English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Except that

Except that traduction Turc

5,157 traduction parallèle
Well, except that you haven't.
Kapamadın ama.
Except that isn't possible, is it?
Fakat bu imkansız, değil mi?
Tell me why you want to go to Hunter. Um, I-I don't know that much about it, except that there... well, there's more women than guys, and that's... that's great for me, because I'm totally into feminist issues.
Çok emin değilim yani burada erkekten çok kadın var ve bu benim için mükemmel çünkü feministleri destekliyorum.
Except that phone never leaves her hands.
O telefonun onun elinden asla ayrılmaması problem.
Except that doesn't... make sense.
Bundan başka bunun... hiçbir manası yok.
And-and it probably would have been worse, except that Richard and Ann came along out of nowhere and... and chased them away.
Ve-ve muhtemelen kötü olurdu, Richard ve Ann birlikte geldi dışında hiçbir yerde ve dışarı... Ve onları kovaladılar.
Except that I'm your boss.
Senin patronum olmam haricinde.
Except that Claire is not part of our family.
Claire bizim ailemizden değil ki ama.
Except that Pod.
O gonca hariç.
Except that he posted all his sources on the Merc website.
Tüm kaynaklarını Merc internet sitesine göndermesi dışında.
I don't know what else I can say except that it got really bad, worse and worse.
Her şey çok kötüydü bunun dışında ne söyleyebilirim, bilmiyorum. Daha da kötüye gitti.
Except that we love you.
Sizi sevdiğimizi söylemekten başka.
No there is not, except that I've been directed to drop the investigation.
Soruşturmayı bırakmaya yönlendirilmem dışında bir gelişme yok.
Except that she does.
Değiştirir.
Except the cause of death is probably that stab wound to the throat - from a double-edged blade like a dagger.
Tabi ölüm nedeninin muhtemelen boğazındaki yaraya sebep olan çift başı bir hançerle olması dışında!
Except maybe when it's dinnertime because that's family, and on principle, you don't interrupt family time.
Yemek zamanı haricinde belki çünkü aile önemli ve prensip olarak aile zamanını bölemezsin.
- She wouldn't talk about it much, except to say that it was legit and that she was being taken care of.
- Bu konuda pek konuşmazdı. Sadece yasal bir iş olduğunu ve kendisine iyi bakıldığını söyledi.
Then I lost him, too... except at almost that same moment,
Sonra onu da kaybettim... ama neredeyse aynı anda, Crane hayatıma girdi.
Except for the fact that there's no record of any Rafael Moreno on any inbound flights.
Bunun dışında, gelen uçuşların hiç birinde Rafael Moreno... adına ait bir kayıt yok.
Except, there was that one time he convinced me that under the influence of the watch,
Yalnız, bir konuda ikna olmuştum. Saatin etkisindeyken yabancı dil konuşmuşum.
Yes, you have- - except the ones that I've blacked out.
Evet, var- - hariç olanlar that ı've karartılmıştır.
That's a great theory, Castle, except where did the baby come from?
Bebeğin nerede geldiği haricinde güzel bir teori Castle!
It seems that everyone in this house wants to be with me except the one that I want.
Görünüyor ki, bu evdeki benim istediğim kişi hariç herkes,... benimle olmak istiyor.
All the apartments have the same trees on their terrace except for that one.
Üçüncü kat dışında bütün dairelerin balkonlarında aynı ağaçtan var.
Except the man in that video is not LAN Gale. - Excuse me?
Tabii ki görüntüdeki adamın Ian Gale olmadığını hesaba katmazsak.
Who do you know that is persistent, greedy, and will eat everything except black olives?
Israrcı, açgözlü ve siyah zeytin dışında her şeyi yiyecek bir tanıdığın var mı?
Besides, you're always naked, except for when Lois dresses you up in that rain gear.
Ayrıca sen her zaman çıplasın. Lois'in sana o yağmurluğu giydirmediği zaman hariç.
To think nobody's tickled inside of your musty, mildewed granny panties except for the family of crickets that nest in there.
