Emerge traduction Turc
895 traduction parallèle
And it's helping us understand and imagine how life might emerge on an alien world.
Gezegenimize hayatın nasıl geldiğini Kavramamızı sağlıyor..... ayrıca yabancı bir gezegendeki hayatın nasıl Ortaya çıktığını anlama ve hayal etme olanağı veriyor.
And if a distant world has similar conditions, there's at least a possibility life could emerge there, too.
Ve eğer uzak bir gezegende aynı koşullar mevcutsa, Ordada en azından yaşamın meydana gelebilme ihtimali vardır.
In the grand scope of the cosmos, we've considered ourselves pretty lucky to be at just the right spot and to have all the right ingredients for life to emerge.
Evrendeki bunca yer içinde, Tam olmamız gereken yerde olduğumuz için biraz şanslıyız Ve yaşamın var olması için tüm unsurlara sahip olduğumuz için.
There are new discoveries showing us there might just be another recipe for life to emerge.
Hayatın varoluşu için yeni reçeteler olduğunu gösteren buluşlar var.
Europa sits well outside the Goldilocks Zone, but just like at the bottom of Earth's oceans, hydrothermal vents could be the energy source needed for life to emerge.
Europa, Goldilocks Zone'un fazlaca dışında bulunuyor Fakat tıpkı dünyadaki okyanusun dibindeki gibi, Hidrotermal bacalar hayatın oluşması için Gerekli enerji kaynağı olabilir.
The idea that life can emerge from a different kind of liquid is adding a whole new dimension to our search.
Yaşamın farklı sıvılardada oluşabileceği Fikri Araştırmalarımıza yeni yönler getiriyor.
You Vikings are incorrigible. You emerge from the womb with only one thing on your mind...
Ölüm fikri, çok uzun zamandır aklımda ilk sırada yer alıyor.
And it remained ignored until new evidence began to emerge from beneath the waves.
Ve yeni kanıtlar, dalgaların altından gelene değin de görmezden gelinmeye devam etti.
And then more striking differences between the oceans and the continents began to emerge, as scientists developed new ways of looking at the sea floor.
Ve derken, bilim insanları deniz tabanına bakmak için yeni yöntemler geliştirdikçe okyanuslar ve kıtalar arasında daha da çarpıcı farklar ortaya çıkmaya başladı.
Profound and painful things, which mustn't emerge from the mud through images, because the eyes are still too far from the heart to truly understand.
Bir türlü çamurdan çıkıp kafalarında canlanmayan derin ve acı verici şeyler. Çünkü gözleri, anlamaları için hala kalplerinden çok uzaktaydı.
# " No more deceived, from slime emerge! Work ; but your strength let union teach.
# " Artık daha fazla altama yok!
Well, for eight years I reclined there, on the Riviera, on my background... ... and I waited for the major artist to emerge... ... and say something of enduring importance.
Sekiz yıl Riviera'da içimdeki yazarın çıkmasını ve derin bir şey söylemesini bekleyerek sırt üstü yattım.
So that regardless of who won the war, Germany would emerge the strongest nation in Western Europe, biologically speaking.
Ne olursa olsun savaşı kazanarak Almanya'yı biyolojik açıdan, Avrupa'nın en güçlü ülkesi kılmak.
But the truth will emerge in the pages of history.
Ancak hakikat tarih sayfalarında ortaya çıkacak.
By the premature adoption of an extreme belief and creed, it is well to understand this in looking to the duties of adult life, in particular, the married state, when you will emerge into a world of grown-up problems for the first time.
Aşırı inanç ve imanın çok erken benimsendiğini anlamak için yetişkinlerin hayatını incelemek yeterlidir. Özellikle evlilik hayatını. Gençler büyüklerin sorunlar dünyasına ilk defa girerlerken, genç olmanın verdiği heyecanı...
