Doorbell traduction Turc
1,584 traduction parallèle
( doorbell ringing )
Barry Fleming'in ateş ettiğini biliyordunuz ve bunu nereden bildiğinizi bilmek istiyorum.
Sure. - [doorbell rings]
Geldi.
[DOORBELL RINGS]
[DOORBELL RINGS]
( DOORBELL RINGING ) Did you see that?
Köşede topu yakalayacak bir sürü adam var.
"Whitey"? ( DOORBELL RINGING )
Kızlar, yukarı çıkın ve akşam yemeği için üstünüzü değiştirin.
My dad built me a clubhouse. It had a chimney and a doorbell, and it had this dining-room set with this china...
Cheryl, Çocukken sana ait bir yerin var mıydı?
( DOORBELL RINGS ]
Hemen!
( doorbell rings ) oh, bollocks, that'll be my parents.
- Annemle babam gelmiş olmalı!
( doorbell rings ) oh, jeff, come on!
Jeff, haydi!
( doorbell rings ) answer the door.
Lütfen kapıyı aç. Bunu birazdan hallederiz.
when i rang the doorbell, i thought i heard julia's voice.
Kapıyı çaldığımda Julia'nın sesini duyar gibi oldum.
I can talk to any doorbell on B-Deck.
Şu anda, B güvertesindeki bütün kapı iletişim cihazlarına ulaşabilirim.
Yeah, as opposed to Lee and Stan, who prefer to ring the doorbell.
Evet, zili çalmayı yeğleyen Lee ve Stan'in tersine.
- ( doorbell ) - I wonder who that could be.
- Kim geldi acaba?
I thought I heard the doorbell.
Kapının zili çaldı sanmıştım.
Well, I was afraid to ring the doorbell'cause your mom would answer and I assume she knows, so I assume she hates me and...
Kapıyı çalmaya korktum, çünkü annen açardı. Olanları bildiğini farz ettiğim için kesin benden nefret ediyordur.
Hey, I don't think your doorbell's working.
Hey, zilinizin çalışmadığını düşünüyordum.
Believe me, it's not the doorbell.
İnan bana, çalışmayan zil değil.
- Was that the doorbell?
Kapı mı çaldı? - Evet, seni sonra ararım.
[Doorbell Rings] Oh, I'm sorry. I can't.
Özür dilerim, gelemem.
The sign'll say, "shuttle." [Doorbell Rings]
Tabelada servis yazar.
Great. [Doorbell Rings]
Harika.
I just gave them a choice of 10 different nights we were available and they picked this one. [Doorbell Rings]
Uygun olduğumuz on geceyi söyledim onlar da bu geceyi seçti.
[DOORBELL RINGS] Maria, I am not your personal hair genie.
Maria ben kişisel saç perisi değilim.
[DOORBELL RINGS] - Hello, Principal Skinner.
Dava etme haklarından feragat eden bir anne ne der?
I was in the kitchen counting the corncobs on the curtains, when who should ring the doorbell but Ned Flanders.
Mutfak perdesindeki mısırları sayıyordum, sonra kapıyı kim çaldı dersin, Ned Flanders.
But if you want to know who he is... I would suggest using the high-tech research device called the doorbell.
Ama kim olduğunu bilmek istiyorsan, kapı zili adlı üstün teknoloji cihazını kullan.
And he would ring the doorbell... I felt like my heart would come out of my chest.
Ve kapı çaldığında kalbim yerinden fırlayacakmış gibi hissederdim.
( DOORBELL )
Willaston, Wirral
- Don't even, hey, - ( doorbell )
- Düşünme bile.. hey
- ( knocking ) ) - ( doorbell ) lf you don't open this door this second, I'm gonna come in there and,
Hemen şu kapıyı açmazsanız, içeri gelirim ve de..
- ( doorbell ) - Oh, man!
Oh, dostum!
Fear each time the doorbell rings, fear of being maltreated... of daily verbal abuse, hate, constant hunger... of new restrictions and the imminent threat of death.
Zil sesinin korkusu, sözle sataşmalara maruz kalma korkusu nefret, yeni yasaklamalardan doğan sürekli açlık ve yaklaşmakta olan ölüm tehdidi.
Is that the doorbell?
Bu kapı zili miydi?
( DOORBELL ringing ) I'll get it.
Ben bakarım.
We rang the doorbell.
Kapıyı çaldık.
- It's the doorbell. Mind if I open?
- Kapı çalıyor açmamın bir sakıncası var mı?
Every major event in my life began with the sound of a doorbell, or the sound of a phone.
Çünkü hayatımdaki önemli olayların arkasında ya bir kapı zili... ya da telefon sesi saklıdır.
The main courses in our cuisine take you back to your childhood. You are instantly submerged in the cook's generous offering... allowing you to enjoy the ride. Until the sound of the phone is heard, or the doorbell... or a message.
İstanbul mutfağındaki ana tabaklar insanı en uzak çocukluk anılarına götürür tabağa eğilip aşçının sana sunduğu yemegin icine dalarak daha sonraki faslın tadını cıkarırsın... ta ki bir telefon sesi veya kapı zili... ya da bir mesaj sesi duyulana kadar.
Just ring the doorbell, first floor.
Direkt gelebilirsin. Birinci kat.
And don't ring my doorbell again.
Bir daha da kapımı çalma.
( doorbell ringing )
Tabii ki bir katilin müşterim olduğunu söylememe gerek yok.
( doorbell ringing )
Burada söyleyeceklerini beğenmeyeceğiniz bir hanım var.
( Doorbell ) Oh, thank God.
Tanrıya şükür!
( Doorbell ) That'll be Jeff.
- Bu Jeff olmalı.
- ( doorbell rings )
İyi bir son bu.
[Doorbell Rings] You're never gonna believe who that is.
- Kimin geldiğine inanamayacaksın...
[Doorbell Rings] I'll get it.
- Teşekkür ederim.
[Doorbell ringing]
- Tamam.
He's ringing the doorbell.
Kapı zilini çalıyor.
I went to the doorbell.
Kapıyı açtığımda karşımda Nassau emniyetinden 2 polis vardı.