English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Explain what

Explain what traduction Turc

2,682 traduction parallèle
You see, then you'd have to explain what you were doing outside of town, all alone with that woman...
Öyle bir şey yaparsan, şehir dışında o kadınla ne aradığını da açıklaman gerekecek.
Well, you know, my business card says doctor, and George's says lawyer, but those titles don't begin to explain what people like us mean to the community.
Daha ne yapayım. Biliyorsun ben bir doktorum George da bir avukat,... ama sadece bu meslekler bizi halka sevdiren şeyler değil.
You'll find a way to explain what happened.
Neler olduğunu anlatmanın bir yolunu bulursun.
Does it explain what went wrong in Jakarta last week?
Bu geçen hafta Jakarta'da olanları açıklıyor mu?
Char, you have to let me explain what happened earlier, okay?
Char, olanları açıklamama izin vermelisin, tamam mı?
To explain what's happening.
Olan biteni açıklamak için.
Well, that might explain what I recovered from the kitchen.
Belki bu da mutfakta bulduklarımı açıklığa kavuşturabilir.
I was looking for something that might explain what Eduardo might have overheard, why my dad would have paid him to leave town.
Eduardo'nun ne duymuş olabileceğini açıklayan bir şey arıyordum neden babamın onu şehirden gönderdiğini açıklayan bir şey.
So, forthe love of God, explain what is happening here!
O zaman Tanrı aşkına, burada olanları açıkla!
Explain what?
Neyi açıklayayım?
- Let me explain what happened out there.
- Neler olduğunu açıklamama izin ver.
Still doesn't explain what you're up to.
Bu hâlâ amacının ne olduğunu açıklamıyor.
Can you stop for a minute to explain what's going on?
Bir dakika durup neler olduğunu açıklayamaz mısın?
Explain what accusation the accused is admitting to.
Sanığın itiraf ettiği suçlamaları açıklayın.
Which is what Austin is going to be if he does not explain to me why we didn't have sex last night.
Eğer bana bu akşam neden. seks yapmadığımız açıklamazsa.., Autin'in başına neler gelecek bakalım.
Dick, please, let me explain to you what our program has to offer.
Dick, sana programın neler sunduğunu açıklayayım.
Will someone please explain to me what's going on?
Birisi bana lütfen neler olduğunu açıklayabilir mi?
NARRATOR : But if, as modern scientists believe, Garuda was not likely the result of genetic mutation, then what could explain its existence?
Ama modern olarak, eğer bilim adamları, Garuda oldu genetik sonucu değil büyük olasılıkla mutasyonu, sonra ne olabilir varlığını açıklayabilir?
Then I don't have to explain to you what happened to those people on that boat.
O zaman sana o botta olanları açıklamama hiç gerek yok herhâlde.
Now, staying with Native spirituality, who can explain in their own words what a shaman is?
Aynı konudan gidecek olursak kim şamanın ne olduğunu bize açıklayabilir?
No. What else would explain our symptoms and make our patient go into a coma during that test?
Semptomlarımızı başka hangi hastalık açıklar ayrıca masa testi sırasında hastanın komaya girmesine neden olur?
So explain to me again what we're doing here as opposed to doing anything else in the world.
Sanki dünyada yapacak başka işimiz yokmuş gibi burada ne yaptığımızı bana açıkla.
Does someone want to explain to me what the hell happened last night?
Birisi bana dün gece neler olduğunu anlatmak ister mi?
Before we discuss the handling of evidence, you're gonna have to explain to me exactly what your jurisdiction is here.
Kanıtları size vermeden önce buradaki yetki alanınızı bana açıklamanız gerekecek.
What we consider to be linear time. Now, that would explain the video in the lab.
Biz lineer zamanı düşünüyoruz Bu laboratuvarda olanları açıklar.
Boy, can you explain to me the meaning of what you just read?
Evlat, az önce okuduğun şeylerin anlamını izah edebilir misin?
But you need to explain here and now what you were doing in this house at the time of the break-in.
Ama, onlar içerideyken evde ne aradığını söylemen lazım.
Look, maybe we should just let Kevin explain why he did what he did.
