English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ D ] / Dinner at

Dinner at traduction Turc

4,836 traduction parallèle
I had dinner at the man's house.
Evinde akşam yemeği yedim.
I had dinner at the White House.
Ben de Beyaz Saray'da akşam yemeği yedim.
We open for dinner at 6 : 30, but you need a reservation.
Akşam yemeği için 18 : 30'da açılıyor,... ama rezervasyon yaptırmanız gerekir.
The night before my case was to become public, a group of police officers, including Detectives McCann, Agnew, and Geddes, went to dinner at Mario's Italian restaurant.
Araştırmam duyulmadan önceki gece Dedektifler McCann, Agnew ve Geddes'in de dahil olduğu bir grup polis Mario'nun İtalyan Restoranı'nda yemeğe gitmişlerdi.
We could go to dinner at the Red Pony.
Red Pony'de akşam yemeğine gidebiliriz.
Well, you make it a dinner at Masa, and we might have a deal.
Masa'da akşam yemeği dersen belki anlaşabiliriz.
We went to dinner at Madame Theodora's the other day.
( Handan ) Geçen gün Madam Teodora'nın oraya yemeğe gittik.
The night before last, looks like she went to dinner at Raven Rose.
Önceki gece de Raven Rose'da yemek yemiş.
"It's Just Dinner at Lunchtime."
"Öğlen Vakti Akşam Yemeği".
Okay, I totally forgot that I have dinner at my mother-in-law's.
Tamam, kaynanama yemeğe gitmem gerektiğini tamamen unutmuşum.
She was having dinner with someone at the Captain's Galley.
Birisiyle akşam yemeğine çıkmıştı. Kaptanın mutfağında.
Shouldn't you be at your dinner party?
Akşam yemeği partisinde olman gerekli değil miydi?
How about we don't make a movie at dinner.
Akşam yemeğinde çekim yapmasak nasıI olur?
What did you really tell these people at dinner the other night?
Yemekte neler anlattın sen bu insanlara?
Sharon has to work late, so after tense negotiations, she has agreed that I should drop Kris off at her house and get you some dinner.
Sharon geç saatlere kadar çalışacak. Sıkı pazarlıklardan sonra benim Kris'i eve bırakmamı ve sana yemek ısmarlamamı kabul etti.
First I chewed her out because she wasn't supposed to be at the mall, and then I put the dinner in the oven, and I got in the car to go get her.
Önce onu biraz azarladım. Çünkü alışveriş merkezine gitmemesi gerekiyordu. Sonra ocağa yemek koydum ve arabaya binip onu almaya gittim.
I brought you some rosé Just to say sorry again for what happened at Margot's dinner.
Margo'nun yemeğinde. olanlar için özür dilemek için pembe şarap getirdim.
I feel like maybe I should apologize To some of the other people that were at the dinner?
Sanırsam yemekteki diğer insanlardan da özür dilemem gerekli.
We met very briefly at Margot's dinner.
Margo'nun yemeğinde kısa bir an karşılaşmıştık.
Just behave yourself at dinner and let me do the talking.
Yemekte kendine mukayyet ol ve bırak ben konuşayım.
She stays at her parents'place when she's in New York and I thought she could come out to dinner with us tomorrow night and you could bring Neal.
New York'tayken ailesiyle kalıyor. Ben de yarın bizimle yemeğe gelmesi hoş olur diye düşündüm, sen de Neal'ı getirirsin.
Well, you know, instead of going crazy waiting around for my Huntington's test results, I'm grabbing the taureau by the horns and having dinner with Margaux at Muse tonight.
Huntington test sonuçlarımı beklerken kafayı kırmak yerine gözümü kararttım ve bu akşam Muse'da Margaux ile yemek yiyeceğim.
Now I need you to tell me what Henry said to you at that dinner in Frankfurt.
Şimdi bana Frankfurt'ta ki yemekte Henry'nin neler söylediğini anlat.