At times the cart disappeared behind large trees to emerge later into green and yellow fields dappled with red and blue carrying these stunning women in the sunshine
Bazı zamanlar araba, büyük ağaçların arkasında kayboluyor sonraysa kırmızı ve mavi renk ile beneklenmiş yeşil ve sarı kırların içinde ortaya çıkıyor bu büyüleyici kadınları gün ışığında taşıyordu.
And crossing the fields to emerge again Under the trees at the turn of the road.
Ve kırları geçince yeniden ortaya çıktı. Yol dönüşünde ağaçların altında.
Next Wednesday I emerge from this plaster cocoon.
Bu alçı kozasından haftaya çarşamba kurtuluyorum.
"The mankind will not remain on the Earth forever, but in the pursuit of light and space, it will, at first, timidly emerge from the bounds of the atmosphere, and then advance until it has conquered the whole of the circumsolar space."
"İnsanlık sonsuza kadar yeryüzünde kalmayacaktır, ama ışık ve mekan peşinde olacak, öncelikle, atmosfer sınırlarının dışına çıkacak, ve Güneş sistemindeki bütün gezegenleri fethedecektir."
Nevertheless, one important point did emerge.
Buna rağmen, önemli bir nokta ortaya çıktı.
Don Juan and Pablo emerge in the autumn sun at one of these dried up wells which go down into the infernal labyrinths by secret elevators.
Don Juan ve Pablo, gizli asansörlerle cehennemi labirentlere inen kupkuru kuyulardan birinden, sonbahar güneşinde ortaya çıkarlar.
Will the final test on the U.S.O.S. Seaview turn it into "Nelson's Folly" or will it be another triumph of a great man a great inventor who, despite his oddball reputation may yet emerge as the predominant scientific genius of our time?
USOS Seaview'deki bu son test "Nelson'un çılgınlığı" na mı dönüşecek yoksa, garip ününe rağmen, çağımızın en önemli bilimsel dehası sayılan bu büyük insan, büyük mucidin yeni bir zaferi mi olacak?
Even if you emerge the victor, it will cost you dearly.
Galip gelseniz bile, bu size pahalıya patlayacak.
I was young, and foolishly, I hoped to suddenly see her appear in a window or emerge from a shop, and, once again, find herself face to face with me.
Gençtim, belki de saçma bir şekilde onu aniden bir pencerede görmeyi veya bir dükkândan çıkarken yakalamayı sonuçta yüz yüze görüşmeyi umuyordum.
He will last long enough to take the bus out of Hainesville, Missouri, and then a new identity must emerge.
Hainesville'den kalkan otobüse binecek kadar yaşayacak. Sonra yeni bir kimlik gerekecek.
See us emerge from the paths of life
Ülkemizin yolumuza bakın, biz yükseliyoruz
Shannon will emerge triumphant.
Shannon galip gelecek.
( The two girls emerge from the tent. )
( İki kız çadırdan çıkarlar. )
Gentlemen, I'm sorry... but all my instincts tell me that Mr. Flint's archaic sense of independence may eventually re-emerge with disruptive results.
Beyler, özür dilerim. Ama tüm içgüdülerim diyor ki Bay Flint'in özgürlüğe karşı olan antika hisleri, bir aksaklık olursa, yeniden ortaya çıkabilir.
There's grace in the line and color... but it doesn't emerge pure.
Çizgi ve tonlar çok güzel ama çok net ortaya çıkmamışlar.
They always emerge when they're not needed.
Hiç ihtiyacımız olmadığı anda ortaya çıkarlar.
If they should emerge...
- Ortaya çıkarlarsa...
When they emerge, do you use it more.
Olur da çıkarırsan, onları tekrar kullanma.
Even if reactions to such things are dormant or stifled, all it takes is one event, one incident, one international crisis or one Dreyfus affair, for feelings we thought long gone to suddenly re-emerge in full force,
Bu gibi şeylere tepkiler bastırılmış ya da eylemsiz olsa da tek gereken bir olay, bir hadise uluslararası bir kriz ya da bir Dreyfus olayı. Uzun zaman önce bittiğini sandığımız duygular aniden tüm gücüyle tekrar ortaya çıkacak.
