Courageous traduction Turc
942 traduction parallèle
The police called to say they're presenting you with the'Courageous Citizen Award'.
Polis sana cesur vatandaş ödülü vermek istiyormuş.
I'm... thinking about doing something very courageous.
Ben büyük cesaret isteyen bir şey yapacağım.
"Now, Mister... not only are you the best swordsman and the most courageous, but on top of that..." "... the most rich! "
Sadece en iyi kılıç ustası ve en vahşi öğrenci değil, fakat ayrıca en zengin öğrenci de olamayacaksın! "
And I can assure you, Mr. Henriot, that the entire personnel of Henriot Co lingerie dealer... on whose behalf I am speaking are proud of this award in recognition of your courageous efforts.
Sizi temin ederim ki Bay Henriot, Henriot firmasının tüm çalışanları ve adına konuştuğum iç çamaşırı satıcıları olarak yürek dolu çabalarınızın takdir edilmesi baabında bu ödülü vermekten dolayı büyük onur duyuyoruz.
- Those are the Ubangis... one of the most feared and courageous tribes.
- Bunlar Ubangi'ler. En korkulan ve en cesur kabilelerden biri.
We want this people to be peace-loving... but at the same time to be courageous.
Bizler bu halkın barış sever olmasını... fakat aynı zamanda yürekli de olmasını istiyoruz.
And, perhaps, a cross section of you... despite the forced civility of this review of our Party... will return with courageous hearts to the days in which it was difficult to be a National Socialist.
Ve belki de, sizin bir boykesitiniz... Partimizin bu teftişinin zoraki nezaketine rağmen... cesur yüreklerle bir Nasyonal Sosyalist olmanın... güç olduğu günlere dönderecek.
Émile, there are times when it is more courageous to be cowardly.
Emile, bazen korkak olmak için daha fazla cesaret gerekir.
You are courageous but you put me in a quandary.
Yazık, benim için çok önemliydi. Çok cesur bir genç kızsınız... Ama beni çok güç bir durumda bıraktınız.
- Be courageous, Mademoiselle.
- Cesaretinizi toplayın Matmazel.
An educated young lady like you has to be courageous.
Sizin gibi eğitimli bir bayanın cesur olması gerekir.
Mrs. Crosbie killed a man, yes... ... but under circumstances where no courageous... ... self-respecting woman would hesitate for one instant to do the same thing.
Bayan Crosbie bir adam öldürdü, evet ama her cesur ve kendine saygısı olan kadının, aynı şeyi yapmak için bir an bile tereddüt etmeyecek olduğu koşullar altında.
There is no favor I can refuse the man who led the courageous attack at Ball's Bluff.
Ball's Bluff'daki saldırıya liderlik etmiş biri için yapamayacağım iyilik yoktur.
A very great and courageous man.
Bu, çok cesur ve mükemmel bir adamdır.
What one courageous moment can make.
Bir tek cesur anın yapabileceği bir şeye.
Now you've become more courageous.
Artık daha cesur oldun.
My dear Zandra, you are very courageous.
Sevgili Zandra, Çok cesursun.
Sweet dreams, my courageous Blanche.
Tatlı rüyalar benim gözüpek Blanche'ım.
A big, fine, black, courageous one.
Büyük, güzel, siyah, cesur bir hayvan.
" I'm not the courageous type.
" Cesur biri değilim.
Once you have rejected undivided authority, no matter how strong, courageous, intelligent you may be, your government will be directionless.
Eğer bir kez bölünmemiş yetkeyi reddederseniz ne kadar güçlü, cesur, akıllı olursanız olun devlet yönetiminiz idaresiz kalacaktır...
- Are you courageous?
- Cesur musun?
- Courageous?
- Cesaret?
I found this boy to be clean cut, courageous, resourceful honest, hardworking.
Bence bu çocuk gürbüz, cesur, becerikli... dürüst ve çalışkandır.
But oh no, I've been courageous.
Ama hayır, cesaretliydim.
A young man. Strong, courageous. Handy with his fists.
Genç, cesur ve bilekli birisi olacak.
Dear sentimental, generous, courageous Max Fabian, who took a chance on an unknown, untried amateur.
Sevgili duygusal, cömert, cesaretli Max Fabian.. .. tanınmayan, denenmemiş bir amatöre şans veren kişi.
For a great nose indicates a great man, congenial, courteous, intellectual, virile, courageous.
Büyük burun yetenekli, sevimli, kibar, bilgili, başı dik, mert biri olmanın göstergesidir çünkü.
" "We must keep our country strong, " "courageous, and wise in spirit " " and be unafraid in the knowledge
" Ülkemizi kuvvetli, cesur ve erdemli bir ruh olarak korumalıyız, ve Tanrı'nın yanında olduğumuz bilgisinden korkmamalıyız.
The most outstanding of these newspaper people is, of course, Chuck Tatum... the courageous reporter who first made contact with Leo last Saturday.
Bunlardan en öne çıkanı tabi ki Chuck Tatum, geçen Cumartesi Leo ile ilk teması kuran cesur gazeteci.
It was a natural and courageous thing to do.
Ama neden Tammy?
You have no idea how courageous the Huns are.
Hunların ne kadar cesur olduğunu bilmiyorsunuz.
"He's consistently loyal, courageous and efficient."
"Son derece sadık, cesur ve etkili biri."
As you can see, ants are savage, ruthless and courageous fighters.
Gördüğünüz gibi, karıncalar vahşi, acımasız ve cesur savaşçılardır.
You may present me to the courageous little group.
Güzel. Öyleyse beni bu cesur adamlarla tanıştırınız.
The fighting men of New Zealand were far away in the Middle East while their courageous country was armed with not much more than pitchforks.
Yeni Zelanda'nın savaşçıları Orta Doğu'da savaşırken cesur ülkeleri, çapadan başka bir şeyle silahlı değildi.
I... I respect you for it, but... It's courageous, but take care, Micah.
Bu cesurca değil, dikkat et, Micah.
He was always rather courageous.
Aksine daima cesaretli biriydi.
Few of us are courageous when tested.
Sınandığımızda çok azımız cesaretimizi koruyabilir.
A courageous man.
Gözüpek biri.
Miki is courageous.
Miki cesurdur.
- Very courageous!
- Çok cesurca!
The people are courageous.
- İnsanlar cesur insanlar...
I imagine you're a rather courageous person.
Neden böyle söyledin? Umuyorum...
I'm not that courageous.
Ben o kadar cesaretli değilim.
I invite you to express to our courageous boys, your thankfulness, your affection...
Sizleri bu cesur gençlere karşı olan sevgi ve şükranlarınızı sunmaya davet ederken... İşte askerler geliyor!
It was that courageous young widow... who refused to bow before the Goliath of big business... and here in Cape Anne, fired a shot heard around the world... like her ancestors before her in this glorious state of Maine.
Bu şanlı Maine eyaletinde, kendinden önceki ataları gibi bu cesur bayan, tüm dünyayı sarsan fitili burada, Cape Anne'de ateşledi ve iş dünyasının dev Goliath'ı önünde baş eğmeyi reddetti.
The great and courageous discoverers of Siberian diamonds.
Sibirya elmaslarının en iyi ve cesur kaşifleri.
My dear friend is so courageous and resolute
Benim cesur ve kararlı dostum!
There are other men, courageous, to beg for help.
Verecek olduğum ayrıcalıkları isteyecek daha cesur adamlar vardır elbet.
- You're very courageous.
- Çok cesursun o zaman.