English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Even at

Even at traduction Turc

10,847 traduction parallèle
Even at Sodom.
Hatta Sodom'da.
And kind of a lousy shot, too. Only three of the six bullets hit our dead doctor, even at such close range.
Bu yakınlıktan bile altı kurşunun ancak üçü doktora isabet etmiş.
I know I just left, and I'm not even at the airport yet, but I just wanted to say...
Daha yeni ayrıldığımı ve havaalanına bile gitmediğimi biliyorum ama söylemek istedim.
Even at the cost of her own soul.
Kendi ruhuna mâl olsa bile.
I just moved in with my boyfriend and I don't have any stuff except for a food processor and, like, 19 thongs, because even though at first we were like, "I am not wearing that,"
Daha yeni sevgilimin evine taşındım ve kendime ait bir mutfak robotuyla on dokuz tane falan tangadan başka bir şeyim yok, ki onları da başta "hayatta giymem" desek de ataerkil dünya bir şekilde aklımıza girip çamaşır izinin görünmesinin kabul edilemez olduğuna ikna etti.
Look at these claws! I can't even use a towel to wipe it off!
Bu kıskaçlarla bile silemiyorum anasını satayım!
Then one of your damn white hats backdoors my server with a Trojan, click-jacks my message chain, and then I got owned without even knowing it.
Sonra beyaz şapkalı elemanlarınızdan biri gizlice sunucuma girdi ve Truva atı yerleştirdi. Böylece mesaj zincirime ulaşmayı başardı. Onun haberi olmadan ben bile mesajlaşamaz oldum.
She wouldn't even look at me.
Bana bakamadı bile.
Even he would need at least 30 minutes to close this tear.
20 mi? Hayır, bu yarayı kapatmak nereden baksanız 30 dakika sürer.
And Cory was the bartender at Pistol where we used to drink all the time because they had great trance night and even better cocaine.
Cory de, eskiden sürekli takıldığımız Pistol denen mekânın barmeniydi. Harika trans müzik geceleri, daha da iyi kokainleri vardı çünkü.
But by marrying you, I put your life at even greater risk.
Ama seninle evlenirsem hayatını daha büyük bir riske atarım.
If I hear even a rumor that my conditions for release have been violated, I will have you locked up so fast your inscrutable little head will spin.
Serbest bırakma şartlarımın ihlal edildiği kulağıma gelirse hapse öyle çabuk atılırsın ki o içi okunamayan ufacık aklın ermez buna.
At one point, the USDA even had to suspend him.
Bir noktada tarım bakanlığı onu işten uzaklaştırmak zorunda kaldı.
Look, even if I wanted to chillax, I would still have to drive home and then get up at the crack of ass to get back here by 8 : 00.
Rahatlamak istesemde eve gitmek zorundayım ve sabah 08 : 00'de kargalar bokunu yemeden tekrar buraya gelmeliyim.
And even though they don't realize it, when they look at a white female with a blank gaze, their brain's instant reaction is to perceive happiness.
Üstelik farkında olmasalar bile beyaz birine baktıklarında beynin ilk reaksiyonu mutluluk olur.
Said he was buying gas at some station miles out of town, a station he couldn't even remember.
Şehir dışında nerede olduğunu hatırlamadığı benzinlikten benzin aldığını söyledi.
You quoted club members even though we asked you at the meeting to keep it off the record.
Gizli kalmasını istediğimiz hâlde dediklerimizi yazmışsın.
Even if at times we feel lost...
- Kaybetmiş hissettiğimiz zamanlarda bile.
Even in hibernation, a bear's heart rate increases when a... when a predator approaches.
Kış uykusundayken bile... bir avcı yaklaştığında ayının... kalp atışları hızlanır.
Completely and utterly devoted to you... and you won't even look at them.
Tamamen ve sapına kadar sana kendilerini adamışlardı ve sen onlara bakmadın bile.
If you found them outdoors, you would probably mistake them for little gelatinous life forms, even though they're not... At least, not yet.
Bu jelatin benzeri canlı formlarını yolda bulsaydınız en azından, ah hayır daha olmadı derdiniz.
Even though he's the head technology guy at one of the biggest companies in the world, he owns a Blackberry.
