Courage traduction Turc
6,856 traduction parallèle
But fighting along your side has taught us to face the future with courage.
Ama sizinle birlikte savaşmak, geleceği cesaretle karşılamayı öğretti bize.
I cannot change and the courage... not to set this evil dwarf on fire.
Değişemiyorum ve gücüm yok... Hele ki ateşler içindeki şu cüce şeytan için.
- Needed a little liquid courage, did you?
- İçki cesaretine ihtiyacın vardı değil mi?
Protestors have the courage to stand out in front for what they believe in, not hide behind a computer screen.
Protestocuların inandıkları şeylerin önünde durma cesareti olur. Bilgisayar ekranının arkasında saklanmazlar.
Now, Nolan, if you'll start slicing up the orange of courage, I will pour in the brandy of self-forgiveness.
Nolan cesaret portakallarını dilimlemeye başlarsan ben de kendini affetme kanyağını eklerim.
I met unexpected horrors and tragedy and I faced them with courage.
Beklemediğim korku ve trajedilerle cesaretle göğüs gerdim.
In truth, I'm so glad you had the courage to tell me how their fate had changed.
Aslında, kaderlerinin değiştiğini... Söyleyecek kadar cesur olduğuna seviniyorum.
Indeed, courage and loyalty is something to be proud of.
Nitekim, cesaret ve sadakat gurur duyulacak bir şeydir.
You could certainly use something to find your courage.
Cesaretini bulmak için kesinlikle bir şey kullanman gerekiyor.
Tomorrow, I'm taking a 20-hour flight to Hong Kong with Bill Gates and he's gonna talk circles around me and I could use some liquid courage.
Yarın, Hong Kong'a Bill Gates ile 20 saatlik bir uçuşum var ve o etrafımda konuşup duracak ve cesaret verici bir içki iyi gelir.
I wonder if I'd have the courage to do the same for the woman I love.
Aynı şeyi ben aşık olduğum kadın için yapar mıydım, bilmiyorum.
When we face our deepest fears, our true courage comes out.
En büyük korkularımızla yüzleştiğimizde gerçek cesaretimiz ortaya çıkar.
When you used the hilt of your sword to vanquish your fears, your courage transferred into it.
Kılıcının kabzasını korkularını yok etmek için kullandığında... -... cesaretin kabzaya geçti.
The Wicked Witch stole his courage?
Lanetli Cadı onun cesaretini mi çaldı?
At least have that much courage.
En azından buna cesaret göster.
But it is a liquid that can conjure courage, give strength, or even act as a love potion of sorts.
Cesaret getiren, güç veren bir sıvıdır. Hatta bazen bir aşk iksiri görevi bile görür.
When we face our deepest fears, our true courage comes out.
En büyük korkularimizla yüzlestigimizde gerçek cesaretimiz ortaya çikar.
I've got Regina's heart, Charming's courage, and right in here, ready to be plucked, your lovely brains.
Regina'nin kalbi ve Yakisikli'nin cesareti elimde. Güzel beynin de yerinden sökülmeye hazir sekilde hemen önümde duruyor.
Why courage?
Neden cesaret?
I mean, brains, courage, a-a resilient heart...
Beyin, cesaret, dayanikli bir kalp...
It took a lot of courage to come here and tell me this.
Buraya gelip bunları anlatmak çok büyük cesaret gerektirmiş olmalı.
Uh, it's impressive, you know, and it takes a lot of courage to do what you're doing right now, so...
Etkilendim... Bu yaptığını yapmak bayağı cesaret ister.
Kent would never have the courage to try this on his own.
Kent'te bunu tek başına yapacak cesaret yok.
And if we never knew fear, then we couldn't admire courage.
Korkuyu bilmesek cesur olmayı öğrenemezdik.
♪ I didn't have the courage to tell you m Will you
Sana söylemeye cesaret edemedim. ~
A man of strength, a man of courage.
Gücü ve azmi olan bir adamdı.
All it takes is courage.
Sadece cesurmuş gibi davran.