( jake ) so the waitress heard the couple arguing at dinner.
Garson, çiftin yemekte tartıştığını duymuş.
My real boss is Peter Burke, who you met at dinner.
Esas patronum Peter Burke, akşam yemeğinde karşılaştığımız.
I was at dinner with a friend in Midtown.
Midtown'da bir arkadaşımla yemek yiyordum.
I had a few too many glasses of wine at dinner.
Yemekte şarabı biraz fazla kaçırmışım.
I noticed you didn't have a drink at dinner.
Yemekte bir şey içmediğini fark ettim.
We met briefly at Margot's dinner and then I think you came to my pool party.
Margot'ın evde tanışmıştık sonra havuz partime gelmiştin.
I have to admit I thought it was a little bit strange that you insisted I cook dinner for us at my place.
Şunu söylemeliyim ki, benim evime gelip senin için yemek pişirmemi istemen gerçekten çok garibime gitti.
And that way you can be eating your Thanksgiving dinner and watching our Thanksgiving special at the same time.
Böylelikle Şükran günü yemeğinizi yerken bizim şükran günü özel bölümümüzü izleyebilirsiniz.
And you can watch the Thanksgiving episode at home while you're having Thanksgiving dinner.
Böylece Şükran Günü özel bölümünü Şükran Günü'nde izleyin.
Dinner again at the lab?
Yine laboratuarda akşam yemeğine ne dersin?
That's the surprise angelo was gonna give you tonight... At your birthday dinner.
Bu geceki doğum günü yemeğinde Angelo'nun vermek istediği hediye buydu.
We were at dinner, and she said that she was afraid for her life, that Senator Meyers had told her he would kill her.
Biz yemekteydik. Senatör Meyers'ın onu öldüreceğini ve hayatından endişe ettiğini söylediğini.
I saw your ex-husband at the dinner.
Yemekte eski kocanı gördüm.
The way you came at Jedikiah last night at dinner...
Dün gece yemekte Jedekiah'nın üstüne öyle bir gittin ki...
Dinner and a sunset look-at.
Yemek ve gün batımını izleme.
You're supposed to be at my house for dinner.
Benim evde olman gerekiyordu.
Okay, um, you know, I was at dinner earlier tonight, and there was a gay couple sitting next to me.
Biliyorsun, bu akşam yemeğe çıktım ve orada ve orada gay çift vardı, karşımda oturuyorlardı.
You do that at the rehearsal dinner, okay?
Bunu prova yemeğinde yaparsın, tamam mı?
If that's your attempt at sticking my department with the dinner bill, you can forget it.
Yemeğin faturasını bize ödetmek istiyorsan, unut gitsin.
He removed his own genitals, and then served them at a dinner party for $ 250 plate.
Kendi genital kaldırıldı, ve sonra bir akşam yemeği partisine onları hizmet 250 $ plaka için.
At least the parts that didn't make it to the dinner table.
Yemek masasına bulmadı parçaları en az.
Dinner, the show at the Adelphi, a lotto sit through as far as I was concerned.
Akşam yemeği, Adelphi'de bir gösteri yanlış hatırlamıyorsam gösteriyi sonuna kadar oturup izledik.
I was at a dinner.
Yemekteydim.
At dinner, when he never came home.
Akşam yemeğinde, eve gelmeyince.
Great, I was gonna make dinner for him at 6 : 00, but now our schedule's all off.
Mükemmel. 6'da yemek için yemek yapacaktım ama artık boşum.
I was at dinner.
Ben yemekteydim.
So I invited him to join us for dinner tomorrow night at Nuvolo.
O yüzden onu yarım akşam Nuvolo'da bizimle yemeğe davet ettim.
Alexis is furious with you over your behavior at dinner the other night, and I must say, I agree.
Alexis geçen gece yemekteki tavrından ötürü sana çok kızgın. Benim de katıldığımı söylemeliyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]