conference room?
Luckey, toplantı odası.
We Just wanted to use the conference room for a few minutes, maybe 20 minutes?
Benimle birkaç dakikalığına konuşmak istiyor, izin verebilir misin?
Look, I'm in the conference room closet down the hall, Jack, and I have your Journal, and Barbi Ling is outside the door.
Toplantı odandaki dolaba sıkıştım ve günlüğün elimde! Ve Barbi kapının dışında!
You know what, Ms. Pierce? Um, I'm afraid Mr. Fuller has a meeting in the conference room... and I'm not allowed to disturb him.
Baya Fuller şu anda toplantıda ve onu rahatsız edemem.
Conference room, five minutes.
5 dakika sonra, konferans salonunda. Tanrım.
It's great to be back in the fourth floor conference room.
Yeniden dördüncü kattaki toplantı odasında olmak çok güzel.
He's in the conference room. There's nobody else in there.
Başka da kimse yok.
He was in the conference room.
Anlaşıldı.
After the senator's speech in the Embassy Ballroom, there will be a private press conference in the Colonial Room.
Senatörün Elçilik Salonu'ndaki konuşmasından sonra, Eyalet Odası'nda özel bir basın toplantısı olacak.
Please, a warm fourth-floor conference-room welcome... for the lovely Jessie Filmore.
Lütfen Jessie Filmore'u sıcak bir şekilde karşılayalım.
room 1000
rooms 83
roommate 60
roomie 108
roomies 23
room for one more 22
room number 25
roommates 31
room service 204
room apartment 20
rooms 83
roommate 60
roomie 108
roomies 23
room for one more 22
room number 25
roommates 31
room service 204
room apartment 20