Treasure Doll, here, giving you a dose of sonic courage to start your morning.
Hazine Bebeği sizleri güne bir doz sonik cesaretle başlatıyor.
Do you have the courage?
Cesaretin var mı?
If we can somehow transform that fear into courage....
Korkuyu bir şekilde cesarete dönüştürebilirsek.
If you can somehow turn that fear into courage That courage will be infectious
Korkuyu bir şekilde cesarete dönüştürebilirsek o cesaret bulaşıcı olur.
But father... How can you turn such fear into courage when they are so scared out of their minds?
Ancak baba düşüncelerinde çok korkarlarken onların bu korkusunu nasıl cesarete dönüştürebilirsiniz?
There are so many things about my mom I wish she'd had the courage to tell me.
Annemde anlatacak o kadar çok şey vardı ki onda hep anlatabilecek cesaretinin olmasını isterdim.
Your courage inspires us all.
Cesaretin hepimize ilham veriyor.
Somehow, despite all distractions, you've managed the lottery with grace and courage.
Bir şekilde tüm dikkat dağınıklıklarına rağmen piyangoyu onurla ve yüreklilikle tamamlamayı başardınız.
But I knew in my bones, you were right, and you had the courage to say it.
Ama içten içe haklı olduğunu biliyordum ve bunu söyleyecek cesaretin vardı.
I was building up the courage to talk to him.
Onunla konuşmak için cesaretimi topluyordum.
Honor, justice, courage, strength... you are all the true sons of Texas.
Onur, adalet, cesaret, güç hepiniz Teksas'ın öz evlatlarısınız.
No, I'm not gonna leave you, Stan, but I'm not gonna sit around and wait for you to get the courage to leave me.
Hayır, seni terk etmiyorum Stan ama buralarda dolanıp da cesaretini toplayıp beni terk etmeni de bekleyemeyeceğim.
You have to have the courage to end the relationship.
Cesaretini toplayip iliskiyi bitirmen lazim.
Though I see this, and I wish I'd had the courage to get back in your life sooner - - and not just because I could have met her, but...
Bunu görüyorum ve... keşke daha cesur davranıp çok önceden hayatına girseydim. Kızla tanışmış olmak için değil ama...
Well, John F Kennedy said, "Effort and courage " don't mean anything without purpose and direction. "
- John F. Kennedy "amaç ve istikametin yoksa, çaba ve cesaret hiçbir anlam ifade etmez" demişti.
Well, maybe Kelly finally got the courage to take a stand against her father and she was gathering evidence to make a case against him.
Kelly nihayet babasına karşı koyacak cesareti kendinde bulmuş ve ona karşı delil toplamaya başlamış olabilir.
My favourite pupil... your courage always delighted me.
Benim favori öğrencim... Cesaretin beni hep memnun etti.
I will match your courage, Dr. Frayn.
Yürekliliğine uyacağım, Doktor Frayn.
Each represents a special part of magic... love, wisdom, and courage.
Her birimiz büyünün özel bir türünü temsil ediyoruz. Sevgi, bilgelik ve cesaret.
It's just the lad's not got up the courage to tear his ear from the nail.
Sadece kulağını çividen çıkaracak kadar cesareti yok.
Without her courage and love, I would've totally screwed up everything.
Onun cesareti ve sevgisi olmasa her şeyi mahvetmiş olurdum.
You know, with your courage and small frame, you'd make an excellent coal miner.
Cesaretin ve küçük vücudunla harika bir kömür madencisi olurdun.
Private first class Cortez's unwavering courage, aggressiveness, and leadership while under fire were decisive to his company defeating an enemy attack.
Uzman Erbaş Cortez'in sarsılmaz cesareti, saldırganlığı ve ateş altındayken sergilediği liderlik, bölüğü için düşman saldırısını püskürtmekte kilit rol oynadı.
Sometimes, I think I'll never get the courage to ask a guy out, you know?
Bazen bir erkeğe çıkma teklif etme cesareti bulamayacağımı düşünüyorum.