Dinner and a movie traduction Turc
214 traduction parallèle
Julian, if we're going to dinner and a movie...
Julian, eğer yemeğe ve sinemaya gideceksek...
IF YOU LIKED A GIRL, YOU TOOK HER TO DINNER AND A MOVIE.
Bir kızdan hoşlanırsan, onu sinemaya ve yemeğe götürürsün.
WE CALLED IT "TAKING A GIRL TO DINNER AND A MOVIE."
Biz ona "kızı sinemaya ve yemeğe götürmek" diyoruz.
Back then, dinner and a movie might've gotten you into some girl's panties but it's going to take a lot more than that to get into mine.
O zamanlar akşam yemeği ve sinema bileti ısmarlayıp bir kızla birlikte olabilirdin. Ama benimle birlikte olman için çok daha fazlası gerekli.
That's dinner and a movie and I don't have to deal with some schmuck putting his tongue in my ear.
Bana göre akşam yemeği ve sinema ve dilini kulağıma sokan bir sersemle uğraşmam gerekmez.
Yeah, a real date. Dinner and a movie.
Evet, gerçek bir randevu.
So I shall take my leave of you, but I will return in a little while, at which time I would love to go for dinner and a movie with you.
Yani seni şimdilik yalnız bırakacağım ama bir süre sonra döneceğim. Bu arada, evet ; seninle yemeğe ve sinemaya gelmek isterim.
If they spend the same money on dinner and a movie... they can call you "girlfriend" instead of "whore".
Eğer aynı parayı bir akşam yemeği ve sinemaya harcasalar, sana "fahişe" yerine "sevgili" diyebilirler.
It gives you plenty of time for a dinner and a movie.
Böylece akşam yemeği ve sinema için bayağı vaktiniz olacaktır.
Not without dinner and a movie.
Akşam yemeği ve sinemasız olmaz.
- I'm thinkin'... maybe dinner and a movie.
- Belki yemeğe çıkarıp sinemaya götürürüm diye düşünüyorum.
Dinner and a movie, lie to her, say you love her.
Aksam yemeği, sinema, onunla yatma, o'na asık olduğunu söyleme.
But I was wondering if I could change that and maybe get to know you a little better take you out to dinner and a movie sometime.
Ama bunu değiştiripi değiştiremeyeceğimi merak ediyordum belki seni biraz daha yakından tanımak seninle yemeğe çıkmak ya da sinema'ya gitmek bir ara.
Well, look, I'm going to dinner and a movie and I've told you where I'm gonna be and you've got the beeper number.
Akşam yemeğine ve sinemaya gideceğim, size nerede olduğumu haber veririm. Zaten çağrı numaramda var.
Dinner and a movie.
Yemek ve sinema.
I might even take it to dinner and a movie.
Hatta yemeğe, sinemaya bile götürürüm.
Taking your mother out for dinner and a movie.
Sinema ve akşam yemeği için anneni dışarı çıkarıyorum.
"Why don't you take me out to dinner and a movie sometime?"
Bir seferinde ürologuma "Niçin bir gece beni yemeğe ve sinemaya götürmüyorsun?" dedim.
Besides, you shouldn't be worried about your past when your future is in town tonight for dinner and a movie.
Ayrıca geleceğin bu akşam dışarıda bir yemek ve sinemadan oluşurken geçmişine fazla takılmamalısın.
In New York, a first date is dinner and a movie.
New York'ta ilk randevuda akşam yemeğine ve sinemaya gidilir.
You took me to dinner and a movie.
Beni önce yemeğe sonra sinemaya götürmüştün.
Dinner and a movie on a Saturday is pretty much the definition of a date.
Cumartesi günü yemeğe çıkıp sonrada sinemaya gitmek randevunun tanımı sayılır.
Hey, I'd like a dinner and a movie before we get to that.
Bunu yapmadan önce bir yemek yemek isterim.
- He picked me up... we went to dinner and a movie, I didn't use my notecards...
Beni aldı. Önce akşam yemeğine, sonra filme gittik. Not kartlarımı bir kez bile kullanmadım.
I was thinking dinner and a movie or a cup of coffee.
Bir akşam yemeğinden ve sinemadan yada bir fincan kahveyi kastetmiştim
It's not like the two of you have the whole dinner and a movie thing going.
Bu senin yemek ve film işi gibi değil.
I thought it might beat out dinner and a movie.