- İşte orada, Terry Colby, CTO. Dünyadaki en büyük teknoloji firmalarının birinin başında olmasına rağmen yine de Blackberry kullanıyor.
You disappear on me at the apartment and come here to execute without even telling me?
Dairenden kaybolup buraya geliyor ve bana bile söylemeden başlatıyorsun.
He Wasn't even attracted to her at first.
Kızı ilk başlarda ilgi çekici dahi bulmamış.
We might even have sat at this table.
Bu masada oturmuş bile olabiliriz.
That exists. If we're not at 100, we're writing fucking 70 and 80, why are we even doing this?
Biz 100'lük değilsek, 70 ve 80 falan yazıyorsak neden devam ediyoruz ki?
There it is again, the invisible hand at work controlling us, even if it pushes us past our threshold of pain.
- Bir kez daha karşılaştım. Görünmez el çalışıyor, bizi yönetiyor. Hatta acı eşiğimizi bile zorluyor.
He couldn't even look at me.
Yüzüme bile bakamadı.
Even if you come up with a new recipe how can we sell something so expensive at my restaurant?
Pekala, sanırım her şeyi olduğu gibi bırakmak en iyisi.
Even when we were freshmen at the university, you were jealous of my superior genius.
Daha birinci sınıftayken bile hep üstün zekâmı kıskanmıştın.
FOR EXAMPLE, AN ATOM CAN BE IN TWO OR EVEN MORE PLACES AT THE SAME TIME. Freeman :
Örneğin bir atom aynı anda bir ya da iki yerde bulunabilir.
How are we at a point where that doesn't even sound insane to me?
Biz nasıl bir noktadayız ki şu bana delice gelmiyor?
You could even work as a prof at the academy.
Hatta akademide bir prof olarak işe yarayabilir.
Yoon Young-ha "Even though we cannot be at the stadium in person, we'll cheer our team toward the quarter-finals. " 357 Lt. Cdr.
"357 Lt. Cdr Yoon Young-ha." Biz şahsen Stadı'nda olamaz olsa bile,
Have you even looked at anyone else?
Hiç kimseyi göz önüne aldın mı?
Back then did you even look at me?
O zamanlar bana baktın mı ki?
Man, he took every single one of those items without even lookin'at me, once.
Her birini suratıma bile bakmadan aldı.
Why risk it all for a film you haven't even seen?
Neden hiç izlemediğin bir film için her şeyi riske atıyorsun?
People don't even swim at pool parties.
İnsanlar havuz partilerinde yüzmüyor bile.
It must happen at a table with men and women of even temper and open heart.
Soğukkanlı ve açık yürekli erkek ve kadınların müzakere masasında gerçekleşmek zorunda.
And we know they were already there on day 1, so at this point, we can't afford to take anything at face value... even me.
Ve ilk günden beri orada olduklarını biliyoruz, dolayısıyla bu noktada hiçbir şeyi göründüğü gibi değerlendirmeyi göze alamayız. Beni bile.
He starts backing away if I even smile at him.
Ona gülümsesem bile yanaşmaya başlıyor.
I bet you didn't even look at other schools, did you?
Bahse varım başka okullara bakmadınız, değil mi?
Even if they are two different bodies, the heartbeat is one and the same
İki farklı beden olsalar bile, kalp atışları aynı ve tek.
There was not even a small coverage of me at yesterday's fair opening event.
Yarının açılış töreni için gerçekten gelemem.
At least that rematch would have been more even.
En azından o daha eşit bir karşılaşma olurdu.
Even if that foundation corrupts the very teachings of the man at the center of our faith.
İnancımızın temeli merkezindeki adamın öğretilerini çarpıtılmışsa da mı?
But included in that training was the knowledge that, at a certain point, even the best agent will break.
Fakat o eğitime dahil olarak en iyi ajanların bile, bir noktaya gelince konuştukları bilgisi verildi.
Yeah, but even with protection at the announcement, she didn't seem to be too safe.
Evet ama toplantıda da koruma vardı, bir şey fark etmedi.
He even smiled at me and said, "Merry Christmas."
- Hatta gülümsedi ve mutlu noeller dedi.
Even if we won't live a fancy life, at least we would live without shame.
Lüks içinde yaşatamam belki ama başını öne eğdirmeyeceğim demiştin!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]