Those men were heroes, but they've been caught in a trap. I believe there's a risk that either Nazism will re-emerge, or some form of Nazism under a different name.
"Evet" dedik çünkü düşündük ve Verdun gazilerinin yaptıkları gibi işleri karıştırmamamız gerektiğini düşünmeye devam ediyoruz.
Such a book must emerge from the circumstances.
- Olmaz, ilk önce orada olmalı. Kitap yaşandığı dönemde ortaya çıkmalıydı.
No matter where you may now be, or which route you take... you will eventually wish to emerge at your base.
Şu an nerede olursanız olun, ya da hangi rotayı izlerseniz izleyin... karargahınıza varmaya çalışacaksınız.
Hopefully, this'll shatter his recent personality and allow the old one to emerge again.
Bu onun yeni kişiliğini paraçalayacak ve eskisi tekrar ortaya çıkacak.
When I came back to the surface, still seated in the life-guard capsized in contrast vi the submarines to emerge.
Bir süre sonra yüzeye çıktım. Ters dönmüş bir filikanın üstünde otururken yüzeye çıkan denizaltıyı gördüm.
( Ambrose ) A better world was going to emerge - a non-colonial world, a world of self-determination.
Daha iyi bir dünya tezahür etmekteydi. Bunun bir anlamı tabiî sömürgesiz düzendi. Kendi kaderini tayin hakkıydı.
( Ambrose ) The Americans wanted Japan rebuilt as quickly as possible, and a highly industrialised Japan to emerge from the war - well within the American orbit.
Amerikalılar Japonya'nın en seri şekilde yeniden inşasını ve savaştan çıkmak için, iyi derecede sanayileşmiş bir ülke olmasını istedi. Tabiî, bir Amerikan uydusu olarak.
Now, in the West, a new Germany will emerge :
Artık Batı'da, yeni bir Almanya zuhur ediyordu :
You will never emerge alive from this tomb!
Bu kabirden asla sağ çıkamayacaksınız.
When a crisis breaks out in the ruling classes creating cracks in their policy through which the discontent and indignation of the oppressed classes emerge.
Hakim sınıflar için hakimiyetlerini sürdürmek imkansız hale geldiği zaman. Yönetici sınıflar arasında bir buhran olduğu ve ezilen sınıfların kızgınlıklarının ortaya çıktığı zaman.
'But instead of dying, they enter a chrysalis stage,'to emerge rejuvenated -'physically perfect, mentally clean.
Ama ölmek yerine, bir koza evresine girerler, oradan yenilenerek, fiziksel olarak kusursuz, zihnen de temiz çıkarlar.
- Listen to me... ( B ) We emerge fully grown adults on a higher level of intelligence, to mould our lives in any way we wish.
- Beni dinleyin... Daha üstün zekaya sahip tam bir erişkin olarak doğup, hayatlarımızı dilediğimiz gibi biçimlendiririz.
The incubator will continue to function until it is ready to emerge in five days.
Kuvöz beş gün boyunca hazır oluncaya kadar çalışmaya devam edecek.
If you emerge from it pure as driven snow... you'Il remain an imbecile.
Eğer bundan kar kadar saf olarak çıkarsan bir aptal olarak kalacaksın.
There is a dramatic confrontation brewing out here in this barren, desolate area as that wealthy tyrant and would-be governor Bigby Powers is racing to personally intercept his daughter as she and Sam Freeman emerge from the back roads of the desert off the Highway 68.
Bu ıssız çorak topraklarda dramatik bir yüzleşmenin pimi çekilmiş durumda. Zengin zalimimiz ve vali adayımız Bigby Powers Sam'le birlikte çölün arka yollarından 68. anayola çıktıkları anda kızının yolunu kesmek için bizzat yarış halinde.
You have to battle your way through it and emerge triumphant.
Onunla kendi mücadeleni verip zafere ulaşmalısın.
Our country will emerge from war like a rock.
Ülkemiz bu savaştan adeta bir kaya gibi çıkacaktır.