Fırında kek ve filmden, daha iyi olacağını düşündüm.
Dinner and a movie?
Yemek ve filme ne dersin?
Are you asking me to dinner and a movie?
Sinema ve yemek davetinde mi bulunuyorsun?
Drive-in dinner, drive-in movie, and afterwards we go for a drive.
Arabalı lokantalar, arabalı sinemalar. Ardından da arabayla tur.
I just thought that if I gave you a drink and fed you some dinner you'd be so grateful you'd take me to a movie.
Sana içki vermiş olsam ve seni beslemiş olsaydım, düşündüm ki bana müteşekkir kalırdın ve beni sinemaya götürürdün.
We had dinner and went to a movie.
Akşam yemeği yiyip sinemaya gittik.
Why don't we go out to dinner and hit a movie?
Akşam yemeğine çıkıp sonra sinemaya gidelim mi?
Yeah, the same thing you'd do for dinner and a movie.
Bir yemek ve sinema için yaptığının ile aynı şeyi.
a ) a candle-lit dinner and moonlight walk on the beach b ) making out on a bear skin rug in a remote log cabin c ) watching a sexy movie, or d ) all of the above. Your idea of foreplay is :
Sizin için ön sevişme nedir?
Can we get together later and have dinner or go to a movie?
Sonra buluşup yemeğe veya sinemya gidelim mi?
- Cook dinner and watch a movie.
- Yemek yapıp film izleyeceğim.
Well, not much happens to me... but I once had dinner with a movie star... and it was the most wonderful night of my life.
Böyle şeyler başıma çok gelmese de bir gece ünlü biriyle akşam yemeği yemiştim hayatımda geçirdiğim en güzel geceydi.
The movie was great dinner was great, and there's nothing like a cool, crisp New York evening.
Film harikaydı yemek harikaydı, ve hiçbirşey serin, tatlı bir New York akşamı gibi olamaz
Recognize the crumbs and you can trace a path from your death certificate to the dinner and movie that resulted in you in the first place.
Bu izleri fark ederseniz, kişinin ölüm belgesinden başlayıp doğumuna neden olan akşam yemeği ve sinemaya kadar giden yolu bulabilirsiniz.
One where I can come over and pick you up, take you out to dinner, maybe a movie, some moonlight, a little romance.
Gelip seni alıp yemeğe çıkaracağım. Sonra belki sinema, ay ışığı. Romantizm...
You go out for a while, a dinner, a movie, and then... the rental. - That's what?
- Ne tamam?
Well, we had an impromptu coffee at the Café Nervosa, and that led to a movie, and that led to dinner, and then ever since then, we've been practically inseparable.
- Cafe Nervosa'da kahve içtik. Sonra sinemaya gittik. Sonra akşam yemeği.
Well, she invited me out to dinner with her and, um, a couple of her friends, and I just wanted to know if it was ok if I missed movie night.
Beni birkaç arkadaşıyla yemeğe davet etti. Bu akşam film gecesini kaçırsam olur mu?
I'm going to a movie and then out to dinner.
Önce sinemaya sonra yemeğe gideceğim.
I was wondering if you would like to go to a movie tonight... and maybe afterwards perhaps accompany me to dinner?
Bu akşam sinemaya gitmek ister misin diye düşünmüştüm belki sonrasında yemekte bana eşlik edersin.
- Dinner and then a movie.
- Yemek ve sonra sinema.
Or maybe it was a movie and then dinner.
Belki de sinema ve sonra yemektir.
We'll meet you for part of dinner and half of a movie.
Sizinle bir kısmı yemek için, yarısı da film için buluşacağız.
Yes to the amorphous, theoretical... let's go out sometime and do something not too specific proposition. But dinner and a movie, it's concrete, it's real.
Ama yemek ve sinema dersem, bu somut bir teklif olur.
LOOK, I JUST REALLY WANT TO HAVE A DINNER AND GO TO A MOVIE.
Sadece güzel bir akşam yemeği yeyip sinemaya gitmek istiyorum.
a movie 74
dinner 777
dinner is served 118
dinner is ready 43
dinners 25
dinner tonight 37
dinner time 43
dinner's on me 24
dinner for two 18
dinner's at 30
dinner 777
dinner is served 118
dinner is ready 43
dinners 25
dinner tonight 37
dinner time 43
dinner's on me 24
dinner for two 18
dinner's at 30