Eric traduction Turc
13,299 traduction parallèle
Eric knew what he was getting himself into.
Eric kendini neyin içine soktuğunu biliyordu.
- This is Eric's brother.
- Bu Eric'in kardeşi.
This is Eric's fee for his fight.
Bu Eric'in dövüş için ödemesi.
I failed Eric.
Eric'te başaramadım.
Maybe... maybe you should have trained Eric better.
Belki... belki Eric'i daha iyi eğitseydin.
Eric's little brother wants revenge.
Eric'in küçük kardeşi intikam almak istiyor.
This is for Eric.
Bu Eric için.
Eric Garner got killed on tape and it still didn't matter.
Eric Garner kasetten öldürüldü ve hâlâ önemli değildi.
- Why? - I told Eric he could have it.
- Onu Eric'e vereceğim.
Eric?
Erin?
Eric, thank you for being here tonight.
- Bu akşam burada olduğun için teşekkür etmek istedim.
Nick, I'm afraid we have another issue with an emotional Eric.
Nick, sanırım Hassas Eric'in bir sıkıntısı var.
Eric, life is dramatic.
Eric, hayat acımasız işte.
What are you doing about Eric Cartman?
Eric Cartman'ı ne yapacaksınız?
But there is no evidence that Eric Cartman is skankhunt42.
Ancak, Eric Cartman'ın "kevaşeavı42" olduğuna dair hiçbir kanıt yok.
Come on over, Eric.
İçeri buyur Eric.
Eric, what happened? !
Eric, ne oldu?
No, it's Eric carr.
Hayır, o Eric Carr.
You rocked harder than Eric carr.
Eric Carr'dan bile daha iyiydin.
Eric Stone visited Wendy every single week she was incarcerated.
Eric Stone Wendy'yi... hapisteyken her hafta ziyaret etmiş.
Eric Stone?
Eric Stone?
Eric Stone.
Eric Stone.
I tracked Eric Stone's BCU tuition check to an "S" corp controlled by Alice Sands.
Eric Stone'un Alice Sands tarafından... kontrol edilen bir şirketten ödenen BCU taksit çeklerinin izini sürdüm.
_
Gil Garcetti 2000'de seçimlerde kaybetti. Oğlu Eric şu an Los Angeles valisi.
I'm not gonna read with you, Eric.
- Seninle kitap okumayacağım Eric.
You got a real drug problem, Eric.
Senin uyuşturucu sorunun var Eric.
It's not cute that you live with your parents, Eric.
Ailenle birlikte yaşaman seni hiç sevimli göstermiyor Eric.
You're actually going? Eric!
Ciddi ciddi gidiyor musun?
I don't even know why it's something you get pissed off about.
Eric! Bu seni niye bu kadar sinirlendirdi bilmiyorum.
- Eric, fucking, you wait!
Senin derdin ne?
Don't get in that car.
Eric bekle.
Hey, me and Eric are going to that new mall in Topanga.
Eric'le Topanga'daki yeni alışveriş merkezine gidiyoruz.
Eric, honey.
Eric, tatlım.
Eric, it's over!
Eric, bu iş bitmiştir.
And you're right, Eric.
Haklısın Eric. Batmış bir haldeyim.
Think, Éric.
Düşün Eric.
Julia : Éric, how are you?
Eric, nasılsın?
- You never said you were seeing Éric.
- Eric'le çıktığını söylememiştin.
Éric, can you call me back?
Eric, beni arar mısın? Seni merak ediyorum.
I'm playing Eric Liddell in the Tewkesbury Players production of Chariots of Fire.
Tewkesbury oyuncularının Savaş Arabaları yapımında Eric Liddell'i oynuyorum.
Prof. Eric Dysart.
- Prof. Eric Dysart.
Eric, there's something here.
- Eric, burada bir şey var.
Eric?
Kim bu Eric?
Who's this Eric?
Marais'de yoga merkezi.
- Eric?
- Eric?
Eric.
Erick.
Stop it, Éric.
Dur, Éric.
- You know Éric? - Yeah.
- Éric'i tanıyor musun?
- I had a fight with Éric.
- Éric ile tartıştım.
Be serious, Éric.
Ciddileş, Éric.
- [recording] Éric.
- Eric.