Dive in traduction Turc
777 traduction parallèle
Dive in with your mess, lads.
Yemeğe yumulun çocuklar.
Let's see you dive in.
Görelim nasıl daldığını.
You were arrested four years ago at some dive in Marseille.
4 yıl önce Marsilya'da tutuklanmışsınız.
- Somebody better dive in.
- Birileri atlasa iyi olacak.
I'm gonna skin me down to the hide... climb up that ladder, and dive in that tank, right to the bottom.
Derim soyulana kadar yıkanacağım. Şimdi o merdivene tırmanacağım ve tankın dibine kadar ineceğim.
What about the dive in the pool in the middle of the night?
Gece yarısı havuza girmeye ne demeli?
I can't take a dive in front of them.
Onların önünde yenilemem.
Wait till you see how good she takes a dive in a game of jacks. She beat me for $ 3.
3 dolarla beni yendi.
This sub will dive in 15 seconds.
Bu denizaltı 15 saniye sonra dalacak.
Dive in once more, Balthazar.
Bir kere daha dal, Balthazar.
Look, girls. Daddy's going to dive in!
Bakın kızlar, şimdi babanız denize dalacak!
Come on, General, dive in. Well, er, to the Regiment.
- Alayın şerefine beyler.
She ran a waterfront dive in Korea.
Kore'de deniz kenarında bir batakhane işletiyormuş.
When I give the word, dive in the water.
İşaret verdiğimde, suya atla.
Come on, Juliet. Dive in!
Haydi, Giulietta, atlasana.
Tomorrow you dive in my place.
Yarım benim gözetimimde dalacaksın.
I'll dive in then.
O zaman soruyorum.
I'll dive in!
Kayıyorum, kayıyorum.
Well, you can give my friend here his sword, tell me where the gold is hid, and then you can take a high dive in alow well.
Arkadaşıma kılıcını geri verebilir, altını nereye sakladığını söyleyebilir, sonra da cehenneme gidebilirsin.
- Dive in!
- Atlayın o zaman!
Made me dive in this weather.
Bu havada beni suya soktun.
He told us he went fishing, and he made me dive in the water, when it was thirty below.
Bize balığa gidiyorum deyip, benden suya dalmamı istedi. - 30 derece soğukta!
And I wanted to dive in to it, to drown in it.
Ve suya atlayıp, içinde boğulmak istedim.
They found Mottola, drunk in a dive in Joliet.
Mottola'yı sarhoş halde Joliet'te buldular.
E when falling of the night, of those hot nights, barulhentas and bloody, the dogs dive in the Volga and swim desesperadamente until to another edge.
"Gece bastığında, o sıcak, sesli ve kan dolu gecelerde köpekler Volga'ya dalar ve diğer yakayı ele geçirmek için çaresizce yüzerler."
So they both dive in, naked.
Her ikisi çıplak suya dalıyor.
Don't dive in till you know how deep it is.
Ne kadar derin olduğunu anlayana kadar suya dalma.
We'll dive in 20 minutes.
20 Dakika içinde dalacağız..
We'll dive in 45 minutes.
45 Dakika içerisinde..
You dive in, and you don't know a thing.
Bir şey bilmeden dalıyorsun.
You know, this blackout in dive-bombing is a very interesting medical subject.
Biliyor musun, bombalama dalïsï sïrasïnda bilinç kaybï ilginç bir tïbbi konu.
They dive for fabulous pearls in waters alive with monsters of the deep.
Efsanevi inciler için derinliklerinde canavar kaynayan sulara dalarlar.
He's probably drunk in some dive.
Sarhoş olmuştur herhalde.
Funny, I thought, the Fontanas in a dive like that.
Fontana'ların durumu pek iyi değil herhalde, dedim.
You didn't want to double-cross anyone and you didn't have it in you to take a dive.
Kimseyi kandırmak istemedin, bunu kabul etmek de istemedin.
I was in a 70-degree dive, when suddenly I lost control.
70 derecelik pike yapıyordum. Birden kontrolümü kaybettim.
That's what his wife was doing in that dive on skid row.
O yüzden karısının başına o eğlence merkezinde bütün bunlar geldi.
What did you expect me to do... when I find you dancing in that lowdown dive?
Nedir bu yaptıkların, benim beklentilerim seni böyle aşağılık bir yerde dans ederken bulmakmıydı?
Left me stuck with that old bag Some job! A fanny-wiggler in a dive
Şu morukla tıkıldım kaldım burda!
I refuel around the corner and dive down with my mug in the dirt!
Bir köşede yakıt ikmali ve aşağıya dalış.
You mean you work here in the daytime and you dive from the cliffs at night? Si.
Gündüz burada çalışıp, gece kayalıklardan mı atlıyorsun?
You're in this dive drinking cheap sake... while that guy they call Zatoichi... has the biggest boss in town waiting on him hand and foot.
Sen bu batakhanede oturmuş ucuz sake içiyorken..... şu Zatoichi denen adam..... bu kasabadaki en büyük Patronun misafiri.
When the ice breaks dive straight in.
Buz kırıldığı zaman hemen dal.
In Hawaii, they come in little boats and dive for money.
Hawaii'de geminin yanına küçük botlarla yanaşıp, para için suya dalıyorlar.
The controls were pushed... it fell in a corkscrew dive.
Uçak havada dönerek yere çakılmış.
I must have hit 1 70 in the dive, and that was just a short dive.
Dalışta 170'e vurmuş olmalıyım ve bu sadece kısa bir dalıştı.
I thought... you said you might be in this dive. Good evening!
İyi akşamlar!
I don't want any interference in this dive.
Bu dalışa kimse karışmayacak.
The whirlybird has pulled out of its dive and is playing a veritable game of chicken with those two courageous kids in the Rolls-Royce.
Helikopter ani bir dalış yapıyor ve Rolls-Royce'daki iki cesur çocukla hakiki bir tavuk oyunu oynuyor.
In this dive we rediscover sensation
Bu dalışla duyarlılığımızı yeniden keşfediyoruz.
"Dive right in, baby, the water is fine." Is that what you say, girls?
"Hemen dal bebeğim, su çok iyi." Bunu mu dersiniz kızlar?
ines 33
in fact 10253
internet 115
india 252
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
in fact 10253
internet 115
india 252
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
indeed 4544
instant 24
international 47
intel 28
interpol 81
independence 32
incredible 769
indiana 185
intelligent 217
indeed 4544
instant 24
international 47
intel 28
interpol 81
independence 32
incredible 769