Antika, küflü, büyükanne kıyafetlerinin içini evinizde yuva yapmış çekirgelerden başka kimse görmedi demek.
They let Congress shut us down, all except for that piece of crap Prism, but that was just to throw anyone off the scent.
Meclisin hepimizi durdurmasına izin verdiler. O beş para etmez Prism hariç. Ama bu başka bir şeyin kokusuydu.
Hey, nobody beats on that dino except me!
O dinozoru benden başka kimse dövemez!
This is gonna be a lot like that, except, you know, it's gonna maybe make sense.
Aynı onun gibi ama benimkisi mantıklı.
Yeah, you know, I'd almost go with you on that... except for the mods that you put on the hearts.
Biliyor musun, sana neredeyse inanacaktım sonra milletin kalbine soktuğunuz şu modifiyeleri hatırladım.
Well, that's everything I got on you, my whole case... except for Wilkes, of course.
Bu seninle ilgili bulduğum her şey. Bütün davam. Wilkes hariç tabii ki.
That'd be great, except one thing... I didn't invest their money.
Ama birşey var kimsenin parasını yatırmadım ben.
Let's ask that security guard who has everything on his belt except a gun.
Şuradaki kemerinde silah dışında her şeyi olan güvenlik görevlisine soralım.
That's all we know, except the doctor comes back here and begins attacking his patients.
DOKTORUN BURAYA GERi GELiP HASTALARINA SALDIRMAYA BASLAMASI DISINDA BiLDiGiMiZ SEYLER BUNLAR.
Except for that, one time.
Bunun dışında bir keresinde...
Nobody that believed me, except for Eric Sacks.
Kimse bana inanmadı. Eric Sacks hariç.
I can't make sense of it either, except when I held the hand of that German
Buna ben de bir anlam veremiyorum.
Except for the part that's red.
Kırmızı olan kısmının dışında.
Nothing's immediate in this life... except self-stimulation, and even that sometimes, you know, takes a little patience.
Bu hayatta hiçbir şey hemen olmaz mastürbasyon haricinde. Bazen o bile biraz sabır gerektiriyor.
It seems that everybody in the entire world knew what was going on except for me.
Anlaşılan ben hariç dünyadaki herkes biliyormuş.
Except now you feel pressure to get married and have kids'cause you think that's what I want.
Tek farkı, bu kez kendini Evlenmek ve çoluk çocuk sahibi olma.. ... konusunda baskı altında hissedeceksin. Çünkü benim öyle istediğimi düşünüyor olacaksın.
Everything except for the fact that we've been pretending to be cops.
Polis gibi davranmamız hariç her şeyi anlatacağız.
Oh, oh, and, um, I also really like that idea of going Dutch on principle except, you know, I don't have any money so it's kind of more of an intellectual exercise.
Ayrıca, ilke olarak şu Alman usulü işi cidden hoşuma gidiyor. Tabii, bilirsin işte hiç param olmayınca, bu durumda iş daha çok, bir zeka antrenmanına dönüyor.
That doesn't matter, no one knows anything except you.
Önemi yok. Senden başka kimse bir şey bilmiyor.
... except the next thing he knows, is that the guy, jumps onto the next train, and then the doors just shut, and he waves like this, wryly, while the train just heads off into eternity.
Bildiği tek şey hariç, o adam bir sonraki trene atlar, sonra kapılar kapanır ve alaycı bir şekilde el sallar tren sonsuzluğa doğru yol alır.
- That's all correct except about the wife.
- Eş hariç hepsi doğru.
It almost looks like one of those implosions of buildings that you see, except there is nothing controlled about this.
Binadaki patlamaları görüyorsunuz. Hiçbir şey kontrol altında değil.
Except for the fact that Les Muppets play tomorrow night at the Dublin Theatre.
Ancak Les Muppets yarın akşam Dublin Tiyatrosunda sahne alacak.
Except of course, Father Time, who will most certainly take that away from you sooner rather than later. But that's not my point.
Tabii er ya da geç bunu senden çalacak'Zaman Baba'nın dışında ama konumuz bu değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]