Bakın belki de Kevin'a bunu neden yaptığını anlatması için izin vermeliyiz.
Here's what I can't explain- - depth and nature of the wounds tell me that the killer got up close and personal.
- Ama açıklık getiremedim şey şu : Yaraların derinliği ve yapısı katilin çok yakından ve kişisel bir nedenle yaptığını gösteriyor.
And what could explain the picture suddenly going out like that?
Görüntünün böyle gitmesine ne neden olmuş olabilir?
What we have is people who are eyewitnesses and, to some extent, victims of a show which is happening above their heads. And they are trying to explain to people something which was truly on a scale which they couldn't comprehend.
Sahip olduğumuz şey, kafalarının üstünde olanlara şahit olmuş veya bire bir bunu yaşamış insanlar ve bunlar idrak edemedikleri şeyleri kendilerince doğru bir şekilde insanlara anlatmaya çalışıyorlar.
I really don't know what it was, and I can't explain it.
Ne olduğunu gerçekten bilmiyorum. Açıklayamıyorum.
You want to explain to me what I'm doing in the ducts of Castle?
Kale'nin havalandırmasında ne işimiz olduğunu bana açıklamak ister misin?
Could somebody please explain to me what the hell I'm doing here?
Lütfen, acaba birisi neden burada ne işim olduğunu açıklayabilir mi?
But what could explain such a toxic reaction?
Bu zehirli tepkimeye ne sebep olmuş olabilir?
- What are you going to do? - I can't explain. But trust me, this is going to work.
Açıklayamam ama bana güven işe yarayacak.
Can you explain to me what happened to the beautiful buxom lass who just wanted to sell houses, huh?
Sadece ev satmak isteyen o koca göğüslü güzel kadına ne olduğunu söylemek istermisin, ha?
Still doesn't explain what or who he's building.
Hala kimi ya da neyi oluşturduğunu açıklamıyor.
I'm not sure what to say or how to explain, but I think I really messed up this time.
Ne söyleyeceğimi, nasıl anlatacağımı bilemiyorum ama sanırım bu sefer işleri gerçekten batırdım.
I'm not sure what to say or how to explain, but...
Ne söyleyeceğimi, nasıl anlatacağımı bilemiyorum...
Look, either explain what you're after...
Ya ne demek istediğinizi açıklay -
Well, then you can explain to me what's going on.
O zaman neler olduğunu bana açıklayabilirsin.
By the time you watch this, you'll have read a lot of things about me, about what I've done, and so I wanted to explain myself.
Bunu izlediğiniz zaman, benimle ve yaptığımla ilgili bir sürü şey okuyacaksınız bu yüzden kendimi açıklamak istedim.
- Why, what's the big deal? - Please, I'm... I'll explain later.
Lütfen, sonra açıklarım.
We exist and our apprehension of a story is how we explain the, kind of, meanderings that we take, so... there is no such thing as the empirical story, it's just what happens to people.
Sadece varızdır. Öyküyü nasıl anlatacağız diye kıvranır, dolambaçlı yollara saparız. Yani mesele ampirik bir öykü değildir, insanların başına ne geldiğidir.
What I can't explain is how his hand ended up five miles from where he was supposed to be buried.
Benim asıl açıklayamadığım kısım, nasıl olur da adamın eli adamın gömülmesi gereken yerden sekiz kilometre ötede bulundu ki?
When he gets here we can explain you're CIA. Tell him you Yanks had an angle on Tupelov, that's what brought you here.
Buraya geldiğinizde sizin CIA olduğunuzu ve Tupelov için yardım ettiğinizi söyleriz.
Toby, did Dr. Berman explain to you what she was doing?
- Toby, Dr. Berman ne yapacağını anlattı mı?
Uh, I gotta go explain to the guys what happened, so if you wanna beat me up some more, now's the time.
Gidip bizimkilere olanları açıklamalıyım bu yüzden beni biraz daha dövmek istersen şimdi tam zamanı.
Explain to me, what's a fucking job? "
Açıkla, iş de ne amına koyim? "
'Cause that's somehow going to explain who he is and what he's supposed to do.
Çünkü, bir şekilde onun kim olduğu ve ne yaptığı açıklanacaktır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]